 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/205
K: 1976/209
T: 26.04.1976
DAVA : Adam öldürmeye teşebbüsten sanık R nin yapılan yargılanması sonunda : hükümlülüğüne ilişkin (Nevşehir Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 15.10.1975 günlü son hüküm katılanın temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesince incelenerek 14.1.1976 gün ve 3381/53 sayılı ilamıyla bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeyi kapsayan 3.3.1976 günlü son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi katılan tarafından istenilmiş koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C. Başkanlığının hükmün bozulması istemini bildiren 12.4.1976 gün ve 1/1212 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulun'ca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Adam öldürmeye tam teşebbüsten sanık R nin TCK.nun 455/2, 54/3.maddeleri ile bir sene hapsine ve cezanın ertelenmesine ilişkin hükmü, özel daire (şahadet ve rapora göre göğse havale edilen bıçağın, içeri girerek karın boşluğuna kadar inip diyaframı da yırtmasına, mağdurun yere düşmesi üzerine sanığın olay yerinden uzaklaşmış olmasına göre, suçta kullanılan bıçağın niteliği, iç organlarda harabiyet meydana gelmiş olması, mağdurun yere düşmesinden sonra tıbbi müdahale ile hayatının kurtarılmış olması gözönünde bulundurularak suç vasfının öldürmeye tam teşebbüs olarak kabulü ile 448 ve 62. maddelerin uygulanması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi) isabetsizliğinden bozmuş ve mahkeme ise bazı gerekçelerle evvelki hükümde direnmiştir.
Sanığın mağdurla aralarında geçen tartışma esnasında bıçağını, mağdurun hayati önemi haiz organları bulunduğu göğüs bölgesine hedef alarak havale ettiği, bıçağın içeri girdiği ve karın boşluğuna kadar inerek diyaframı da yırttığı iç organlarda harabiyet yaptığı tıbbi müdahale ve ameliyat sonucu hayatının kurtarıldığı aldığı bu darbe ile mağdurun yere düşmesi üzerine sanığın olay yerinden kaçtığı ve böylece kastının sanığı öldürmek olduğu anlaşılmaktadır. Sanığın kastının yukarıda açıklanan olayın oluş şekli kabulü ve 448, 62. maddeleriyle uygulama yapılması gerektiği rapor ve mağdurun düşmesinden sonra kaçması gibi deliller açıklıkla göstermektedir.
Bu bakımdan suç niteliğinin öldürmeye tam teşebbüs olarak kabulü ve 448, 62. maddeleriyle uygulama yapılması gerektiği halde yazılı şekilde 456/2, 457/1. maddeleriyle hükmün kurulması isabetsiz, katılan vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan karşı görüş ise; taraflar 1960 doğumlu olup, çocuk denilecek yaşta bulunmalarına, aralarında öldürmeyi gerektiren evvelce mevcut bir düşmanlığın olmamasına, kuzu ayırma yüzünden çıkan kavgada sanığın sopa yonttuğu çakı bıçağıyla bir kere darbe yapmasına ve ortada bir engel bulunmadığı halde başkaca darbe yapmamış bulunmasına ve sırf hayati organların bulunduğu bölgeye darbe yapılmasının öldürme kastını gösteremiyeceğine göre, suçun öldürmeye teşebbüs niteliğinde bulunduğuna ilişkin bozma yerinde olmadığından direnme hükmünün onanması yönündedir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme hükmün, istem gibi BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine 26.4.1976 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.