 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1976/4247
K: 1976/2044
T: 04.05.1976
DAVA : (M.K.) İnşaat Limited Şirketi ile Bayındırlık Bakanlığı Limited Şirketi arasında çıkan anlaşmazlığın çözülmesi için seçilen hakem kurulu tarafından verilen 18.3.1975 tarih ve 975/353 sayılı kararın temyizen tetkiki taraflar avukatlarınca istenmiş ve dosya Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesi'nce 18.7.1975 tarih ve 975/353 sayılı yazı ile gönderilmiş olmakla temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 39 ncu ve 4 ncü maddesinde yer alan hüküm aynen şöyledir: "İlk toplantıyı takip eden altı ay zarfında hakem heyeti ittifakla bu mümkün olmadığı takdirde ekseriyet rey ile anlaşmazlık ve bununla ilgili tazminat ve iş gecikmesine ait mesuliyet hakkında kesin kararını verecektir. Hakem heyeti kararını verirken iki taraf arasında imzalanmış mukavele hükkümlerine ve adalet prensiplerine istinad edecektir.
Bu altı aylık müddet ancak iki tarafın sarih ve tahriri muvafakatlarıyla temdit olunabilir. Taraflarca temdide rıza gösterilmemesi halinde hakem heyeti fesih edilerek, yeniden aynı usulle yeni bir hakem heyeti teşekkül eder.
Ancak bu heyete eski heyette bulunan şahıslar giremez.
2 - İlk oturumun yapıldığı 25.6.1974 gününden başlıyarak 6 ay içinde hakem kurulunun gereken kararı vermesi konusunda, tarafların birleştiklerinde bir uyuşmazlık yoktur. Ne var ki, hakem kurulunun belirlenen 6 aylık sürenin dolmasından sonra 18.3.1975 gününde kararını verdiği saptanmıştır. Bu duruma göre, sözleşme hükümleri karşısında süre uzatmasına ilişkin Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesi başkanının 11.2.1975 günlü kararının sonuca etkili olup olmadığının, hakem kararının süresinde verilmiş sayılıp sayılmıyacağının tartışılması gerekmiştir.
3 - Kanunun yeterince aydınlığa kavuşturulması, usulün süreyle ilgili 529 ncu maddesi üzerinde durulmasını zorunlu kılmaktadır. Bu yasa hükmüne göre, kararın 6 ay içinde verilmesi gerekir. Tersi durumda ise, hakemlerin yapmış oldukları işlemler geçersiz olur. Usulün 529 ncu maddesi, yorumlayıcı bir nitelik taşıdığından, taraflar daha kısa bir süre belirleyebilir. Öte yandan, tarafların sonradan bu süreyi uzatabilme yetkileri bulunduğundan başlangıçta yasada belirtilen süreden daha uzun bir sürenin de kararlaştırılabilmesi olanak içidir. İşte taraflar bir süre belirlememiş olurlarsa, usulün 529 ncu maddesindeki 6 aylık süre gözönünde tutulur. İnceleme konusu olayda, hakem kurulunun 6 ay içinde karar vermesi ön görülmüş, eğer süre taraflarca sözbirliği ile ve yazılı biçimde uzatılmaz ise, bu hakem kurulunun görev ve yetkisinin ortadan kalkacağı ve yeni bir hakem kurulunun oluşturulacağı kararlaştırılmıştır. Şu var ki, 25.6.1974 gününde murafaya son veren hakem kurulu, 5.3.1975 gününde toplanıp davacılar vekilinin başvurması üzerine Ankara Asliye Ticaret Mahkemesince sürenin bitiminden başlıyarak 3 ay uzatıldığını saptayarak gerekçeli kararın 18.3.1975 gününde yazılacağını kararlaştırmıştır. Bu durumda, taraflar vekillerinin yer almadıkları da gözlenmiştir. Sonuçta hakem kurulu, 18.3.1975 gününde kararını vermiştir.
Oysa, taraflar, daha başlangıçta bu hakem kurulunun 6 ay içinde karar vermemeleri durumunda süre, taraflarca sözbirliği ile ve yazılı biçimde uzatılmaz ise görev ve yetkilerinin sona ereceği ve yeniden bir hakem kurulunun oluşturulacağı, üstelik eski kuruldaki hakemlerin yeniden seçilemiyecekleri konusunda anlaşmışlardır. Öyleyse, görev ve yetkileri belli süre ile sınırlı hakem kurulunun, süre uzatma kararına uyuşmazlığı çözmesi geçerli sonuçlar doğuramaz. Tarafları bağlayıcı olan sözleşme hükmüne göre, sürenin yalnızca sözbirliği ile ve yazılı biçimde uzatılabileceği kararlaştırıldığından ve böyle bir anlaşma da geçerli olduğundan, Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesi Başkanının kararı, görev ve yetkileri sona eren hakem kuruluna, geçerlilik kazandıramaz. Tahkim süresi içinde tarafların sözbirliği ile hakemleri azledebilecekleri kuralını taşıyan usulün 522 nci maddesi de, belirli sürede karar vermiyen hakemlerin görev ve yetkilerinin ortadan kalkacağını tarafların daha başlangıçta kabul etmelerinin geçerli olduğunu kanıtlamaktadır.
Durum böyle olunca, görev ve yetkileri sona eren ve bu nedenle de yaptığı işlemler geçerli bulunmayan hakem kurulunun, sürenin bitiminden sonra verdiği kararın bozulması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hakem kurulunun verdiği 18.3.1975 günlü kararın BOZULMASINA ve bozmanın kapsamına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının, taraflara iadesine 4.5.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.