 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1976/787
K: 1976/1293
T: 16.02.1976
DAVA : Lütfü ile Nedim ve Sevim arasındaki vasiyetname iptali davasına dair verilen 11/6/1974 tarih ve 1083/294 sayılı hükmün dairenin 30/12/1974 gün ve 8383/8215 sayılı ilamiyle bozulmasına karar verilmiştir. Adı geçen kararın düzeltilmesi davacı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Miras hakkından ıskatın geçerli olabilmesi için, ölüme bağlı tasarrufta ıskat sebeplerinin belirtilmiş olması zorunludur.
Iskattan yararlanacak mirasçı veya lehine vasiyet yapılan kişi, ıskat sebeplerinin varlığını isbatla yükümlüdür. Yani isbat yükü bunlara düşer. (M.K. 459)
Mirasçı veya kendilerine vasiyet yapılanlar, ölüme bağlı tasarrufta ıskatın dayanağı olarak gösterilen olayların gerçeğe uygunluğuna dair delil göstermez, ya da deliller ıskat sebeplerini kabule yeterli bulunmazsa, ölenin arzuları tasarruf nisabı miktarınca geçerli olur. Şayet ölen mirastan ıskat sebepleri bakımından apaçık (aşikar bir yanılmaya düşmüş ise ıskat, tasarruf nisabı hakkında bile hüküm ifade etmez, diğer bir deyimle mirastan ıskat edilmek istenen kimse miras bırakanın tasarruf nisabından da miras payını alır.
Ölüme bağlı tasarrufta, mirastan ıskat sebepleri belirtilmemiş olan hallerde de yukarıdaki hükümler uygulanır.
Medeni Kanunun 459. maddesindeki (beyyine ikame edilmemiş) deyimi sadece delil gösterilmemesi anlamında olmayıp, gösterilen delillerin yetersizliği halini de kapsamaktadır. Kazai içtihatlar bu doğrultuda olup, bilimsel görüşler de aynı görüşü paylaşmaktadır. (Prof. A. ESCHER, İsviçre Medeni Kanunu Şerhi, Miras Hukuku, S. Şakir Ansay çevirisi, 1953, Sh. 197-198, Prof. Nuşin Ayiter, Miras Hukuku, 1971 Sh. 129-131 ve açıklanmasına gerek görülmeyen diğer ilmi eserler).
Olayda toplanan deliller, mirastan ıskat sebebi (M.K. 457) sayılabilecek nitelik ve nicelikte bulunmadığına, ölenin sebep yönünden yanılması da söz konusu olmadığına göre, Medeni Kanunun 459. maddesi uyarınca tasarruf nisabı sınırı içerisinde geçerli olmak üzere vasiyetnamenin ıskata ilişkin bölümünün hükümsüzlüğüne ve bunun dışında kalan vasiyet hükümlerinin lüzum ifade etmesine karar verilmesi zorunlu iken vasiyetnamenin tüm olarak iptal olunması isabetsizdir.
Öte yandan taraflar arasındaki davanın mirastan ıskatla ilgili olduğu yolunda bir uyuşmazlık yoktur. Davalılar davanın tüm olarak reddini istemişlerdir. Çoğun içinde azda vardır. Öyle ise davalıların medeni Kanunun 459. maddesine de dayandıkları tabiidir. Onun için duruşmada özel olarak bu maddeden söz edilmemiş olması, keyfiyeti temyiz sebebi yapmaya engel değildir. Kaldıki olayları açıklamak taraflara hukuki niteleme ve kanun hükümlerini uygulama ise Mahkeme ve Yargıtay'a ait olup, re'sen de 459. madde gözetilebilir. Bu bakımdan davacının bu yöne değinen karar düzeltme isteği de yerinde görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçelere göre usulün 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiç birisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE ve usulün 442. maddesi hükmünce elli lira para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine 16/2/1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.