 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E: 1976/3
K: 1976/41
T: 14.01.1976
DAVA : Kasten adam öldürmek suçundan dolayı Giresun Ağır Ceza Mahkemesi'nin Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin 6/5/1974 gün ve 3277/1729 sayılı ilamı ile onanarak kesinleşen 27/6/1973 tarihli hükmü ile 25 yıl 4 ay 20 gün ağır hapse mahkum edilen M.K.nın vaktiyle tutuklu iken cezaevinden firar etmiş olmasının hükümlülükte aranması gereken iyi halliliğe bir etkisi olamıyacağından meşruten tahliyesinden 647 sayılı Kanunun 19.maddesi hükmünce 1/3 oranında yararlanması gerekeceğine dair aynı mahkemeden verilen 17/10/1975 tarihli karara C. Savcılığı'nca vuku bulan acele itirazın reddine ilişkin Ordu Ağır Ceza Mahkemesi'nce ittihaz olunan 24/10/1975 tarihli karar ile adı geçen hükümlünün şartla salıvermeden yararlanacağı sürenin bu yolda hesabı sonucu 8/10/1975 tarihinde şartla salıverilmesine mütedair Giresun Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen ve kesinleşen 17/11/1975 günlü karar ihtiva eden dosya tetkik edilmiş, M.K. adam öldürmek suçundan dolayı Giresun Ağır Ceza Mahkemesi'nin kesinleşen 6/5/1974 tarihli hükmü ile 25 yıl 4 ay 20 gün ağır hapse mahkum edilmiş ve cezanın 12 yılı 1803 sayılı Kanunun 1/C maddesi ile affın kapsamına girdiğinden geriye infaz olunacak 13 yıl 4 ay 20 gün ağır hapis cezası kalmıştır. Hükümlü tutuklu iken henüz mahkumiyet hükmü verilmezden önce 27/4/1974 günü Trabzon kapalı cezavinden firar etmiş ve 3/5/1974 de yakalanarak cezaevine alınmıştır. Cezaların infazı hakkında 647 sayılı Kanunun 1712 saılı Kanun ile değişik 19. maddesinin 1. fıkrasında "...hükümlülük süresinin..." ibaresi kullanılmıştır. Anılan fıkra süresinin 2/3 ünü -tüzüğe göre- iyi halle geçiren hükümlülerin şartla salıverileceklerini öngörmüştür. Maddenin 2. fıkrasında (cezalan infazı sırasında ceza infaz kurumlarından firar etmiş olanların yukarıdaki fıkra hükmünden yararlanabilmeleri için muvakkat hürriyeti bağlayıcı cezalarda hükümlülük süresinin 4/5 ini çekmiş olmaları...) şart koşulmuştur. Görülmektedir ki; her iki fıkrada da hükümlülükten bahsedilmiş tutukluluk hali söz konusu edilmemiştir. Ancak (yukardaki nisbetlerin tayininde hükümlünün tutuklu kaldığı günlerin de hesaba katılacağı) 3. fıkrada gösterilmiştir. Bilindiği üzere şartla salıverme müessesesinin en esaslı unsuru "iyi halliliğin tesbiti"dir. 647 sayılı Kanunun 19. maddesinin tadilden önceki metninde (... mahkum olanlardan bulundukları cezaevinde hükümlülük süresinin 2/3 ünü iyi hal ile geçirenler..." ibaresi fıkraya eklenmiş ve infaz kurumlarında vukubulan firar olaylarını önlemek maksadı ile de firar edenler için şartla salıvermeden yararlanma oranını daraltan 3. fıkra hükmü savkolunmuştur. Gerçi; henüz hükümlü sıfatını kazanmamış olan tutuklu bir kimsenin şartla salıverilme konusunda iyi yada kötü halli olmak vasfa ilişkin bir tesbit yapılacağı hususunda müddete açık bir hükme rastlamaktayız. Bu konuda sadece 2/3 ve 4/5 nisbetlerinin tayininde hükümlünün tutuklu kaldığı günlerin de hesaba katılacağı 3. fıkrada gösterilmiştir. 19 maddede 1712 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik iyi halliliğin tesbitinde hükümlüler lehine olmak üzere ve Kanunun konuluş gayesine uygun biçimde maddeye bir esneklik, bir yumuşama getirmiştir. Buna göre bir hükümlünün iyi halliliği "tüzüğe göre" saptanacaktır. Ceza infaz Kurumu Tüzüğünün 171. maddesi disiplin cezasının kaldırılması biçimi, 178. maddesi, iyi hal kararının nasıl olacağı hususlarını ihtiva eylemektedir. Filhakika, 178. maddeye göre; (bir hükümlü hakkındaki iyi hal kararı; san'at, okul, sağlık ve sicil müşahade fişlerine göre; gösterdiği intizam ve terakki derecesi ile tutuklu kalmış ise tutukluluk dosyası... gözönünde bulundurmak suretiyle disiplin kurulu tarafından verilir.) 179. madde iyi hal kararı verilmesine engel halleri bünyesinde toplamıştır. Tüzüğün 178. maddesine göre; disiplin kurulunca iyi hal kararı verilirken hükümlünün infaz kurumundaki yaşantısında her türlü tavır ve hareketi ile özellike -tutuklu kalmış ise- tutukluluk dosyası...'nında gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Kanunun ve tüzüğün yukarıdan beri izahına çalıştığımız hükümlerini kül halinde mütalaa eylediğimiz ve bunu inceleme konumuzu teşkil eden dosyaya uyguladığımız zaman, şu sonuca varmamız gerekeceği kanısındayız. Bir hükümlünün şartla salıverilmeden yararlanabilmesi için iyi halliliğin tesbitinde sadece hükümlü bulunduğu sürece yaşantısını sürdüğü günlerin değiltutuklu dosyasının da gözönünde bulundurulması ve iyi halliliğinin ona göre saptanması zaruridir. Bu yapılmadan verilen bir iyi hal kararı Kanun ve Tüzük hükümleri karşısında noksan verilmiş sayılır. Bu durum karşısında hükümlü M.K., henüz tutuklu iken cezaevinden firar eylediğine nazaran kendisinin iyi halliliğe engel olacak biçimde firarda olduğunun kabulü ile şartla salıverme süresinin hesabında 2/3 ün değil 4/5 oranının uygulanması icap eder. Bu nedenlerle Giresun Ağır Ceza Mahkemesinin 17/11/1975 ve Ordu Ağır Ceza Mahkemesi'nin 24/10/1975 günlü kararlarının CMUK.nun 343. maddesi gereğince bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı'nın 31 Aralık 1975 tarih ve 46039 sayılı yazılı emirlerine müsteniden ihbar ve dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Y.E/1 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR ve SONUÇ : Cezaların infazı sırasında şartla salıverme için 647 sayılı Kanunun değişen 19. maddesinde değinilen ve iyi halle geçirilmesi gereken 2/3 ve 4/5 oranlarına tutukluluk süresinin de katılmakta olması, hükümlü M.K.nın ise mahkumiyetten önce tutuk bulunduğu sırada cezaevinden kaçması ve halbuki ceza infaz tüzüğünün 178. maddesinde hükümlünün iyi halinin saptanması için incelenmesi gereken durumu içeisinde "tutukluluk dosyası"nında yer almış bulunması karşısında söz konusu "firar"ında gözönünde bulundurulması suretiyle iyi hallilik için 2/3 değil 4/5 oranında uygulanması gerektiği cihetle yazılı emre dayalı tebliğname içeriği yerinde olduğundan CMUK.nun 343. maddesi uyarınca Giresun Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/11/1975 ve Ordu Ağır Ceza Mahkemesi'nin de 24/10/1975 günlü kararlarının BOZULMASINA, gerekli karar verilmek üzere dosyanın yerine gönderilmesine 14/1/1976 gününde oybirliği ile karar verildi.