 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1976/3691
K: 1977/9590
T: 27.09.1977
DAVA : Taraflar arasında görülen ve tapulama tesbitinden doğan davadan dolayı verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle dosyadaki belgeler okundu gereği görüşüldü:
KARAR : Hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararında; davacı (H)ni 349 parsele de itiraz ettiğine göre bu parselin kesinleştiğinin söz konusu olamayacağı belirtilmiş, 349 sayılı parsel tutanağı getirtilip iddia ve savunma çerçevesinde ve re'sen görülecek gerekli araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre hüküm tesisi gereğine değinilmiştir. Dava sırasında ve bozmadan sonra (A), bozmadan önce davacının feragat ettiği 353 parsele sözlü olarak iskan hakkı bulunduğunu açıklayarak katılma talebinde bulunmuştur. Mahkemece davacı (H) davasının kısmen kabulüne, 349/C-3300 m2 nin davacılar adına, 349/A-4700 m2 nin davalılar (S) ve (R) adlarına tesciline, hazine payının iptaline, müdahale talebeden (A)nın genel mahkemede dava açmakta muhtariyetine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1 - (A) tarafından HUMK.nun 474. maddesi hükmü çerçevesinde dilekçe verilerek davaya katılınmamış olmasına göre (A) davada taraf olmadığından hükmü temyiz etmeye yetkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle (A)nın temyiz inceleme isteğinin REDDİNE ve 766 sayılı Tapulama Kanunun 74. maddesini son fıkrası uyarınca 10 lira harcının adı geçenden alınmasına,
2 - Davacının dayanmış olduğu tapu kaydının sınırlarının değişmez nitelikte bulunduğu mahkemece yapılan keşif ve kayıt örnekleriyle saptanmış olduğuna göre hazinenin miktar fazlası yönünden ileri sürmüş olduğu temyiz itirazları yerinde olmadığından reddi ile aleyhindeki hükmün ONANMASINA ve 766 sayılı Tapulama Kanunun 74. maddesi uyarınca 10 lira onama ilam harcının hazineden alınmasına,
3 - Niza konusu 349 sayılı parsele davacı tapu kaydına dayanarak itiraz etmiştir. Parsel itirazlı olduğuna göre gerek 5602 sayılı Kanun hükümleri gerekse sonradan yürürlüğe giren 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümleri gereğince itiraz incelenip mahkeme eliyle kesin sonuca bağlanmadan kütüğün yani tapu sicilinin meydana getirilmesi olanaksızdır. Tapulama kesinleşmeden önce meydana getirilen tapu sicili hukukça değer taşımadığı için böyle bir sicilden taşınmazı satın alan kişi MK.nun 931. maddesi hükmünden yararlanamaz. Çünkü, ortada oluşmuş bir sicilin varlığından söz edilemez. Tapulama tesbit günündeki hukuki ve geometrik durumu saptar ve uyuşmazlıkların o günkü hukuksal durumuna göre çözüme bağlar. Bu itibarla tapulama kesinleşmeden tapulama idaresi tarafından kesinleşmiştir şeklinde tutanağa şerh verilerek oluşturulan sicilden davalının satın alması davacıya karşı bir hak sağlamayacağından davalının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde değildir. Ancak, mahkemenin kabulüne göre davacı duruşma sırasında vermiş olduğu 10.2.1975 günlü dilekçesinde eksiğinin 1074 m2'den ibaret bulunduğu açıkladığı halde mahkemenin bu istekten fazlaya hükmetmiş olması isabetsiz olup temyiz itirazı bu nedenle yerindedir.
4 - Tapulama kesinleşmediğine göre hak çatışması davacıyla 349 sayılı parselin tapulamada maliki olarak saptanan kişi arasında var kabul edilmek gerekir. O halde davanın davacıyla o kişi arasında görülmesi zorunludur. Mahkemece davalıların satıcısı olan 349 sayılı parsel de malik gözüken (H.T.) adındaki kişiye dava yönelttirilmek ve onun huzuruyla uygulama ve soruşturma yapılmak ve sonucuna göre karar verilmek gerekirken davanın sonradan satın alan kişiler huzuruyla yürütülmesi isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu nedenle yerindedir.
SONUÇ : Hükmün üç numaralı bentte gösterilen ve kabule göre belirtilen ve dört numaralı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve 766 sayılı Tapulama Kanunun 73. maddesi uyarınca bozma için harç alınmasına mahal olmadığına 27.9.1977 tarihinde oybiliğiyle karar verildi.