 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1976/2723
K: 1976/6408
T: 29.06.1976
DAVA : Davacı avukatı; müvekkilinin oturduğu gecekonduda yanmakta olan lüks lambasının, havadaki oksijeni tüketip, karbonmonoksit çıkarması sonucu müvekkilinin eşi ile iki çocuğunun ölümünü ileri sürerek 170.000 lira maddi ve manevi tazminatın alınmasını istemiştir.
Yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiğine ilişkindir.
Temyiz eden ve duruşma isteyen: Davacı avukatı.
Dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Kural olarak, başvurma ve peşin harç ödenmek kaydıyla icra harçlarının ödendiği tarihte yapılan takip talebi, Borçlar Hukuku bakımından (alacağın sadece takip konusu yapılan kısmı için) zamanaşımını kesen nedenlerdendir. (Borçlar Kanunu 133/2, 136 Türk Ticaret Kanunu 662). Bunun için ödeme emrinin düzenlenip borçluya tebliğ edilmiş olmasına dahi lüzum yoktur. Hayatta yetkisiz icra dairesine yapılan takip talebinin ve ayrıca borçlunun şikayeti üzerine dairesine yapılan takip talebinin ve ayrıca borçlunun şikayeti üzerine ödeme emri iptal edilse dahi böyle bir takip isteğinin aynı kural uyarınca zamanaşımını keseceği doktrin ve uygulamada kabul edilmektedir. (Baki Kuru - İcra ve İflas Hukuku - Cilt: I - İcra Hukuku - Ankara 1965 - Sayfa 103 vd.) Yeterki, takip talebinin hangi alacağına ilişkin olduğu ve borcun sebebi hakkında kuşkuya yer olmasın ve takip, diğer sıhhat şartlarını ihtiva etsin (İ. Postacıoğlu - İcra Hukuku Esasları - İstanbul 1958 - Sayfa 105 vd.) (Kuru - age - 105 vd., 109 vd). Bu şartların tümüne uyulmak suretiyle takip talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Bundan başka, bir alacağın ilamsız takibe konu teşkil etmesi için, bu alacağın belirli (liguide) para alacağı olarak alacaklı tarafından talep edilmesi yeterlidir. Alacağın menşei itibariyle belirli bir para borcu olarak doğmuş olması lazım gelmez. Bu itibarla, haksız eylemden doğan alacak dahi (maddi ve manevi tazminat alacağı dahil) ilamsız icra yoluyla istenebilir. Alacaklı tarafından borçlusundan talep edilen paranın miktarında uyuşmazlık olması, ancak borçlunun itirazına yol açabilip,itiraz vukuunda itirazın tetkiki mercii tarafından ahledilir nev'iden bulunmaması, ilamsız icra mekanizmasının harekete geçmesine, yani icra memuru tarafından ödeme emrinin düzenlenmesine engel değildir. Bu durum yalnız itiraz vukuunda alacaklıyı mahkemeye müracaata mecbur bırakabilir ki, bu sorun ayrı bir konuda (Portacıoğlu - age - Sayfa 96 vd.) (Kuru - age - Sayfa 113, 135).
Bu bakımdan Borçlar Kanununun 133. maddesinin 2. bendi hükmünce geçerli bir icra kovuşturmasını zamanaşımını keseceği açıkça belirtilmiş olmasına ve davacı da davalı hakkında 21.3.1975 gününde yaptığı icra kavuşturması ile zamanaşımını kesmiş bulunmasına ve icra memurunun, icrayı ileri safhaya götüren her işlemi ile zamanaşımı yeniden kesilip, yeniden kesilen zamanaşımı ile aynı uzunlukta yeni bir süre işlemeye başlıyacağına ve son kesilme gününden itibaren aynı zamanaşımı süresi içinde (BK. 60) dava açılmış olduğuna göre davaya devam ile işin esası incelenip hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken anılan ilkeler ve yasa hükümlerine aykırı düşen bazı düşüncelerle davanın zamanaşımı nedeni ile reddedilmiş olması bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve davacı yararına takdir edilen 1.000 lira duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine, peşin harcın istek halinde geri verilmesine, 29.6.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.