 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1976/494
K: 1976/676
T: 02.02.1976
DAVA : İsmail ile Hayati arasındaki mirasta iade davasına dair verilen 30.6.1975 tarih ve 271/145 sayılı hükmün dairenin 10.11.1975 gün ve 8240/8543 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir. Adı geçen kararın düzeltilmesi davalı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, konunun koruduğu menfaattir. Mirasta iade davasının (M.K. 603) amacı, mirasçının mal varlığında meydana gelen azalmayı önlemektir. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak; iadeye konu şeyin değeri ne olursa olsun taraflar yararına takdir edilecek vekalet ücreti, davacının miras payına göre hesaplanır. aksi halde taraflardan birisinin sebepsiz zenginleşmesine yol açılır.
Mirasta iade iddiası gerçekleştiği takdirde davalı, dilerse aldığını aynen terekeye iade eyler, isterse bedelini miras payına mahsup eder. (M.K. 605) Her iki halde de davacı nihayet, miras payına düşen miktar için haklı çıkmış olur. Davalı seçme hakkını ne yolda kullanırsa kullansın davacı, miras payından fazla bir meblağ elde edemez. Çünkü: Mal ile bedel arasında hukuken bir fark olamıyacağı için, tercih şekli korunacak menfaatı değiştirmez.
Tenkis davasında, saklı payın giderme maksadı gerçekleştiği ya da bağışlama ölümden önceki bir yıl içinde olduğu, yahut ölünceye kadar bakma sözleşmesi muvazaalı bulunduğu takdirde temlike konu şeyler değerlerinin tümü tereke mevcuduna eklenerek tasarruf nisabı hesaplanır. Şayet davalı Medeni Kanunu 506. maddesi uyarınca seçme hakkını (malı geri verme) şeklinde kulanırsa malın tamamı davacıya bırakılıp tasarruf nisabına düşen para davalıya ödenir. Görülüyorki davacı işlemin tüm olarak kanuna aykırılığını ispat ettiği halde, vekalet ücreti saklı pay tutarı üzerinden hesaplanmaktadır. Öyle ise yapılacak iş, iadesi istenilen şeyin değeri üzerinden davacının miras payına düşen miktarın tesbit olunması, davanın red veya kabulüne göre davacı veya davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesinden ibarettir. Mahkemece bu ilkenin gözetilmemiş olması bozmayı gerektirdiği halde temyiz incelemesi sırasında olması bozmayı gerektirdiği halde temyiz incelemesi sırasında açıklanan yön gözden kaçmış bulunduğundan karar düzeltme isteği yerinde görülmüştür.
SONUÇ : Usulün 440 ve 442. maddeleri gereğince karar düzeltme isteğinin kabulüne, bozma ilamında yazılı bozma gerekçesinin kaldırılmasına, yerine yukarıda yazılı bozma gerekçesinin konmasına 2.2.1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.