 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1976/10894
K: 1977/7295
T: 23.06.1977
DAVA : Taraflar arasındaki manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 10.000 liranın davalılardan alınarak davacıya verilmesine ilişkin olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, İslam Tarihi Doçenti ve Cumhuriyet Senatosu Kontenjan Üyesi olduğunu, 21.2.1975 günü TRT. de bir konuşmasının yayınlandığını, davalı federasyonun ise yayınladığı 4. dönem çalışma raporunda kendisine hakaret suretiyle kişilik haklarına tecavüzde bulunduğunu ileri sürerek, 25000 lira manevi tazminat istemiş;
Davalı ise savunmasında; davalının TRT. de yayınlanan konuşmasının dini ve ilmi hatalar ile dolu olduğunu, davacının bu konuda yetersiz bir kişi bulunduğunu tenkit ettiğini, tenkit hakkının sınırının aşılmadığını, makul ölçüler içinde kaldığını ileri sürmüş;
Yerel mahkeme ise, kişilik haklarına tecavüz edildiğini kabul ile 10.000 lira manevi tazminata hükmetmiştir.
Hiç kuşku yoktur ki, insan topluluklarının doğal bir özelliği; gelişmeye, ilerlemeye ve gerçeği aramaya zorunlu olmalarıdır. Bu gelişim, düşünce ürünün herkes önüne serilebilmesi, yayılabilmesi olanağının bir hak olarak kendilerine tanınabilmeasine ve dolayısıyla bu olanağın kullanılabilmesine bağlıdır. O halde insan ister kişisel, ister toplumsal planda alınsın, diğer hak ve özgürlüklerini yanında serbestçe düşünmek ve düşüncesini serbestçe ifade etmek olanağına sahip olmalıdır.
Çünkü, kişiyi ve topulumu aydınlığa kavuşturacak, daha mutlu bir yaşantı düzeyine ulaştıracak olan gerçek ancak farklı inançların serbestçe tartışılması; her şeyin gün ışığına kavuşturulması sayesinde ortaya çıkar. Bunun için de kitlelerin kitle haberleşme aracılığı ile etkilenmesinden fikir alış verişine ilişkin yayının, herşeyden önce ideal bir amaç, diğer bir deyimle kamu yararı gütmesi gerekir. Yani, düşüncelerin serbestçe ifade edilmesi özgürlüğü, kişisel hak ve özgürlüğü ihlal etmemeli ve özellikle kişiye ya da kişi guruplarına toplum içinde layık olduğu yeri veren, kişilerin yasalarca tanınmış olan özgürlüklerine, inançlarına, üzerinde son derece hassas oldukları değerlerine saygılı bir düzenin kurulmasına yardımda bulunan bir amaç gütmelidir. Fikir. tartışmaları, hatta çatışmaları uygar bir tutum içinde yapılmalı, çoğu kez birbirine zıt düşen görüşler, alabildiğine özgür bir şekilde ve rahatça yansıtılabilmesi ve kamu oyunun (yasaların öngördüğü doğrultuda) bilinçlenmesine yardımcı olunmalıdır.
Ancak, ne fikir özgürlüğü ve ne de fikri tenkit hakkı sınırsız değildir. O halde, her iki davranışta yasa ve ahlak kuralları içinde ve özellikle kamu oyunun olumlu yönde oluşmasına toplumun daha ileriye götürülmesine yardım amacı ve özellikle bilimsel bir yaklaşımla yapılmalı, karşı fikirler böyle bir anlayış içinde dışa vurulmalıdır.
Eğer bir düşünce yukarıda anılan esaslara aykırı olarak ileri sürülürse bu düşünceler elbetteki yine aynı sınırlar içinde eleştirilip, kınanabilecektir. Hatta çok kez bu kınama ve eleştiri çok sert de olabilir. Bu bakımdan bir fikre karşı yöneltilen eleştirinin normal sınırlar içinde kalıp kalmadığı, ancak ileri sürülen fikir ve eleştirinin, kınama yazısının birlikte incelenip değerlendirilmesinden anlaşılabilecektir. Çünkü sağlam bir sonuca varmak ancak böylece mümkün olacaktır. Davacı kamuya mal olan, bir kamu hizmeti gören bu itibarla düşünceleri kamuyu etkileyecek nitelikte bulunan bir bilim adamıdır. O halde, bu nitelikte ve incelikteki bir kişi kamuyu aydınlatma görevini yaparken, çok ölçülü olmalı ve görüşmelerini bilimsel yaklaşımla ileri sürmelidir. Aksi davranışı sert eleştirme ve hatta kınama hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığını, bu hakkın sınırının aşılıp aşılmadığını saptayıp, sonucuna göre bir karar vermesi gerekir. Mahkemece bu yön üzerinde hiç durulmaksızın tazminata hükmedilmiş olması, yazılı nedenlerle bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA 23.6.1977 gününde oybirliğiyle karar verildi.