 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/168
K: 1976/182
T: 05.04.1976
DAVA : Öldürmek ve bu suça yardım ve iştirakten sanık (M), (Z), ve (S) hakkında Alaca C.Savcılığınca düzenlenen iddianame ile açlan kamu davası üzerine Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen mahkumiyet hükmünü, özel daire; Ağır Ceza Mahkemesine nezdindeki C.Savcısının dava açabileceği meriyet kanunun teşkilat ve usule ilişkin 25 ve onu takip eden maddeleri gereği olduğu CMUK.nun 171. maddesinde yapılan değişikliğin bu ilkeyi değiştirmediği gözetilmeden Alaca C. Savcılığının 17.8.1973 günlü iddianemesine dayanılarak duruşma açılıp yazılı şekilde hüküm kurulmasını yasaya aykırı bularak oyçokluğuyla bozmuş, mahkeme ise bazı gerekçelerle önceki hükümde direnmiştir.
Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Yargıtay Kararları Dergisi cilt : 1, Temmuz 1975-7 sayılı nüshasında yayınlanan 10.2.1975 tarih ve 1975/10-25 sayılı kararında açıklandığı üzere CMUK.nun 171. maddesinin ilk fıkrası ağır ceza işlerinde ilk soruşturma zorunluluğu ilkesini koymuşken 1696 sayılı yasa ile bu madde değiştirilerek bahse konu ilke kaldırılmış ve cürümlerde C.Savcısı lüzum görürse isteği üzerine ilk soruşturmanın yapılabileceği kabul edildikten sonra ikinci fıkrasında da suçun önemi; dağınıklığı ve delillerin korunup toplanması hakim tarafından soruşturma yapılmasını gerekli kılıyorsa, C.Savcısı ilk soruşturmanın yapılmasını isteyeceğini kuralı getirilmiştir.
Bu önemli ilke değişikliğinin 1696 sayılı yasanın 171. maddesini değiştiren 26. madde gerekçesinde; suçun delillerini karartılmadan toplanması veya suçsuz kimselerin açık duruşmalara çıkarılmaması ve açık oturumlarda delillerin toplanması zorluğu sonucu davaların gecikmelerden korunması gibi önemli nedenlerin ilk soruşturmanın yapılmasını gerekli ve zorunlu kılmakla beraber, bir işte deliller gereği kadar elde edilmiş ve sanığın duruşmaya çıkarılmasına yeter delil bulunmuş ise; artık ilk soruşturmanın yapılmasına lüzum kalmadığı belirtilerek maddedeki ilk soruşturma mecburiyetinin kaldırıldığı ve bunun gereğinin değerlendirilmesi C.Savcısına bıkarıldığı ve ancak C.Savcısına bu yetkisinin ölçüsüz olarak verilmediği belirtilmektedir.
Değiştirilen madde, yukarıda açıklanan gerekçesiyle birlikte incelendiğinde, C.Savcısına yargı sınırları dışındaki bir mahkemeye dava açma yetkisi tanınmadığı görülmektedir.
C.Savcılarını atanmalarında yetkilerinin bulunduğu yargı sınırlarıyla kayıtlı olduğu bir yasa gereğidir. Her asliye mahkemesi nezdindeki C.Savcısının yetkisi; bağlı bulunduğu bu mahkemenin kaza sınırlarıyla mahduddur. Bu ilkeden hareket edince her C.Savcısının ancak bağlı bulunduğu mahkemeye dava açabileceği kabulü gerekir.
Bu itibarla C.Savcısının temyiz itirazlarını kabulü ile direnme hükmünün bu sebepten onanması yolunda oy kullanmıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararının tebliğname uyarınca BOZULMASINA, 5.4.1976 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.