 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1976/4080
K: 1976/5215
T: 21.06.1976
DAVA : (A.E.) ve arkadaşları ile (A.O) aralarındaki senet iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda, davanın reddine dair verilen hükmün temyizen tetkiki davacılar tarafından istenilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : 1 - Dava muvazaalı şekilde düzenlendiği ileri sürülen satış senedinin iptaline ilişkindir. Dava dilekçesinden de anlaşıldığı gibi davacı taraf tenkise dayanmamakta, Borçlar Kanunun 18. maddesi gereğince iptal istenmektedir. Zaten dava tenkis sebebine dayanmış olsa idi davalı tarafından zamanaşımı def'i sebebiyle davanın reddi zorunlu idi. Esasen davacı taraf davasını tenkise değil, muvazaaya dayamış, senetin iptalini talep etmiştir. Onun için uyuşmazlığın o açıdan incelenmesi gerekmiştir.
2 - Temyiz dilekçesinde dayanılan 1.4.1974 günlü, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, tapulu taşınmazlarla ilgilidir. Buna göre, bir kimse gerçekte bağışladığı bir taşınmazını tapuda satılmış gibi başkasına temlik ederse, satış gerçeğe uymadığı, bağış ise kanuni şekle uygun yapılmadığı için hüküm ifade etmez. Böylece işlem geçersiz olur. Ancak olayda dava konusu taşınmazlar tapusuz olduğundan, az önce açıklanan kuralın uygulanması mümkün değildir.
Tenkis davası, mirasçının şahsına ait bir hakkın kullanılmasına ilişkin olup, istek tenkise dair olsa idi olayda halefiyet söz konusu olamıyacağından davacı muvazaalı işlem yönünden 3. kişi durumuna girerdi. Bunun tabii sonucu olarakta, muvazaayı her çeşit delil ile isbat etmek hakkına sahip olurdu. Ancak dava tenkisle ilgili olmayıp muvazaalı senedin iptaline dairdir. O halde davacı ölenin külli halefi olduğu için, açılan davada 3. kişi değil, sözleşmenin tarafıdır. Hal böyle olunca miras bırakanın kanunen sahip olduğu haktan fazlasına sahip olamaz. Yani miras bırakan hangi delile dayanabilecekse mirasçı da o delili ileri sürebilir. Baba oğul arasında yapılan sözleşmelerde tanık dinlenebilir. (HUMK. 293/1) Ancak bu kişiler sözleşmelerini yazılı yaptıkları takdirde tanık ile isbat haklarını yitirmiş olurlar. Bu durumda usulün 290. maddesi gereğince senete karşı yazılı delil gösterilmesi zorunludur. İlmi ve Kazai İçtihatlar bu doğrultudadır. (Prof. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri usulü 1974 Sh. 422, Hukuk Genel Kurulu 6.2.1963 günlü 3/2 ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 10.4.1972 günlü 1278/3329 sayılı kararları). Öyle ise davacı, muvazaanın varlığı için tanık dinletemez. Çünkü: sözleşmenin tarafı olan miras bırakanın sahip olmadığı bir hak kendisine verilemez.
Yukarıda yazılı gerekçeler karşısında temyiz itirazlarının reddi gerekir.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine ve duruşma için takdir olunan bindörtyüz lira vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine 21.6.1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.