 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Ceza Dairesi
E: 1976/1045
K: 1976/3909
T: 11.05.1976
DAVA : Kominizmi övmekten sanıklar Remzi ve arkadaşlarının yapılan yargılanmaları sonunda : Beraetlerine dair ÇANKIRI Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 23.12.1975 gün ve 42 esas, 132 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi C.Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü :
KARAR : Suç konusu olup teksir edilerek mahalli particilere ve teşkilatına dağıtıldığı anlaşılan " SINIR NEDİR " başlığını taşıyan öneride sınıflar arasında mukayeseler yapılarak ezcümle :
"İçinde yaşadığımız toplumda, küçük bir azınlık büyük bir çoğunluğu çalıştırıyor. Onun çalışmasının meyvalarını topluyor. Sömürüyor baskı altında tutuyor.
Toplumun zenginliklerinden aldıkları pay birbirinden farklı.. ve bütün bunların sonuu çıkarları birbirinden farklı işte sömürenler ve açık gerçeği kavramamızı isterler.
Sınıf gerçeğinin bilinmesinden korkanlar çalıştıran sömüren ezen azınlık yani sömürücü sınıflardır.
Artık sömürücü sınıflar bizi kandıramazlar artık sömürülerini sürdüremezler, artık sonları yaklaşmış demektir.
Biz fabrikalarda tarlalarda bir ömür boyu bir karın doyurmaya ölesiye çalışıyoruz. Toplumsal zenginliklerinden elde ettiğimiz pay ne kadar ? Bu bir kader bir alın yazısı değil. Bu farklar içinde yaşadığımız toplumun sınıflı bir toplum olmasından doğuyor. Bu farkları yaratan sınıf varlığıdır.
Patron ve ağa mülkiyete sahiptirler işçinin mülkiyeti yoktur. Fabrika patronun özel mülküdür. Toprak ağanın özel mülküdür.
İşte biz işçiler, emekçiler üretim araçlarını kullanırız ama araçlar bizim malımız değildir.
Sınıfları doğuran özel mülkiyettir diyebilir.
İnsanların ortaklaşa çalışıp "senin benim" olmadan ürettiklerini ortaklaşa tükettikleri.. insanların çalışmalarının ürünlerini eşitce paylaştıkları kimsenin kimseyi ezmediği, kimsenin emeğinin ürününü kasbetmediği sömürmediği bir toplum, masal değildir hayal değildir.
İlkel toplumda çalışmanın ortaklaşa, yani toplumsal niteliği üretim araçlarının ortak mülkiyeti ve bunun sonucunda elde edilen ürünlerin üleştirilmesinde eşitlik toplumun üylerinin de eşit olmalarını sağlıyordu kısaca söyleyecek olursak ilkel toplum sınıfsız bir toplumdu. İnsanın insanı sömürmediği bir toplumdu demekki bizi inandırmak istediklerinin aksine, sınıflar insanlık tarihinin her döneminde var olmamışlardır.
Dün sınıflar yoktu, yarında olmayacak.
Demekki özel mülkiyet ortadan kalkarsa sınıflarda ortadan kalkacaktır.
Demekki değişmesi gereken birşeyler var. Özel Mülkiyetten yeniden ortaklaşa mülkiyete geçilmesi üretim araçlarının toplumun ortak mülkiyetine verilmesi şart.. özel mülkiyetin sona ermesi sınıflı toplumun sonunun gelmesi demektir.
İlkel toplum sınıfsız bir toplumda yarının mutlu toplumuda özel mülkiyetin kalktığı, sınıfsız bir toplum olacaktır.
Sınıflı toplum eşitsizliğe dayanan toplum bir kader değildir. Tarihin gelişmesiyle, geçici bir dönemdir." Denilerek önerinin tümü itibariyle husus yukarıda açıklanan pasajlarıyle particilik sınırlarını aşarak toplumun muhtelif sınıflarının İktisadi ve Sosyal emniyetine zarar verecek şekilde mevcut Sosyal temel nizamın yokedilmesini bu nizamın iyi olmadığını, bu sebeple özel mülkiyetin özellikle fabrika ve toprak gibi üretim araçlarının ilkel toplumda olduğu gibi ortaklaşa bir hale getirilerek özel mülkiyetin kaldırılmasını önermekte bulunduğu TCK.nun 162. maddesi de gözetilmeden suç mevcut iken yazılı şekilde sanıkların beraetlerine karar verilmesi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan ÇANKIRI Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 23.12.1975 gün ve 175/42 esas, 1975/132 sayılı hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 11.5.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.