 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1976/11560
K: 1977/2651
T: 07.03.1977
ÖZET: Bir taraf yararına usuli kazanılmış hak oluştuktan sonra aynı konuda ayrı yönde usuli kazanılmış hakkın oluşması olanak dışıdır.
Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu, tetkik hakiminin açıklaması dinlendi ve gereği görüşüldü
Hükme uyulan Yargıtay bozma kararında; nizalı parselin idarece tahsis şeklinin değiştirilerek mer'a vasfının kaldırıldığı ve özel mülkiyete konu olabilecek bir duruma getirildiği ve tapulama tesbitinin yapıldığı tarihe kadar geçen sürenin zilyedlikle iktisaba yeterli bulunmadığına değinilmiştir. Mahkemece dava red olunmuş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece verilen 19.4. 1972 günlü kararda nizalı parselin mer'a olduğu saptandığından kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayanan davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafın temyizi üzerine dairece 1954 yılında 4753 sayılı Kanunun uygulanmak suretiyle nizalı taşınmazın mer'a dışına çıkarıldığı keşif ve bilirkişi düşüncesi ile saptandığına göre mer'alık vasfı kaldırılmış bulunan bu yerin kamu emlaki olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığı gerekçesi ile yazılı biçimde hüküm tesisi isabetsiz görülerek hüküm bozulmuştur. Bozmadan sonra mahkemece bu hükme uyulmuş ve taşınmazın davacı taraf adına tesciline karar verilmiş ve dairece hazinenin temyizi üzerine hüküm onanmıştır. Ancak, hazinenin karar düzeltme isteği sonucu yapılan inceleme neticesinde mer'alık vasfının kaldırıldığı günden tapulama gününe kadar geçen zilyetliğin 20 yıla ulaşmadığı gerekçesi ile hüküm bozulmuştur. Mahkemece bu bozma kararına dahi uyulmuş ve dava red edilmiştir. Mahkemece ilk hükmünde davayı reddetmiştir. İlk hükümde de red sebepleri belirtilmiş ve 1954 yılında taşınmazın mer'alık niteliğinin değiştirildiği saptanmış ve bu yön dosyada belirli hale gelmiştir. O halde artık mahkemece kazandırıcı zaman aımı koşulları yönünde bir araştırma söz konusu olmamıştır. Hal böyle iken dairece zilyetliğin başlangıcı daha öncesine götürülerek mahkemenin tescil isteğinin reddine ilişkin kararı onanacakken bozulmuştur. Bu bozmaya mahkemece uyulmakla davacı yararına usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Usulü kazanılmış hakkın mahkemenin ya da Yargıtay'ın değiştirmeye yetkisi bulunmamaktadır. Her ne kadar bu doğrultuda oluşan usulü kazanılmış hak ikinci kez dairece davanın reddi doğrultusunda verilen kararla bu karara mahkemenin uymasıyla kaldırıldığı düşünülebilir ise de bir davada bir kez bir taraf yararına usulü kazanılmış hak oluştuktan sonra ne Yargıtay'ın ne de mahkemenin kararlarıyla usulü kazanılmış hakkı ortadan kaldırma yetkileri bulunmamaktadır. Bir taraf yararına usulü kazanılmış hak oluştuktan sonra aynı konuda aykırı yönde usulü kazanılmış hakkın oluşması olanak dışıdır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 13.5. 1970 gün 1-1241 Esas, 970/259 Karar sayılı İçtihattı ile bu görüşü benimsemiş ve dairenin de kararlılık kazanılmış uygulaması bu doğrultuda gerçekleşmiştir. 0 halde dairenin ikinci kez sevk etmiş olduğu bozma kararı usulü kazanılmış hakkı ortadan kaldırıcı nitelik taşıdığı için hukukça değer taşımaz. Bu nedenlerle nizalı taşınmaz hakkındaki davanın kabulü gerekirken davanın red edilmiş olması yasaya aykırı düştüğü cihetle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) ve 766 sayılı tapulama kanununun 73. maddesi uyarınca harç alınmasına mahal olmadığına 7.3. 1977 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.