 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/277
K: 1976/389
T: 04.10.1976
DAVA : Eşref Usta'yı kan gütme saikiyle öldürmek ve diğer bir suçu işlemeyi kolaylaştırmak maksadiyle Hikmet Usta'yı öldürmeye tam derecede teşebbüsten sanık İsmail Günbal'ın, öldürmek suçundan TCK.'nun 450/10, 1803 sayılı Af Yasasının 1/D maddeleri gereğince 30 sene ağır hapsine ve öldürmeye teşebbüsten TCK.nun 450/7, 62 ve 1803 sayılı Yasanın 1/B maddeleriyle sekiz sene ağır hapsine ve işbu cezalarının TCK.'nun 77 ve 1803 sayılı Kanunun 6. maddeleri uyarınca içtima ettirilerek sonuç olarak sanığın 24 sene ağır hapsine ilişkin mahkumiyet hükmünü Özel Daire: Sanığın adam öldürme suçundan dolayı, TCK.'nun 450/10, 1803 sayılı Yasanın 1/D maddeleri gereğince 30 yıl ağır hapis cezasının dondurulmuş bir ceza olup, sanığın başka bir suç işlediği gerekçesiyle bu cezanın daha aşağı bir hale indirilmesinin, 1803 sayılı Af Kanununun 1/D maddesine aykırı olduğunu, sanığın bu suçtan başka öldürmeye teşebbüs suçunu işleyip 450/7 ve 62. maddeler gereğince Af Yasası da uygulanmak suretiyle sekiz seneye mahkum edildiğine göre, bu ikinci cezanın içtimai sonucu sanığa 36 sene ceza tayini gerekirken, sanığın öldürme suçunun dışında ikinci bir suç daha işlediği ve bu nedenle Af Yasasının 6. maddesinin uygulanmasının gerektiği düüşüncesinden hareketle, cezasının 24 seneye indirilmesinin, yasaya aykırı bularak bozmuş, mahkeme ise bazı düşünceler ileri sürerek eski hükümde direnmiştir.
Anayasa Mahkemesi başka vaki başvurmalar üzerine 24.6.1976 gün ve 7/35 sayılı olup, 15 Eylül 1976 tarihli Resmi Gazete'de ve aynı tarih ve 12/38 sayılı olup, 21 Eylül 1976 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan kararlarıyla: "1803 sayılı Cumhuriyetin 50. Yılı nedeniyle bazı suç ve cezaların affı hakkındaki Kanunun 6. maddesinin 2. ve 3. fıkralarını (...böylece bir suçu bir kez işleyenin uyanı suçu iki kez işleyenden daha çok ceza göremesi sonucunu veren söz konusu kuralı, Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı gibi, Anayasa'nın 12. maddesinde açıklanan eşitlik ilkesine de aykırı..." görüldüğünde iptal etmiş bulunmaktadır.
1- TC. Anayasası'nın 152. ve Anayasa Mahkemesi Usul Kanununun 50. maddesinin son fıkrasındaki iptal kararının harhalde geriye işlemeyeceği hükmüyle bu kanunla yapılmış işlemlerin hukuken muteberliği ve bunlara dokunulamıyacağı kabul edilmiştir. Bununla ancak, 1803 sayılı Af Kanunun 6. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının iptal edilmesiyle iptal tarihinden önce bu maddelerin uygulanması nedeniyle verilmiş ve kesinleşmiş olan hükmlere dokunulamıyacağı sonucuna varılır. Yoksa iptal edilmekle muteber olmayan bir kanun hükmünün uygulanması esas itibariyle Anayasa'ya aykırı düşer Diğer bir deyişle sonuçlanmayan ve kesin hükme bağlanmayan bir davada iptal edilen bir kanunun uygulanması ile Anayasa yeniden ihlal edilmiş olur.
Bu durumda; gösterilen bu gerekçelere, 1803 sayılı Af Kanununun 1/D madde ve bendi açıklığına Anayasa Mahkemesince verilip yayınlanan iptal kararlarının kapsamına ve henüz hükümde kesinleşmemiş olmasına, Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesinde iptal edilen bir kanunun yasama organınca yürürlükten kaldırılan kanun gibi aynı hukuki sonuçları doğuracağı söz konusu kaldırılan kanun gibi aynı hukuki sonuçları doğuracağı söz konusu yapılamayacağından TCK.'nun 2. maddesinden söz edilemiyeceği cihetle sanık için kazanılmış bir haktan da bahsedilmesinin mümkün görülmemesine göre; sanığın 1803 sayılı Af Kanununun 6. maddesinin Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle iptal edilen 2. ve 3. fıkralarından faydalandırılmasına olanak bulunmamıştır.
Bu nedenlerle mahkemenin Özel Daire bozma ilamına uyarak doğrultusunda bir karar vermesi yerinde olacakken ileri sürdüğü bazı gerekçelerle af uygulanmasından sonra sanığa içtima sonucu verilen 36 sene ağır hapis cezasından 1803 sayılı Af Kanununun 6. maddesinin iptal edilen 2. ve 3. fıkraları ile ikinci bir indirme yapılarak 24 yıl ağır hapis cezası verilmesi gerektiğine değinen direnme hükmü usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Bu itabarla kısmen re'sen temyize tabi olup, müdahiller tarafından da temyiz olunan direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
2- Çoğunluğa karşı olan görüş ise; Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki gerçekçe ve sonucuna göre, 1803 sayılı Af Kanununun 6. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının olayda uygulanmas yeteneği bulunduğu ve iptal edilmeseydi, sanığa her iki suçtan verilen ve Af Kanununun 1/D ve 1/C maddeleri uygulanan her iki cezanın TCK.'nun 2. maddesi karşısında yürürlüğe konduğu anda sanık için kazanılmış bir hak olarak doğmasına, kazanılan bu hakkın da davanın uzaması ile geri alınamayacağına nazaran; usul ve yasaya uygun bulunan direnme hükmünün onanmasına karar verilmesi gerektiği yolundadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenle tebliğnamedeki istek gibi direnme hükmünün BOZULMASINA, üçte ikiye geçen çoğunlukla 18.11.1985 tarihinde karar verildi.