 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1976/13
K: 1976/11248
T: 30.09.1976
DAVA : Taraflar arasındaki tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükümün yargıtayca incelenmesi istenilmekle gereği görüşüldü :
KARAR : Tapulama sırasında 595 parsel sayılı 7432 metre kare miktarındaki taşınmaz davacı İsmail'in tapu kaydı kapsamında kaldığı belirtilmiş ve asliye mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malikhanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Asliye mahkemesinde görülmekte olan ve davacı tarafından davalı Abdullah aleyhine açılmış bulunan müdahalenin önlenmesi davası tapulama mahkemesine devredilmiştir. Mahkemece nizalı parselin (A) ile işaretli bölümü davalı Abdullah (B) bölümünün katılan davalı Ali ve (C) bölümünün davacı İsmail adına tesciline karar verilmiş hüküm davacı ile davalı ve katılan tarafından temyiz edilmiştir.
Kayıt sahibi olan İsmail senetle taşınmazın iki dönüm iki evlik yeri senetle Ali'ye satmış ve zilyedliğini teslim etmiş olduğu senet münderecatı ve diğer delillerle tesbit edilmiştir. Bu itibarla İsmail'in Ali'yi hedef tutan temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak İsmail'den 5 senedindeki imzanın satıcıya ait olmadığı bilirkişi mütalaasında belirtilmiştir. Satıcı öncesinden beri bu senedin sahte olduğunu ileri sürmüştür. Mahkeme ise gerekçe göstermeden satışı geçerli kabul etmiştir. Satışın delili olarak senet gösterildiği ve senedin de sahte olduğu saptandığı takdirde artık tapulama kanununun 53. maddesi uygulanmaz. Daha açık bir anlatımla başka deliller toplanmak suretiyle satışın oluşup oluşmadığı araştırılamaz. Mahkemece dinlenen bilirkişi mütalaası yeterli görülmediği takdirde bu konuda uzman olan bilirkişi ya da bilirkişilik yetkisen haiz kuruluşlara başvurulabilir. Diğer yandan taraflar arasında oluştuğu belirtilen sulh anlaşmasında alıcının 1500 lira verimkar olduğu belirtilmiştir. Bu durumun da satış konusunda gözönünde tutması zorunludur. Bu nedenle davacının Abdullah'a verilen yer hakkındaki temyiz itirazları yerinde olduğu gibi mahkemece satılan taşınmaz miktarı ile değerlendirilmiş ve miktar farkı tapu kapsamında kabul edilerek davacıya verilmiştir. Oysa (A.D.) ye satılan taşınmazlar satıcı satış senedinde sınır olarak gösterilmemiştir ve kabul şekline göre de Abdullah'a yapılan satışta keza satıcı sınrı olark gösterilmemiş tapu kaydını sınırları ile (A.D.) sınır gösterilmiştir. Bu durumda taşınmazın tapudaki sınırlar gözönünde tutularak tümüyle alıcılara satıldığının kabulü gerekir. Senedlerde ifraz kaydının da bulunmaması bu düşünceyi doğrulamaktadır. Bu itibarla (A.D.)nin ve kabul şekline göre de Abdullah'ın temyiz itirazları yerindedir.
SONUÇ : Yukarda gösterilen gerekçelerle İsmail'in (A.D.) ye verilen yer hakkındaki temyiz iitirazların reddi ile aleyhindeki hükmün ONANMASINA ve 766 sayılı tapulama kanunun 74. maddesi uyarınca 10 lira onama ilam harcının adı geçenden alınmasına.
İsmail'in Abdullah'a verilen yer hakkındaki temyiz itirazlarının ve ayrıca (A.D.)nin İsmail'e verilen yer hakkındaki temyiz itirazlarının ve kabul şekline göre de Abdullah'ın İsmail'e verilen yer hakkındaki temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 766 sayılı tapulama kanunun 73. maddesi uyarınca bozma için harç alınmasına mahal olmadığına 30.9.1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.