Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/3
K: 1976/23
T: 26.01.1976
DAVA : Laikliğe aykırı olarak, devletin sosyal ekonomik siyasi ve hukuki düzenini, dini esaslara uydurmak amacı ile propaganda yapmaktan sanık K. Yeğin'in yapılan yargılanması sonunda; beraetine ilişkin (Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi)nden verilen 2/12.1975 günlü hükmü, C . Savcısı'nın temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce incelenerek, onanmasına dair verilen 26.12.1975 gün ve 51/53 sayılı ilamı karşı C. Başsavcılığı'nca; 9. Ceza Dairesi'nin onama kararının kaldırılarak hükmün bozulması istemini bildiren 6.1.1976 gün ve 2 sayılı itiraznamesiyle dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Laikliğe aykırı olarak, Devletin sosyal, ekonomik, siyasal ve hukuki düzenini dini esaslara uydurmak amacıyle propaganda yapmak suretiyle TCK.nun 163/4. maddesine muhalefetten sanık K. Yeğin hakkında açılan kamu davası üzerine yapılan yargılama sonunda; otobüste diğer kişiler arasında sanığın "ben komandoyum, komandoların başıyım, başbuğcuyum, Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini yıkıp, yerine şeriat hükümeti kuracağız, bundan azimliyiz, kimse engel olamaz." sözlerini tehevvüren sarfettiğinden TCK.nun 163/4 ncü maddesindeki suç teşekkül ve tekevvün etmediğinden beraetine ilişkin Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nden verilen hükmün Yargıtay 9.ncu Ceza Dairesi'nce; C. Savcısı'nın temyiz itirazları ile tebliğnamedeki düşünce reddolunarak onanmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı itirazında: Kamu tanıkları A.A. Bozatlı, A. Işık, H. Kaybakı, M. Yalcın, H. Küçük ve İ. Çankaya'nın beyanları, dosya kapsamı ve oluşa göre servis otobüsü ile işyerine gidildiği sırada, hükümetin güven oyu alıp alamayacağı sorunu konuşulurken sanığın ayağa kalkarak kararda belirtilen sözleri söylediği, sonunda sanığı ve sanığın sözlerini beğenmeyen İ. Çankaya ve M. Yalçın'ın tartışmaya başladıkları kesinlikle anlaşılmasına göre, sanığın dava konusu sözlerin hükümetin güven oyu alıp alamayacağı konusunda muhbirle arasında geçen münakaşa ve tartışma sırasında öfke ile söylediğinin propaganda kastiyle hareket etmediğinin kabülü, olayın meydana geliş ve akış tarzına, delillere uymadığı ve sarfedilen sözlerin konuşulan sorun ile de bir ilgisi olmadığı ayrıca beyanın tutarsız olup olmadığının bütünü ile takdiri gerektiğinden hükümdeki (komanda olduğunu söyleyen kişinin şeriat getireceğiz yolundaki tutarsız beyanına) şeklindeki görüşe de iştirak edilmediğini,
Maddi unsurun ve sanığın fiili bilerek ve isteyerek işlemiş olması nedeniyle suçun manevi unsuru "hususi kast'ın" oluştuğu TCK. nun 163/4, maddesindeki suçun tamamlanmış olduğu görüşüyle Yargıtay 9.ncu Ceza Dairesi'nin 26.12.1975 gün ve 975/51 - 53 sayılı onama kararının kaldırılarak, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin 2.12.1975 gün ve 975/24 - 40 sayılı beraet hükmünün bozulması istenilmiştir.
1 - Dosyaya göre, sanık K.Yeğin'in olay günü (12.4.1975 tarihinde ) servis arabasiyle işyerine giderken otobüs içerisinde bulunanların hükümetin güven oyu alıp alamayacağı hususunda konuşmaya başladıkları, bu konuya inhisar eden konuşma sırasında, sanığın ayağa kalkarak araçta bulunan diğer kimselerin de önünde (ben komandoyum, komandoların başıyım, başbuğcuyum, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini yıkıp yerine şeriat hükümeti kuracağı, bunda azimliyiz, bizi kimse engelleyemez) şeklinde sözler söylediği, mahkemece kabul edilmiş ve sanığın suç konusu sözleri sarfetmesi nedeniyle sanık ile tanık İsmail ve Mustafa arasında münakaşa olduğu anlaşılmıştır.
2 - Anayasanın 19 ncu maddesiyle de korunması öngörülen laiklik esasına dayanan Devlet nizamının kaldırılarak yerine şeriat esaslarına uygun bir devlet kurulması için kendi fikrini taraftar sağlamak amacı ile telkin ve propaganda yapmayı TCK.nun 163/4. maddesi suç saymıştır.
3 - Sübutu mahkemece kabul edilen dava konusu (ben komandoyum, komandoların başıyım, başbuğcuyum, bugünkü T.C. Hükümetini yıkıp yerine şeriat hükümetini kuracağız, bunda azimliyiz, kimse engel olamaz) şeklindeki otobüste ayağa kalkarak topluluk önünde söylenen sözlerin suç teşkli ettiği laliklik esasına dayanan Devlet Nizamını kaldırarak yerine şeriat esasına uygun bir devlet kuracakları yolunda telkin ve propaganda da bulunduğu her türlü izahtan vareste olacak şekilde açıktır. Cürmüm teşkil edeceği tartışma kabul etmeyen bu sözlerin suç olacağını herkes gibi sanık da bilecek durumdadır. Neticesini bildiği halde dava konusu sözleri söyleyen sanık ta özel cürüm kastının varlığını kabul zorunluluğu vardır. Bu sözlerin otobüste hükümetin güven oyu alıp alamayacağı yolundaki bir konuşmadan sonra söylenmiş olması fiilin suç olma niteliğini gideremez. Hal böyle iken mahkemece olayın tartışma sırasında vuku bulduğu öne sürülerek suçta manevi unsur olan kast yokluğundan dolayı verilen beraate ilişkin hüküm ile bu hükmün onanmasına dair özel daire karar usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
Bu itibarla C. Savcılığı itirazının kabulü ile özel daire onama kararının kaldırılması, mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmelidir.
2 - Çoğunluğa karşı olan görüş ise : TCK.'nun 163/4. ncü maddesinin laikliğe aykırı olarak devletin içtimai veya iktisadi veya siyasi veya hukuki temel nizamlarını kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacı ile dini veya dini hissiyatı veya dince mukaddes tanınan şeyleri alet ederek her ne suretle olursa olsun propaganda yapmayı ve telkinde bulunmayı suç saydığı, Ceza Hukuku'nda propagandanın nerede ve ne zaman olursa olsun bir fikri taraftar kazanmak maksadiyle yayma olduğunu, Yargıtay müstekar içtihatlarının da bu yönde bulunduğunu, övmenin ise bir fikri, bir görüşü, bir şeyi beğenmek, benimsemek, değerini yükseltmek, savunmak anlamına geldiğini anılan maddede övmeye yer vermediği için bu madde üzerinde durulmaya lüzum olmadığı, mahkemenin mevcut şahadetin takdiri cihetine gitmeden sanığın söylediği iddia edilen sözlerin muhatabı olan kişilerle arasında vukubulan münakaşa sırasında fevren söylediği, propaganda ve telkin kastı bulunmadığı, bu nedenlerle suçun oluşmadığı görüşü ile mahkeme beraat kararı vermiştir. Verilen beraet kararı yerinde görülerek özel dairece onanmıştır.
TCK.'nun 163/4 ncü maddesinde yazılı suçun tekevvünü için özel kastın aranması zorunluğu bulunduğu ve özel kastın mevcudiyetinin kabülü için de propagandanın bilerek, istenerek, ve taraftar kazanmak amacı ile yapılmasına lüzum bulunduğu, olayda ise muhbir ve taraflarının tahriki karşısında sanığın hiddete kapılarak anılan sözleri sarfettiği anlaşıldığını, suçun işlendiği yere ve aleyhte şahadette bulunanların fikir yapıları sanık tarafından bilindiğine göre, bu kelimeleri onları kendi görüşüne çekmek maksadiyle sarfettiğini kabul etmenin oluş ve vak'aya uygun düşmeyeceğine, muhbir, şahit ve sanığın aynı müessede çalışmakta olduklarından birbirlerinin düşünce tarzlarını ve hangi görüşe sahip olduklarını yakınen bilebilecek ve istenerek sarfedildiğinin, kabulü de sözlerin münakaşa ve tartışma sırasında söylenmiş bulunması nedeniyle mümkün olmayacağı saniyen TCK.'nun 163/4. maddesinde yer alan suçun oluşması, dinin dini hissiyatın ve dince mukaddes sayılan şeylerin alet edilmiş olmasının tahakkukuna bağlı bulunduğu, olayda sanığın dinden ve dinlerce mukaddes olarak tanınan şeylerden veya onların iyi olduğundan bahsetmediği ve sözlerde dini hissiyata yer verilmediği, kabule göre, de; sadece şeriat hükümeti kuracağız demekle yetinmenin böyle bir hükümetin dine, dini hissiyata veya dince mukaddes tanınan şeylere uygun bulunduğuna dair bir beyanı sevketmediği, kaldı ki komando olduğunu söyleyen sanığın şeriat hükümetini kuracağız yolundaki beyanında tutarsız olduğunu, bu tutarsızlığın dahi sanığın bazı şahitler tarafından kabul edilen sözlerin bilinerek ve istenerek ve taraftar toplamak maksadiyle söylemediğinin en bariz delili olduğu, binnetice suçun manevi unsuru olan propaganda kastı sabit olmadığından mahkemenin, dolayısiyle özel dairenin vermiş olduğu itiraz konusu onama kararının yerinde bulunduğundan itirazın reddine karar verilmesi gerektiği yolundadır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle, C. Başsavcılığı'nın itirazının kabulüyle Yargıtay 9.ncu Ceza Dairesi'nin 26.12.1975 tarih ve 975-51 - 53 sayılı onama kararının kaldırılmasına ve Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin 2.12.1975 tarih ve 975/24-40 sayılı beraat hükmünün bozulmasına 26.1.1976 gününde üçte iki çoğunlukla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini