 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/367
K: 1976/415
T: 11.10.1976
DAVA : Plakasız traktörü trafiğe çıkarıp kullanmak suretiyle Trafik Kanununa muhalefetten sanık (İ) hakkında yapılan yargılama sonunda; 6085 sayılı Kanunun 58/b madde ve bendi gereğince takdiren ve teşdiden bir ay hafif hapis ve bin lira hafif para cezasiyle cezalandırılmasına, TCK'nun 59 ve 647 sayılı Kanunun 4, 5, ve 6. maddelerinin tatbikine yer olmadığına ilişkin olarak verilen hükmü özel daire: "kaza hudutları içinde etkili olmak gibi sanığın şahsiyeti ile ilgili bulunmayan sebeplere istinaden cezanın asgari hadden fazla hükmedilmesi.." ni yasaya aykırı bularak bozmuş, mahkeme ise bazı gerekçelerle evvelki kararında direnmiştir.
a) Bir suç için yasanın öngördüğü cezanın aşağı ve yukarı sınırları arasında serbestçe ceza tertip ederken hakimin, cezanın taban sınırını aştığı takdirde gerekçe göstermesi ve bu gerekçenin olayın ve sanığın dışında ve özellikle yasanın çıkarılmasındaki genel gerekçe gibi nedenlere dayanması cezanın hak ve nesafet kuralları ile bağdaşması kararda ayrıca bir gerekçe gösterilmemişse olayın ve sanığın kişisel durumunun bunu icabettirdiğinin dosya muhtevasından açıkça belli olması gerekir. Bugüne kadar Yargıtay Ceza Genel Kurulunun değişmeyen içtihadı ve uygulamaları bu yoldadır.
Olayda ise mahkemenin takdiren ve teşdiden ceza tertip ederken ileri sürdüğü gerekçelerin hiçbiri sanığın kişisel durumu ve oluş ile ilgili bulunmadığı görülmektedir. Direnme kararında takdiren ve teşdiden kelimeler gerekçenin tümü ile birlikte mütalaa edilince yeterlidir denilmekte ise de; takdire ve teşdide yol açan ve yasal görülmeyen nedenler özellikle açıklanmış bulunduğundan bu görüşte de isabet mütalaa edilmemiştir.
Böylece mahkemenin bozma ilamına uyarak doğrultusunda bir karar vermesi gerekirken evvelki kararda direnmesi usule ve yasaya aykırı olduğu gibi,
b) Mahkemelerin kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın paraya çevrilmesi ve cezanın tecil edilmesi yolunda bir istek bulunmadığı takdirde bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verme yükümlülükleri yoksa da eğer bu yolda bir karar vermeye re'sen gerek görürlerse bu takdirde bunun yasal gerekçelerini de göstermeye zorunlu oldukları halde kararın bu gerekçeden de yoksun olduğu görülmüştür. Bu ise Yargıtay Büyük Tevhidi İçtihat Genel Kurulunun 7/6/1976 tarih E: 3/4 K. 3 sayılı kararının ışığı altında gerek TCK.nun 89 ve gerekse 647 sayılı Yasanın 6. ve gerekse 647 sayılı Yasanın 4. maddelerinin güttüğü amaca aykırı görülmüştür. Bu durumda mücerret takdiren kelimesinin kullanılması da bir gerekçe sayılamaz Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kararlılık gösteren içtihadı da bu yoldadır.
Bu itibarla C. Savcısı ve sanığın temyiz itirazlarının kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle tebliğnamedeki istek gibi direnme hükmünün a) - Sanığın kişiliği ile ilgili bulunmayan sebeplere dayanılarak cezanın asgari haddinden fazla hükmedilmesinin ve b) - ertelemeye ve 647 sayılı Kanunun 4. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin hükmün yasal gerekçeden yoksun bulunuşunun, yasaya aykırı bulunduğu gerekçelerri ile BOZULMASINA 11.10.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.