Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi
E: 1976/2286
K: 1976/3002
T: 10.05.1976
DAVA : Resmi evrak tanzimi sırasında yapılan beyanda bulunmaktan sanık (Z), (H), ve (M) ve olayın gerçek şeklini bildikleri halde mevcut olmayan durumları mevcutmuş gibi göstererek sahte evrak tanzim etmekten sanık Polis Memurları (N) ve (Hü.) haklarında yapılan duruşma sonunda: Beraatlerine dair (Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 24.2.1976 tarihli hükmün temyizen tetkiki o yer C. Savcılığı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı Yüksek Makamından onama isteyen 30.3.1976 tarihli tebliğname ile 5.4.1976 gününde daireye verilmekle okunarak gereği düşünülüp görüşüldü:
KARAR : Yargılamaya, savunmalara ve toplanan delillere göre, o yer C. Savcısının sanıklardan (N) ve (Hü.)ye ilişen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun ve takdire dayanan bu sanıklara ait hükmün tebliğname uyarınca ONANMASINA,
Diğer sanıklarla ilgili temyize gelince:
Olay günü sanık (M)nin alkolü vaziyette diğer sanık (H)yi yanına alıp ehliyetsiz olarak bizzat idare ettiği amcası (Z)ye ait otomobille liseye doğru giderlerken dikkatsizlik, tedbirsizlik ve meslekte acemilik nedeniyle yolun kenarındaki elektrik direğine çarpıp vasıtanın ağır hasar görmesine, kendisinin ve yanında oturan arkadaşının yaralanmasına sebebiyet verdiği halde sanık (Z)nin hasar gören otosunun tamir ücretini sigortadan alabilmek ve yeğeni sanık (M)yi işlediği suçtan dolayı ceza görmesini önlemek için aralarında yaptıkları anlaşma gereğince sanık (Z)nin karakolda soruşturma yapmağa yetkili polis memuru (H)ye verdiği ifadede; olay sırasında otomobili kendisinin kullandığını yolda ani olarak önüne çıkan bir çocuğu kurtarmak için direksiyonu sola kırmak zorunda kaldığını, bu nedenle tretuvara çıkan otomobilin elektrik direğine çarparak vasıtada bulunan yeğeni (M) ile arkadaş (H)nin yaralandıklarını söylemiş ve yaralı sanıklarda ifadelerini almak üzere evlerine gelen polis memuruna aynı şekilde beyanda bulundukları, bilirkişi bu ifadelere dayanarak sanık (Z)nin kusursuz olduğuna dair verdiği rapor üzerine polis tarafından soruşturma evrakının C. savcılığına sunulduğu, durumu öğrenen C. Savcısının yeniden yaptığı soruşturma sonunda gerçeğin ortaya çıkması üzerine sanık (M) hakkında TCK.nun 459/2 ve 565. maddeleri uyarınca ceza tayin edilmek iddiasıyla Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açtığı, yargılama sonunda % 100 kusurlu olduğu anlaşılan sanığın TCK.nun 565. maddesi gereğince mahkumiyetine ve yaralamaya sebebiyet suçundan açılan kamu davasının vazgeçme nedeniyle düşürülmesine karar verildiği ve böylece sanıkların özel maksatlarına ulaşmak için yalnış beyanlarda bulunmak suretiyle polis memuruna gerçeğe aykırı olarak evrak düzenlettirdikleri sanıkların açık ikrarları, duruşmada dinlenen bilirkişi mütalaası ve şahadetle anlaşılmış bulunmaktadır.
Umumi veya hususi bir zararın doğması şartına bağlı olarak TCK.nun 343. maddesinin birinci fıkrasında: Resmi bir varakanın tanzimi sırasında bu varaka ile sıhhati ispat olunacak ahval hakkında memuruna karşı yalan beyanatta bulunmayı suç saymış ve ikinci fıkrasında da bu varakanın adli işlere taalluk etmesi halinde cezayı ağırlaştırmıştır. Her ne kadar açıklanan madde metninde zararın husule gelmesi lazım geldiği belirtilmiş ise de; gerek doktrinde ve gerekse dairemizin kararların da; ceza kanununun aynı faslında yer alan diğer sahtecilik suçlarında kabul edilen prensibe uyularak olayda ihtimali zararın mevcut olması kafi görülmüştür.
Halbuki gerçeğe aykırı olarak düzenlenen evraka göre işlem yapılsaydı aslı suçlu olan (M)nin ceza görmesini önlemek suretiyle umumi zarar ve sanık (Z) de hakkı olmadan sigortadan hasar bedelini alarak hususi zarar meydana gelmiş olacaktı.
Polis memuru tarafından düzenlenen tutanakların resmi varaka niteliğinde olduğu, sanıkların yalan beyanatlarını kapsadığı ve adli bir olayın ispat vasıtası bulunduğu aşikardır. Nitekim bilirkişinin bu beyanlara dayanarak düzenlediği raporda; fiilin (Z) tarafından işlendiği ve sanığın kusursuz olduğu ifade olunmuştur.
Bu hale göre; sanıkların eylemlerinde TCK.nun 343/1-2. fıkralarında gösterilen suçun unsurları tam olarak teşekkül ve tekevün etmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla o yer C. Savcısının temyiz itirazları yerinde görülmüş olduğundan tebliğnamede onama isteyen düşüncenin reddiyle sanık (Z), (M) ve (H) haklarındaki hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.5.1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini