 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 1976/2-324
K. 1976/314
T. 05.07.1976
DAVA : Müessir fiilden sanık M.İ. ve H yapılan yargılaması sonunda; hükümlülüğüne ilişkin Niksar Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 05/05/1976 günlü hüküm sanıkların temyizi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesince incelenerek onanmasına dair verilen 22/06/1976 gün ve 6847/6296 sayılı ilama karşı Cumhuriyet Başsavcılığınca; 2. Ceza Dairesinin onama kararının kaldırılarak hükmün bozulması istemini bildiren 01/07/1976 gün ve 77 sayılı itiraznamesiyle dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Müessir fiilden sanık Halil İbrahim ve Hüsamettin TCK.nun 456/4. maddesiyle takdiren ve teşdiden 3 er ay hapis cezası ile mahkumiyetine bu cezası hakkında herhangi bir suretle tahfife, tecile ve 647 Sayılı Kanunun 4 ve 5. maddelerinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına, üzerlerine atılan suçun vasfı ve mahiyeti, işleniş şekli, işlenişindeki özellik ve asayişi ihlal durumu nazara alınarak tutuklanmalarına ilişkin hükmün Yargıtay 2. Ceza Dairesince yapılan incelemesi sonunda, tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmeyerek onanmasına çoğunlukla karar verilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığı itirazında; Anayasanın 135/son ve CMUK.nun 32. maddelerinde yer alan bağlayıcı açık hükümler ve Yargıtay İçtihadı Birleştiren Büyük Genel Kurulunun 07/06/1976 gün ve 1976/3-4 Sayılı Kararı karşısında, herhangi bir sebep ve gerekçe gösterilmeden cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan özel dairenin konu olan onama kararının kaldırılarak mahalli mahkeme hükmünün tebliğname uyarınca bozulmasına karar verilmesi istenilmiştir.
1 - Erteleme isteği bulunmayan hallerde mahkemelerin karar yerinde erteleme hususunda olumlu veya olumsuz bir karar vermeleri gerekmez ise de, mahkemece tecile mahal olmadığı yolunda da olsa bir karar verilmesine re'sen lüzum görülmesi halinde böyle bir kararın gerekçesinin gösterilmesi T.C. Anayasasının 135/son ve CMUK.nun 38. maddelerinin açıklığı gereğidir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 07/06/1976 gün ve 1976/3-4 esas ve 1976/3 Karar sayılı kararlarında mücerret ( takdiren ) kelimesinin kullanılmasının yasal gerekçeyi karşılamayacağı belirtilmiş ve bu kararın ışığı altında mahkemelerin bu konuda re'sen verdikleri kararlarda ( yasal gerekçe ) gösterme zorunluluğu kabul edilmiştir.
Bu itibarla Cumhuriyet Başsavcılık itirazının kabulüne Yargıtay 2. Ceza Dairesinin ceza kararının kaldırılmasına ve mahalli hükmün tebliğname uyarınca bozulmasına karar verilmelidir.
2 - Çoğunluğa karşı olan görüş ise; Anayasanın 135/son ve CMUK.nun 32. maddeleriyle son çıkan içtihadı birleştirme kararında bütün kararların gerekçeli olacağı yazılı ise de, olaydaki "ertelemeye yer olmadığına ilişkin karar" gereksiz olarak verilmiş fuzuli bir karardır. Varlığı ile yokluğu arasında fark yoktur. Eski deyimiyle haviş sayılır. Hukuki değerden yoksun olan bir karar, karar sayılmaz. İstenmeyen bir şey için vermiyorum demek, karar olarak kabul edilemez. İlgilinin akıl konusu etmediği bir ertelemeye "hayır" demek niteliğindeki bu karara gerekçe gösterilmesi söz konusu olamaz. Bu nedenlerle itirazın reddi gerektiği yolundadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenle Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 22/06/1976 gün ve 6047/6296 Sayılı Kararının kaldırılmasına ve Niksar Sulh Ceza Mahkemesinin 05/05/1976 gün ve 362/333 Sayılı kararının gerekçesi gösterilmeden tecile mahal olmadığına ilişkin olarak verilen hükmün usul ve yasaya aykırı bulunduğu gerekçesiyle bozulmasına, depo paralarının geri verilmesine 05/07/1976 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.