 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/111
K: 1976/148
T: 29.03.1976
DAVA : Öldürmeye teşebbüsten sanık Osman'ın yapılan yargılanması sonunda; hükümlülüğüne ilişkin (Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 8.4.1975 günlü hüküm, resen temyize tabi olup katılanların temyizleri üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesin'ce incelenerek, 3.7.1975 gün ve 1957/2694 sayılı ilamıyla bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeyi kapsayan 18.12.1975 günlü son hükmün Yargıtayca incelenmesi C. Savcısı ve katılan tarafından istenilmiş katılan yönünden koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığının hükmün bozulması istemini bildiren 25.2.1976 gün ve 828 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Öldürmeye teşebbüsten sanık Osman'ın eylemi yaralama şeklinde nitelendirilerek, TCK.nun 79, 456/4, 457/1, 51/1 ve 59.maddeleri gereğince mahkumiyetine ilişkin hükmü özel daire;...
3 - Sanık Osman'ın mağdur Hakime'nin aleyhindeki suçunun vasfına gelince: Sanığın çiftesiyle Yaşar'ı öldürdükten sonra mağdur Hakime'nin bulunduğu eve giderek pencereden av tüfeğiyle yaptığı ateş sonucu onu sırtından ve kucağında bulunan 6 aylık mağdur Serdar'ı da alın nahiyesinden yaraladığı ve bu yaralar sonucu verilen ilk raporda mağdur Serdar'ın hayati tehlike geçirmiş olduğunun belirtildiği ve böylece sanığın suçunun öldürmeye tam teşebbüs belirtildiği ve böylece sanığın suçunun öldürmeye tam teşebbüs safhasında kaldığı gözetilmeden hareketine uyan TCK.'nun 79. madde delaletiyle 448 ve 62 .maddelere göre ceza tayini gerekirken böyle yapılmayarak 456/4, 457/1.maddelerle ceza verilmesi suretiyle suç vasfının tayininde hataya düşülmesini yasaya aykırı bularak bozmuş, mahkeme ise bazı gerekçelerle evvelki kararında direnmiştir.
Uzun bir süre önce memleketi Afşin'den Mersin'in Bekirdere Köyüne aile efradı ile gelen ve öldürüldüğü Yaşar'ın yanında işçi olarak çalışan sanığın maktulden tapu ile aldığı ve bir yere ev inşa ettiği ancak her nedense maktul ve ailesi ve özellikle bu arada mağdur müdahil Hakime'nin devamlı olarak buradan çıkması için tazyiklerine maruz kaldığı ve olay sırasında da aynı nedenle zuhur eden kavgada evinden getirdiği av tüfeğiyle ateş ederek Yaşar'ı kasten öldürdüğü ve müteakiben korkup olay yerinden kucağındaki çocuğu küçük Serdarla kaçarak eve sığınan mağdur müdahil Hakime'ye de pencereden aynı silahla bir el ateş ederek onu sırtından gövdesinin muhtelif yerlerinden yaraladığı iddia ve bunu doğrulayan tanık beyanları muhtelif doktor raporları, dosya kapsamı ve hatta oluşa ilişkin mahkemenin kabulü, münderecatından anlaşılmaktadır.
Böylece; aynı zaman ve mahalde hadisenin cereyan etmesine bir bütün olarak olayın nedenini oluşturan geçmişteki vakıalarda maktul ile mağdu müdahilin sanığa kasten Yaşar'ı öldürdüğü sabit olunca Hakime'ye karşı öldürücü bir alet olan av tüfeğini hayati bölgesine tevcih ederek yaptığı atışla yaralamasında da kastının öldürmek olduğunu kabul etmek zorunludur ve olayın bu akışına göre kastı bölmek olanaksızdır.
Hal böyle iken mahkemenin oluşa ters düşen bir kabul ile ve bazı gerekçelerle ve bu arada ilk raporlara rağmen Op. Dr. H. Yılmaz'ın duruşmadaki doyurucu olmayan mütalaasına dayanarak saçmaların vücuda nüfuz etmeyişi de ileri sürülüp Hakime'ye karşı olan eylemi yaralamak olarak niteleyen takdiri oluşa dosya ve dileklere ve sonuç olarak usule ve yasaya aykırı görülmüştür.
Bu itibarla C. Savcısı ve müdahilin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenle tebliğnamedeki istek gibi direnme hükmünün bozulmasına, depo parasının geri verilmesine 29.3.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.