 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1976/10536
K: 1976/11572
T: 24.11.1976
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin murisi ve kocası olan (H)nin kanser hastalığından tedavi gördüğü sırada müvekkilini mirastan mahrum bırakmak amaciyle şifası ve tedavisi kabil olmayan bu hastalığını fırsat bilen davalının ötedenberi samimi ve aile dosta olan murisin kardeşi (H.A.)'yi aracı kıldığı ve (H.A.)'nin muris (H.)'den aldığı vekaletnameye müsteniden vekil tayin ettiği (T.Ö.) aracılığiyle hasta muris H'nın muzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden, aynı zamanda tecrübesizliğinden daha doğrusu şuursuzluğundan istifade ederek muris adına 258 ada 7 parselde kayıtlı satış tarihinde 160.000 lira değerindeki bahçeli evini tapuda 42.000 liraya satın almak suretiyle fahiş menfaat temin edip müvekkilini mağdur ve mutazarsır duruma düşürdüğünü, satış bedeli 42.000 lirayı iadeye amade olduklarından satış akdinin feshiyle tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı M.A.S. vekili, müvekkilinin, davanın hukuki sebebini teşkil eden gabin veya hiffet veya tecrübesizlik veya şuursuzluktan istifade iddialarının hilafı hakikat olduğunu, müvekkilinin taşınmazı tapuda yazılı değeri ödeyerek iyi niyetle müteveffanın vekilinden satın alarak iktisap ettiğini hukuka aykırı bir durum olmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
Davacı murisi (H)'nin hastalığın verdiği üzüntüyle moralinin bozuk olduğu mali durumunun iyi olmadığı, ölümünden 2 ay önce evini satılığa çıkardığı, satış tarihinde 84.600 lira değerinde olan evini davalının, davacının muzayaka durumundan ve malı ile ilgilenmeyeceği hallerinden istifade ederek vekilleri aracılığiyle ucuza aldığı şahadet ve fen ehli raporu ile subuta erdiğinden davalı adına satışı yapılan 7 parsel sayılı taşınmazın satış bedeli 42.000 lirayı davacı yetkili yere yatırdığı takdirde gabin sebebiyle tapunun iptaline karar verilmiştir. Bu karar süresinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki tetkik olunarak gereği düşünüldü:
KARAR : 1 - Miras bırakanın ölüm tarihine göre dava konusu taşınmazda "iştirak durumu" vardır. Önce davacıdan mirasçılık belgesinin istenilmesi, davanın açılmasına öteki mirasçıların muvafakatları olup olmadığının sorulması veya davanın tereke mümessili marifetiyle takip edilmesi gerekli olduğu düşünülmeden henüz açılmış sayılması mümkün olmayan davanın kabulüne karar verilmesi yolsuzdur.
2 - Davada "gabin" nedenine dayanılmıştır. Aşırı yararlanma olarak ifade edilen "gabin" müessesesi Borçlar Kanununun 21 inci maddesinde düzenlenmiştir. Sözü geçen maddede aşırı yararlanmanın koşulları - unsurları açıkça belirtilmiştir. Yasada kesinlikle açıklanan bu koşullardan birinin var olmadığı hallerde gabinden söz etmek olanağı yoktur.
a) Gabin, iki tarafa borç yükleyen ve karşılıklı edimleri kapsayan sözleşmelerde fesih nedeni olan bir haldir. Bu tür sözleşmelerin taraflarına eşit sayılabilecek yararlar sağlaması, ıvazlar arasında makul bir denge bulunması gereklidir. Karşılıklı ıvazlar arasında açık bir nisbetsizlik göze çarpan ve batan açık bir dengesizlik varsa gabinin "objektif unsuru" gerçekleşmiş olur. Davada, temlik tarihinde 150.000 lira diğeri olan taşınmaz davalı tarafından 40.000 liraya satın alındığına göre ıvazlar arasında açık bir fark mevcut olduğu kuşkusuzdur. Olayda objektif unsur gerçekleşmiştir.
b) Subjektif unsur sayılan haller ise tecrübesizlik, muzayaka ve hiffetten ibarrettir. Davada, davacının miras bırakanın hastalığından ve satışın bu durumun doğurduğu darlık yüzünden yapıldığı ileri sürülmüştür. Miras bırakanın ağır bir hastalığın kurbanı olduğu açıktır. Ancak, feshi istenilen satış sözleşmesinin, hastalık durumunun doğurduğu sıkıntı ve varlıktan kurtulmak amaciyle yapıldığını kanıtlamaya elverişli ve yeterli delil yoktur. Muzayaka durumunun varlığını kabule yeterli sayılabilecek kesinlikte delil mevcut olmadığına göre subjektif unsurunun oluştuğundan söz edilemez.
c) Bir an için satışın hastalığın doğurduğu müzayaka nedeniyle yapıldığı kabul edilse bile, bir yönün daha ispat edilmesine ihtiyaç vardır. Davalının, davacının (miras bırakanın) muzayaka içinde bulunduğunu bilmesi ve bu durumdan bilerek yararlanması gereklidir. Taraflar küçük bir ülke kadar nüfusu olan İstanbul'da oturduklarına, satış vekilin vekili olan kişi marifetiyle yapıldığına, davalının satıcıyı tanıdığı ve onun hastalığını bildiği veya bilecek durumda olduğu ileri sürülmediğine, tanıklar davalının satıcının hastalığını bildiği ve bu durumdan yararlanmak suretiyle aşırı menfaat sağladığı yolunda en küçük bir açıklamada bulunmadıklarına göre olayda üçüncü unsur gerçekleşmemiştir. Yukarda yazılı üç unsurun varlığı isbat edilmedikçe gabin nedenine dayanan davanın kabul edilmesi mümkün olmadığı düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi yolsuzdur. Hükmün bu nedenlerle H.U.M.K.nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, gelen temyiz eden vekili için 1400 lira duruşma vekalet ücretinin temyiz edilenden tahsiline peşin harcın iadesine 24.11.1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.