 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1976/11232
K: 1976/14483
T: 31.05.1976
DAVA : Davacının sendikaya üye olduğu için çıkarıldığı kabul edildiğine göre bu hal sendikal faaliyet sayılamaz. Sendikal faaliyet sendikaya girdikten sonra başlayan ve 19 uncu maddede yazılı diğer faaliyetlerdir. Sendikal faaliyet sayılacak başka bir halde iddia ve isabet edilmiş değildir. Sendikal tazminat talebinin reddi gerekirken kabulü bozmayı gerektirmiştir.
KARAR : Davacı, Maden- İş Sendikasına üye olması nedeniyle işten çıkarıldığını iddia edip, bu maddi olayı sendikal faaliyet olarak nitelendirerek sendikal tazminat istemiştir.
Mahkeme de toplanan delilleri değerlendirerek fesihin aynı maddi hadiseye dayandığını kabul etmiş ve sendikal tazminata hükmetmiştir.
Bozma kararında ise, sözü edilen çıkarma nedeniyle ilgili delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş. Ancak çıkarma nedeni olan maddi olayın hukuksal nitelendirilmesinde isabet bulunmadığına, yani bir sendikaya girmeden dolayı çıkarmanın sendikal faaliyet nedeniyle çıkarma kabul edilmeyeceğine işaret edilmiştir.
Gerçekten, 274 Sayılı Kanunun 29.7.1970 tarih ve 1327 Sayılı Kanunla değişik 19 uncu maddenin 2 inci bendinde işçilerin iş saatleri dışında veyahut işverenin rızası ile iş saatleri içinde işçi teşekküllerinin faaliyetlerine iştiraklerinden dolayı işlerinden çıkarılmayacağı hükme bağlanmıştır.
Mesleki teşekküllerin faaliyetleri ise aynı kanunun 14 üncü maddesinde sayılmıştır. Öbür yandan 274 Sayılı Kanununun 19 uncu maddesindeki hükümlere rağmen çok daha sonra çıkan 1475 Sayılı İş Kanununun 13 üncü maddesinin sondan bir evvelki fıkrasında işçinin sendikaya üye olması sebebiyle işden çıkarmanın ihbar tazminatının üç katı tutarında tazminatı gerektireceği hükmünün muhaafaza edilmiş olması ve genellikle teşekküle girdikten sonra faaliyetlere iştirak söz konusu olacağı cihetle sırf işçinin bir işçi teşekkülüne girmesinden dolayı çıkarmanın sendikal faaliyet sebebiyle çıkarma olarak nitelendirilmemesi böyle bir halin kötü niyetli bir çıkar kabul edilmesi görüşü benimsenmiştir.
SONUÇ : Maddi olay aynı olup ve davacı yalnız hukuksal nitelendirmede hataya düşmüştür, diğer taraftan maddi olaya uygulanacak hukuk kuralını bulup uygulamak mahkemenin görevlerindendir. Bunlardan başka, çoğun içinde azda vardır. Bu nedenle mahkeme kararının, ihbar tazminatının üç katı kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği kaydiyle ve sonucuyla BOZULMASINA 31.5.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.