 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1976/145
K: 1976/2060
T: 27.02.1976
- YASAL GREV
- GREVİN AMACI
- AMACIN AŞILMASI VE BUNUN DOĞURDUĞU SONUÇ
- AŞMA SONUNDA DOĞAN ZARAR
- ZARARLA GREVİ UYGULAYAN SENDİKANIN İLGİSİ
- TAZMİN YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN DOĞMASI KOŞULU
ÖZET: 1 Yasal grev, işçilerin ekonomik durumlarını korumak veya düzenlemek amacıyla yasa kurallarına uygun olarak, topluca çalışmamak yoluyla bir iş kolu veya işyerinde çalışmayı durdurmak veya önemli derecede aksatmak amacıyla yapılan bir işlemdir. Grev bunu gerçekleştiren sendikaya bağlı bulunan işyeri veya iş kolunda, o iş yeri veya iş kolu ile sınırlı biçimde geççimde gerçekleştirilebilir. Bu işlem, başka bir işverenin başka bir iş kolundaki çalışmalarını engelleyemez. 0 halde 34 sayılı iş kolunda gerçekleştirilen grevin, davacı işverenin 18 sayılı iş kolundaki işyerindeki çalışmasını önlemesi; yetkinin aşılmasını gerçekleştirdiğinden zararın ödenmesi için öteki koşullar gerçekleşmişse grevi uygulayan sendikaca kural olarak tazmini gerekir.
2- Yasal grev, buna katılan işçilerin işyerinden uzaklaştırılması ve grevin buna karar veren sendika varsa onun tarafından seçilmiş gözcülerle yasada gösterildiği biçimde düzenlenmesini haklı kılar. Sendika gözcülerinin grev yapılan iş yerindeki çalışma özgürlüğünü aşarak ve yöneticilerin uyarılmasına rağmen, komşu işyerindeki çalışma özgürlüğünü halele uğratıp zarar vermeleri bunları seçen, denetleyen ve uyarıya rağmen yanlış uygulamayı düzeltmeyen sendikanın sorumluluğunu gerektirir.
(274 s. Sendikalar K m. 14/h)
(275 s. Top. İş Söz. Grev Ve Lok. K m. 24, 31)
Davacı avukatı; davalı sendika tarafından uygulanan grev edeniyle belediyeye ait ve müvekkilinin müteahhitliğini yaptığı inşaatta çalışan ekiplerin inşaata sokulmadığını, bu yüzden müvekkilinin boş yere ücret ödediğini ve inşaat yerinde bulunan birçok malzemenin de kaybolduğunu ileri sürerek fazlaya ait hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100.000 lira maddi tazminatın alınmasını istemiştir.
Yapılan yargılama sonunda: Sabit olmayan davanın reddine karar verildiğine ilişkindir. Temyiz: Davacı avukatı
Temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi gereği konuşuldu:
İşkolları yönetmeliğinin 34 üncü sırasında kayıtlı genel işler davalı sendikanın yönetiminde bulunan iş yerlerinde grev kararı almış ve bu kararı 11.7.1974 de uygulamaya başlamıştır. Bu iş kolunun Ankara Belediye Otobüsler Garajı iş yerinde uygulandığı sırada oraya pak pakın ve aynı binaya bitişik bir alanda belediye yaptığı bir ihale sonunda oraya Belediye Fen İşleri Müdürlüğü de yapısını yaptırmaktadır. Bu yapı iş yeri beynelmilel ekonomik çalışmaların sınıflandırılması bölümünün 4 numaralı ve büyük grubunun 40 numaralı iş yeridir. Bu (yapı) iş yerinin iş kolu ise iş kolları tüzüğünün ayrı bir bölümünde "İş Kolları Yönetmeliği" nin 18 inci sırasında yer almaktadır. Grev yalnız 34 numaralı genel iş kolundadır. 0 halde 34 numaralı iş kolunda çalışan davalı sendikanın kararlaştırdığı ve uygulamasına 11.7.1974 gününde başladığı grev yalnız genel iş kolunda olup esasen 275 Sayılı Grev ve Lokavt Kanununa göre yasaklanmış bulunan bir genel grev değildir. Bu nedenle yalnız yasal grevin uygulanması gereken genel iş kolu hizmetlerinden yürütülebilip onun dışında aynı iş kolunda, 18 numaralı işkolu sırasında bulunan "yapı" iş yerinde uygulanamaz. Oysa az önce açıklanan nitelikte belediyenin grev yapılan iş yerine bitişik ve davacının iş yeri olarak bulunan yapı iş yerinde uygulandığı burada işverenin işçilerinin çalıştırılmadığı ileri sürülmektedir. İsteğin doğrulanması halinde davalı sendika yasaya uyan grev kararı ile grevin uygulanmasını yalnız genel iş yerinde uygulayabilir. Bunun dışındaki genel işle ilgili olmayan başka bir işverenin, yükümlü davacının (yapı) iş yerinde grevin uygulanması Anayasa'ya, 275 Sayılı Yasaya ve diğer yasa ve yönetmeliklere aykırı olur. Davanın ileri sürülüş biçimine göre davacının iş yerine de yasal grev sendikaca grev hakkı ileri sürülerek uygulanmakla yasaya aykırı bir durum gerçekleştirilmiştir. Oysa sendikanın bu davranışı yasaların kendisine tanıdığı grev hakkının kullanılış biçiminde açık ve ağır bir haksızlığı, taşkınlığı göstermektedir ve bu yönden yasaya aykırı olup tazminat hakkını, zarar varsa doğurur. Dinlenen iddia tanıklarının açık sözlerinden sendikanın grevi uygulayan yetkili kişilerinin davacının yapı iş yerinde çalışmasını önledikleri iş yeri bekçisini dövüp iş yerinden uzaklaştırdığını açıkça gösterdiği gibi savunma tanıklarının bildirileri bu olayın gerçekleşmediğini değil, bir bölümü yönünden gerçekleştiğini gösterir biçimdedir. Grev yapıldığı iş yeni içinde belediyenin hem grev yapılan ve genel iş sendikasına bağlı olan iş yeri hemde davacının yükümü altındaki işin yapıldığı iş yeri mevcut olup bu konu (F) ve (M)'nin tanıklarından açıkça anlaşılmaktadır. Esasen 275 Sayılı Yasanın 24 üncü maddesi hükmünce grev sırasında greve yönelen işçilerin iş yerinden ayrılmaları zorunludur. Aynı Yasanın 31 inci maddesi hükmünce işçi kuruluşu yani Genel İş Sendikası grevin uygulamasını sağlamak için o iş yerinde grev gözcüsü bulundurmak zorunluluğundadır. Tanık sözlerine göre davalı kuruluşun temsilcileri davacının iş yerine o konuda bir grev kararı bulunmadığı halde işçilerini iş yerine sokmamıştır. Bu sokmama durumu davalının bu konuda verdiği yasaya aykırı kararından yahut çalıştırdığı kişilerin eyleminden doğmuş olabilir ki her iki halde de çalıştırılan gözcülerin eyleminden davalı kuruluş sorumludur ve bu durum karşısında davacı kuruluşun yasaya göre üzerine düşen işlem 'dışında işlem yapamıyacağı esası da ileri sürülemez. Çünkü davalı uygulanması buyruğunu verdiği grevin ayrıntıları ile uygulanış biçiminden sorumludur. 0 halde hem hukuki duruma hemde delillerin değerlendirilmesine göre davanın esası incelenerek varılacak sonuca göre iş gücü ve alınan ya da harab edilen malzeme bakımından doğan zarar incelenerek karar verilecek yerde davanın subut bulmadığı benimsenerek davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle (BOZULMASINA) ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 27.2.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.