 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/166
K: 1976/173
T: 05.04.1976
DAVA : Görevde karakol komutanına hakaretten sanık Müslüm'ün yapılan yargılaması sonunda : hükümlülüğüne ilişkin Kemah Asliye Ceza Mahkemesi'nden verilen 10.12.1975 günlü hüküm üst Erzincan C. Savcısının temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 26.2.1976 gün ve 1505/1512 sayılı onama ilamına karşı C. Başsavcılığınca hükmün bozulması istemini bildiren 23.3.1976 gün ve 51 sayılı itiraz yazısı ile dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Görevli memura hakaretten sanık Müslüm hakkında TCK.'nun 266/1 maddesi gereğince verilen mahkumiyet hükmü, üst C. Savcısının temyizi üzerine özel dairece temyiz itirazları reddolunarak onanmıştır.
C. Başsavcılığının itirazında : (Sanık hazırlıktaki 18.6.1975 günlü ifadesinde akrabası Şükrü kızı Nuray'a sarkıntılık eden Hasan müşteki Jandarma Karakol Komutanı tarafından herhangi bir işleme tabi tutulmadan kendiliğinden serbest bırakılmasına üzülerek bundan duyduğu elemin tesiri ile olay gecesi müştekinin oturmakta olduğu eve giderek penceresini kırmak düşüncesiyle attığı taşların betona isabet etmesi neticesi kırılma olayının vukua gelmediği ifade etmiş, müşteki dahi savunmayı kısmen teyit mahiyetinde ifade vermiştir.
Şahadet müştekinin oturduğu evinin taşlandığını duyduklarını fakat kim tarafından yapıldığını bilmediklerine tanıklık etmişlerdir. Şu hale göre sanığın eylemi yakınına sarkıntılık suçundan karakola mevcutlu götürülen Hasan hakkında müştekinin hiç bir tahkik muamelesine tevessül etmeyerek mücerret serbest bırakılmasına üzülen sanığın önceden sebebini tahkik ile müştekinin evine görüşme düşüncesiyle haraket ederek biahare bundan rücu ile sanığın yatak odası camlarını kırmak kastiyle müteaddit sayıda taş atmaktan ibaret olarak görülmektedir. Atılan taşların müştekiye hakaret kastiyle atıldığını gösteren herhangi bir delil de yoktur.
18.6.1975 günlü ifadesinde taşları, camları kırmak isteğiyle attığını, fakat attığı, taşlar camlara değil, duvara çarptı şeklindeki ifadesi dahi eyleminin hakaret düşüncesiyle değil, izrar kastiyle yapıldığını açıkça ifade ettiği halde, hakaret düşüncesiyle atıldığının kabulü ile fiilin TCK.nun 266/1 maddesine uygun olarak kabulü 13.2.1976 tarihli tebliğnamede ve üst C. Savcısının temyiz itirazlarında da belirtildiği gibi fiil, memura ifa ettiği vazife sebebiyle izrar suçu olarak kabulüyle sanığın TCK.nun 516, 62/273 ncü maddeleriyle cezalandırılması gerekirken 266/1. madde ile tecziyesi yasaya aykırı bulunmaktadır.
Sanık eyleminin akrabası kızına sarkıntılık yapan sanık hakkında CMUK.nun getirdiği tahkik muamelesini ifa ederek, düzenlendiği hazırlık evrakını suçlusu ile birlikte C. Savcısına tevdi etmesi gerekirken müştekinin kanunun emrettiği usuli muamelelere tevessül etmeyerek hakkında şikayet olmadığı nedeni ile tahkikata tevessül etmemesi suçluyu kendiliğinden serbest bırakmış olması olayın zuhuruna sebebiyet vermiş bulunduğu da nazara alınmayarak sanık hakkında TCK.nun 272. ve 59. maddelerinin uygulanmaması da ayrıca kanuna aykırı görülmüştür..") denilmek suretiyle hükmün itirazen bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
Köy halkından Hasan'ın baldızı Nuray'a sözle sarkıntılık yaptığını, sanık, karakol komutanı müştekiye şikayet etmiş müşteki jandarma karakol komutanı Hasan, mağdure ve babasını karakola çağırarak şikayetlerini sormuş şikayetçi olmadıklarını bildirmeleri üzerine de sanığın şikayet ettiği şahıs hakkında hiç bir işleme tevessül etmemiştir.
Bu olaydan ötürü sanık Müslüm alkollü içki aldıktan sonra geceleyin müştekinin evi önüne gitmiş, yerden aldığı bir kaç taşı üç, dört metre uzaklıkta onu muhitte küçük düşürmek amacı ile yatak odasına doğru atmış taşlar pencereye değmeyerek beton duvara isabet etmiştir. Taşlanan lojman müştekinin malı olmayıp hazineye ait bir binadır. Sanığın taş atmak sureti ile müştekiyi zarara uğratmak isteğinden olduğu bu yönden kabul edilemez. Halk nazarında evi taşlanmak küçük düşürücü bir eylemdir. Sanık mağdura karşı duymakta olduğu intikamı evini taşlayarak onu küçük düşürmek yoluyla almak istemiştir.
Diğer taraftan olayın oluşuna ve bu oluşu doğrulayan şahadet ve belgelere göre müştekinin sanığa karşı haksız ve kanunsuz bir eylemi de mevcut değildir.
Bu bakımdan itirazın reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir üye; eylemin TCK.'nun 547. maddesine uygun olduğu yolunda oy kullanmıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle itirazın reddine 5.4.1976 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla BOZULMASINA, karar verildi.