 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/165
K: 1976/172
T: 05.04.1976
DAVA : Tedbirsizlik ve dikkatsizlik neticesi iki kişinin ölümüne ve birkaç kişinin yaralanmasına sebebiyet vermekten sanık Cemalettin'in yapılan yargılaması sonunda; hükümlülüğüne ilişkin Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilmiş olan 19.1.1976 günlü hüküm sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 8. Ceza Dairesince incelenerek bozulmasına dair verilen 4.3.1976 günlü ilama karşı C.Başsavcılığınca bozma kararının kaldırılarak dosyanın esastan incelenmek üzere özel daireye tevdiine karar verilmesi istemini bildiren 19.3.1976 gün ve 50 sayılı itiraz yazısıyla 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Tedbirsizlik ve dikkatsizlikle ölümü sebebiyetten sanık Cemaletin hakkında verilen mahkumiyet hükmünü, özel daire, sair yönleri incelenmeksizin 27.8.1975 günlü duruşmada sanık ve vekili huzuriyle tanıklar dinlendiği halde tanıkların beyanlarını karşı sanıktan ne diyeceğinin sorulmaması suretiyle CMUK. nun 250. maddesine muhalefet edilmesi isabetsizliğinden bozmuştur.
C.Başsavcılığı süresinde yaptığı itirazda özetle bozma kararında bahsolunun tanıklar duruşmanın 27.8.1975 günlü oturumunda dinlenmişlerdir. Tanıklar sanığın hazırlıktan sonra değiştirdiği ifadesine paralel ve savunmayı destekle mahiyette şahadette bulunmuş iseler de; bu şahadet mahkemece olayın oluşuna, bilirkişi açıklamasına ve sanığın ilk savunmasına ters düştüğü için mahkemece geçerli sayılamamış hükme dayanarak yapılmamıştır. Bu nedenlerle sanık ve vekilinin huzurunda dinlenen tanıklara karşı diyeceklerinin sorulmaması bir temyiz nedeni sayılmamalıdır. Çünkü hükmün esasına ve sonucuna etkili usuli bir yolsuzluk yapılmıştır bu bakımdan bozma ilamının kaldırılarak dosyanın esasının incelenmesi için özel daireye gönderilmesine karar verilmesi istenilmiştir.
CMUK.nun 250. maddesindeki "şahidin, ehlihibrenin veya şerikinin dinlenmesinden ve herhangi bir varakanın okunmasından sonra bunlara karşı bir diyeceği olup olmadığı maznundan sorulur" şeklindeki hüküm amir bir hükümdür. Bu hüküm duruşmada hazır bulunan sanığa sadece dinlenen tanığa karşı bir diyeceği olup olmadığın sormak olanağını vermeyip ayrıca bazı sorular yöneltmek ve tanık veya başka bir kanıt göstermek imkanını da verir. Bu nedenle savunmaya ilişkindir. Savunma hiçbir şekilde kısıtlanamaz, kısıtlanması da kanuna muhalefet sayılır.
Bu bakımdan özel daire bozması usule ve yasaya uygun bulunduğundan itirazın reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne karşı olan düşünce ise; itiraz doğrultusundadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle itirazın reddine 5.4.1976 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla BOZULMASINA, karar verildi.