Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/411
K: 1976/407
T: 04.10.1976
DAVA : TCK.'nun 142/1. maddesine aykırı davranıştan sanık (Ş)nin yapılanyargılaması sonunda; hükümlülüğüne ilişkin (İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesin) den verilen 12.2.1976 günlü hüküm sanığın temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce incelenerek temyiz isteğinin reddine dair verilen 15.9.1976 gün ve 40/42 sayılı ilama karşı C. Başsavcılığınca, 9. Ceza Dairesinin kararının kaldırılarak temyizin süresinde yapılmış olduğunun kabulü istemini bildiren 23.9.1976 gün ve 85 sayılı itiraznamesiyle dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 3.8.1974 tarihinde TCK'nun 141/1 maddesine aykırılıktan sanık Ş.hakkında yapılan yargılama sonunda; TCK'nun 142/1, 59 ve 173/son maddeleri gereğince dört sene 2 ay ağır hapis ve bir sene 4 ay 20 gün süre ile Kırşehir İli'nde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmasına ilişkin olarak sanık ve vekilinin yokluğunda verilen hükmün sanık vekili tarafından yapılan temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi; "gıyapta verilen mahkumiyet kararının sanığa 13.4.1976 tarihinde tebliğ edildiği, vekili adına çıkarılan tebligatın ise muhatabının tanınmadığından bahisle iade edildiği anlaşılmıştır.
Sanık vekili (E) 18.6.1976 tarihinde yerel mahkeme başkanlığına verdiği dilekçede; kararın müvekkili sanığa 13.4.1976 tarihinde tebliğ edildiğini kabul etmiş ve kararın mahkumiyete ilişkin olduğunu da açıklamıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 11. maddesi vekil vasıtası ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağını belirtmekte ise de, anılan yasanın 32. maddesi, tebligat usulüne aykırı yapılmış olsa, bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılır, hükmünü getirmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi addolunacağı kabul edilmiştir.
Şu hale göre, olayımızda 18.6.1976 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulü zorunludur. Tebliğ tarihinin 18.6.1976 olarak kabulü halinde CMUK.nun 310. maddesinde yazılı bir haftalık süre geçirildikten sonra 1.7.1976 tarihinde temyiz dilekçesi verilmiş ve depo parası da o tarihte yatırılmıştır.
18.6.1976 tarihli dilekçesinin müddeti muhafaza dilekçesi olarak kabulü düşünülse dahi, şart süresinde yerine getirilmediğinden, dilekçenin bu yönden reddi yasa gereğidir.
Bu nedenlerle CMUK'nun 310 ve 317. maddeleri gereğince temyiz isteğinin reddine karar vermiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı itirazında özetle; (...tebligat kanununun 11. maddesine göre, olayımızda gıyabi kararın hakkında duruşmadan vareste tutulma kararı olan sanığa değil, vekiline tebliği gerekirken buna tebligat yapılmamış; ancak, hükümden sonra sanığın vekili sıfatını alan avukat (E) ye de tebligat, mahkemenin aldığı bir kararla 28.6.1976 günü yapılarak kanununun 11. maddesi hükmü bu tarihte yerine getirilmiştir.
Bu vekilin kararın sanığa tebliğ edildiğini ve mahkumiyete ilişkin olduğunun açıklanması tebligat kanununun 32. maddesinin uygulanmasını gerektirmez. Kendisine tebliğ edilmeyen hükmü temyiz edebilmek üzere tebliğini istemek kanuni hakkıdır. Avukat (E) de bu maksatla 18.6.1976 günlü dilekçeyi vermiş mahkeme de bu isteği olumlu karşılamıştır ve bu dilekçe yazılış şekline göre bir müddeti muhafaza dilekçesi değildir.
18.6.1976 ya kadar, Tebligat Kanununun 32. maddesine göre, muhatap avukat (İ) dir ve buna tebligat yapılmamıştır. Yapılmayan bir tebligatın da usulüne aykırı yapıldığı iddia edilemez. Avukat (E) de bu tarihten sonra mahkemenin muhatabı olmuştur ve mahkemece buna usulüne uygun tebligat kararı vermiştir. Muhatap olmayan sanığa yapılan tebligat usule uygun ve fakat geçersizdir.
Olayda Tebligat Kanununun 32. maddesinde bahsedilen usulüne aykırı yapılmış bir tebligat bahis konusu olmadığından dosya incelenerek itirazın kabulüne ve 9. Ceza Dairesinin kararının kaldırılarak temyizi gününde yapıldığının kabulüne karar verilmesi istenmiştir.
İncelenen dosyada belgelere bakıldığında iki gözü de kör olan sanık (Ş) adına düzenlenen ve gıyabi hükmü taşıyan tebliğ evrakının 13.4.1974 gününde tutuklu bulunduğu Sivas Cezaevindeki adrese bizzat kendisine denilerek ve yalnızca tebliğ memurunun imzasının bulunduğu bir tutanakla ve sanığa parmak bastırılarak verildiği ve vekili adına çıkarılan aynı konudaki evrakın ise, adresin yeterli olmaması ve tanınmadığı gerekçesiyle geri çevrildiği 15.6.1975 tarihinde bu vekilin vekaletnamesindeki yetkiye dayanarak tayin ettiği avukat (E) adına imzasız olarak düzenlenen 18.6.1976 günlü bir dilekçe ile temyiz edilmek için mahkumiyete ilişkin kararın kendisine verilmesi istendiği ve mahkemece bu istek yerinde görülerek Tebligat Kanununun 11. maddesine dayanılmak suretiyle olumlu bir kararla 28.6.1976 gününde gıyabi hükmün bu vekile tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 11/1 madde ve fıkrası vekil marifetiyle takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır amir hükmünü içine almakta, aynı Kanunun 32. maddesinde; tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebligat muttalı olmuşsa muteber sayılacağı ve bu maddenin 2. fıkrasında da muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi addolunacağı, hükmünü taşımakta ise de konu olan davanın vekil ile takip edilen bir iş olduğunda tereddüt bulunmadığından özel daire görüşüne katılabilmek için sanık vekili avukat (E) nin "muhatap" olduğunun kabulü mümkün olsa bile, tarafından usulsüz tebliğe ve hükme muttali olduğu tarihi bildiren yazılı bir irade açıklamasının evrak arasında mevcut olması gerekmektedir.
Dosyada bulunan ve özel daire bu yolda bir beyan olarak kabul edilen 18.6.1976 günlü dilekçede ise sanık vekilinin imzası bulunmadığından bunun bu hususta yapılmış bildiri olarak nazarı dikkate alınması olanaksız görülmüştür.
Bu itibarla imzasız olması nedeniyle geçersiz olduğu kabul edilen 18.6.1976 günlü dilekçeye dayanılarak bu tarihte hükme muttali olduğu gerekçesiyle temyiz isteğinin reddine ilişkin olarak verilmiş olan kararın usul yasasına uymadığı anlaşıldığından C. Başsavcılığının bu sebeple yerinde görülen itirazının kabulü ile özel daire kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle Yargıtay C. Başsavcılık itirazının kabulüne, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 15.9.1976 gün ve 40/42 sayılı kararın kaldırılmasına ve esasın incelenmesi için bu daireye gönderilmek üzere dosyanın C. Başsavcılığına verilmesine 4.10.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini