 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1976/5962
K: 1976/5718
T: 31.05.1976
DAVA : Taraflar arasındaki davada:
Davacı vekili, müvekkilinin Eylül 1318 tarih ve 1 no'lu tapu ile maliki bulunduğu taşınmaza davalının elatmasının önlenmesini istemiştir.
Davalı, cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacı tarafın 2/6/1970 ve 28/5/1974 tarihli celselerde keşif avansını yatırdıkları takdirde mahallen keşif icrasına karar verildiği halde mehiller içinde ara kararlarının yerine getirmediklerini ve bu nedenle keşifin yapılamadığını, ikinci sürenin kesin sayılacağını kabul ederek davanın reddine karar vermiştir. Karar müddetinde davacılar vekilince temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : HUMK.nun 163. maddesi uyarınca hakim tarafından verilen kesin süreye riayetsizlikten ötürü davanın reddedilmesi için süreye ilişkin bulunan ara kararında, ilgili tarafa yapması gereken işlerin ve yükletilen şeylerin neler olduğunun hiç bir kuşkuya yer bırakmıyacak ve herkesce kolaylıkla anlaşılabilecek şekilde açıkça belirtilmesi ve hatta anlatılması gereklidir.
Davanın sonucuna ve akibetine çok yakından etkili olan bu çeşit ara kararlarının yeteri kadar açık olmadığı hallerde, ilgili tarafın yapacağı işlemlerin neler olduğunu tam olarak bilmemesinden ötürü bir şey yapmamakla suçlanması, sorumlu tutulması ve kesin süreye riayetsizlik nedeniyle davanın reddedilmesi olanağı yoktur.
Bu davada, 2/6/1970 günlü oturumda hakimlikçe keşif gideri olarak 75 liranın davacı tarafından mahkeme veznesine yatırılması ve taşıt aracının sağlanması öngörülmüş ve ilk süre verilmiştir. Bunu takip eden 22/9/1970 günlü oturumda yukarıda sözü edilen hususlar tekrarlanmış, ikinci yani kesin mehil tayin edilmiştir.
Keşif gideriyle ilgili kesin süreye taallük eden ara kararında, hakim ve katip ve bilirkişi gibi görevlilere ödenecek para ile taşıt aracı ücreti ve davetiye tebliğinin zorunlu kıldığı masraf eksiksiz olarak gösterilmemiş, bu suretle keşif giderini oluşturan kalemler ve tutarı ayrıntılı ve tam olarak belirtilmemiştir. Davacı hangi işler için ne miktar para yatırması lazım geldiği hakkında tam bir bilgiye sahip değildir. Ayrıca keşif için gerekli taşıt aracını bizzat sağlaması davacıdan istenilemez. Mahkeme yapacağı işe ve gideceği yere göre lüzumlu gördüğü taşıt aracını kendisi tesbit ve temin eden Yalnız araç için ödenecek para miktarını kararında açıklar.
Kapsamı ve sınırları yeteri kadar belli edilmeyen böyle bir ara kararına dayanılarak kesin sürenin gereği yerine getirilmediğinden söz etmek suretiyle davanın reddedilmesi doğru değildir.
Kesin süreye ilişkin uygulamalarda gözden uzak tutulmaması gereken bir yön daha vardır. Kanunda yazılı olmamakla beraber kesin süreye ilgili taraf kadar hakimin de aynı derecede saygılı olması gereklidir.
Bazı hallerde kesin süreye riayetsizlik davanın hemen reddini zorunlu kıldığı halde, mahkemelerce çok kez bu durum bir kenara itilmekte gereksiz soruşturmalar yapılmakta, bir sürü zaman ve para harcamasına yol açan ve yıllarca süren bir uğraşmadan sonra dava kesin süreye riayetsizlikten reddedilmektedir.
Böyle bir uygulama biçiminin kesin süre müessesesine varlık nedenini kaybettirdiği ve amacından uzaklaştırdığı kuşkusuzdur. Olayda durum yukarıda yapılan eleştiriye bir örnek sayılabilecek kadar açıktır. Mahkemece kesin sayılan süre 1970 yılında verildiği halde yıllarca süren bir soruşturmadan sonra dava kesin süreye riayetkisizlik nedeniyle 24/9/1974 de reddedilmiştir.
Bu anlayış ve uygulama sonunda kesin süre mektupsuz bir zarf kadar anlamsız olmakta, etkenliği zaafa uğramakta, hukuksal bir neden ve araç olmak niteliğini yitirmekte, bir bahane sayılmak derecesine düşmektedir.
Hakimin zamanında kullanmamasından ötürü etkenliğini ve hatta geçerliliğini kaybeden böyle bir vasıtaya tutunarak davayı reddetmesi yargısal tasarruflara karşı beslenen güven duygularını en geniş şekilde sarsacağı şüphesizdir.
İşte yukarıda açıklanan gerekçe ve düşüncelerle mahkemenin doğru görülmeyen kararının HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA peşin harcın iadesine 31/5/1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.