 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1976/113
K: 1976/10179
T: 22.11.1976
DAVA : Davacı avukatı; C. Senatosu bağımsız üyesi (K)nin uyuşturucu madde kaçakçılığından 15 yıla mahkum edildiğini ve C. Senatosu Genel Kurulunun verdiği 11.7.19774 gün ve 131 sayılı karar ile adı geçenin üyelik sıfatının kaldırıldığını ileri sürerek 2.3.1972 - 1.3.1973 tarihleri arasında davalıya ödenen yolluk ve ödenek tutarı 104.116 lira 60 kuruşun geri alınmasını istemiştir.
Yapılan yargılama sonunda; dava belgelerle sabit olduğundan 104.116 lira 60 kuruşun faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiğine ilişkindir.
Temyiz eden ve duruşma isteyen: Davalı avukatı.
Dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Dava, Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun verdiği 11.7.1974 gün ve 131 sayılı kararına göre, bir suçtan ötürü yabancı devlet ceza mahkemesince tutuklanıp hükümlendirilen davacı Senatörün üyelik sıfatının kaldırılmasından doğmuştur. Davalı Maliye Hazinesi, Senato'nun verdiği üyelik sıfatının düşürülmesine ilişkin kararın sonucu olarak, davacıya verilen ödenek ve yollukların geri alınmasını istemektedir. Anayasa'nın 81. maddesi hükmü Yasama Dokunulmazlığının kaldırılması veya üyeliğin düşmesine karar verilmesi halinde meydana çıkabilecek olanakları, karşı koyma yollarını göstermiş olup, bu da İç Tüzüğe veya Anayasa'ya aykırılığın iptal davası yoluyla kaldırılması durumundan ibarettir. 44 Sayılı Yasanın 20. maddesinin 6. bendi Anayasa'nın 81. maddesine tamamen uygun bir kuralı kapsamaktadır. İptal davasını açmaya yetkili olanlar 44 sayılı Yasanın 20. maddesinde gösterilmiştir. Bunlar kesin bir sayımla açıklanan on ayrı merciiden ibaret olup onların dışında herhangi bir kişi, organ veya makam bir iptal davası açamaz. Açarsa Anayasa Mahkemesince bu dava yetki yönünden reddolunur. İtiraz yolu ise 44 Sayılı Yasanın 27. maddesinde gösterilmiş olup bu yol öteki koşullarından başka (uygulanacak kanun hükümleri) nin iptali sınır ile sınırlandırılmıştır. Böylece, Meclislerin herhangi birinin, Yasa niteliğinde olmayan ve İç Tüzüğün kuruluşuna ilişkin bulunmayan bir kararından ötürü ve bu kararın kapsamından doğan bir alacağa ilişkin bulunursa iptalinin dava edilebilmesi olanağı verilmemiştir. 44 Sayılı Yasanın bu kuralları, kendine özgü usul kurallarıdır. Bu kuralları, kapsadığı buyruklarla sınırlı sonuçlar doğurur. Benzetme yoluyla şumullendirilemez. Üyelik sıfatının kaldırılmasına ilişkin kararın doğurduğu sonuçlardan biri de ödeneğin kesilmesidir. Ödeneğin kesilmesi Senato kararına dayandığına göre, bu kararı da bir yasa hükmü gibi niteliyip 44 Sayılı Yasanın 27. maddesi hükmünce iptali yoluna gidilebilmesini benimsemek usul hükmünün şumullendirilmesi sonucunu doğurur. Her nekadar Senato kararının bu hükmü ve doğurduğu sonuç bir yasa gibi etkili ise de yasama kararlarından yalnız bir özel konuya ilişkin olanlarının niteliği ve yasadan ayrıcalıkları tartışmalıdır. Bu kural nitelikçe ve usule ilişkin olan yönüde gözetilirse bu niteliği değişik açıdan incelenmek gerekir. Oysa usulde böyle bir yorum ve şumullendirmeye olanak yoktur. Nitekim davalı adına, Anayasa'nın 81 ve 44 Sayılı Yasanın 21. maddelerine göre bu kararın iptali davası açılmışsa da süre yönünden reddedilmiş olduğundan mahkemenin itiraz yoluna başvurması konusundaki dileği reddetmesi doğrudur.
2 - Cumhuriyet Senatosunun 11.7.1974 gün ve 131 Sayılı kararına dayanan mahkeme kararı, yapılan soruşturmaya ve 22.1.19662 gün ve 1 sayılı yasanın açık kuralları ile toplanan delillere göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında yönleri ile doğrudur.
3 - 15.11.1974 gününde açılan davada başlangıç günü gösterilmeden faiz istenmiştir. O halde mahkemenin alınmasını hükmettiği paraya bu günden başlıyarak faiz yürütülmesine karar vermesi gerekirken daha önceki 2.3.1972 gününden faiz yürütülmesine karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup hüküm bu nedenle bozulmalıdır. Ancak bu yanlışın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması Usulün 438. maddesinin değişik 8. fıkrası gereğidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasında yazılı faize ilişkin sözlerin kaldırılarak yerine (hükmolunan alacağa davanın açıldığı gün olan 15.11.1974 den başlıyarak % 5 faiz yürütülmesine karar verildi.) sözlerinin yazılmasına ve kararın bu düzeltilmiş biçiminin ONANMASINA ve davacı yararına takdir edilen 1.000 lira duruşma avukatlık parası ile onama harcının temyiz edene yükletilmesine 22.11.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.