 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1976/1276
K: 1976/2349
T: 28.04.1976
DAVA : Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.1.1972 gününde verilen dilekçe ile 1022 ada 5 sayılı parsel üzerindeki A. Sarıkavun lehine konmuş olan ipoteğin iptali istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.12.1975 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi A. Sarıkavun vekili tarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava konusu taşınmaz, davacılara ait iken bunlardan Nevres'in kocası ve diğer davacıların üvey babası olan H. Gökdemir tarafından vekaleten hareket edilmişçesine 21.9.1965 tarihinde 126.000 liraya davalılardan A. Sarıkavun'a ipotek edilmiş ve 27.9.1965 tarihinde de diğer davalılara satılmıştır. Hayrettin Gökdemir'in vekaletten azledilmiş olmasına rağmen bu ipotek ve ferağ işlemini yaptığından bahisle biri satışın, diğeri de ipoteğin iptali için olmak üzere iki ayrı dava açılmıştır. Satışın iptali hakkındaki dava (azil keyfiyetinin tapuya bildirilmemiş olması nedenile reddedilmiş ve hüküm Yargıtayca onararak kesinleşmiştir. İpoteğin iptali hakkındaki dava görülürken H. Gökdemir'in ipotek ve satış işlemini yapmadığını, sahte işlemin bulunduğunu öğrenen davacılar davalarını ıslah ile sahtecilik suretile tesis edilen ipoteğin iptalini istemişlerdir. Mahkeme, bu sebebe dayalı ayrıca dava açmak üzere davayı iptal etmiş ve davacılar üç aylık kanuni süre içinde bu davayı açmışlardır. Süre geçirildiğinden bahsile verilen red kararı dairemizce bozulmuş ve davanın süresinde olduğu belirtilerek işin esasının incelenmesi gerektiğine işaret olunmuştur. Mahemece bozma kararına uyulmuş ve ipotek akit tablosundaki imzanın H. Gökdemir'e ait olmadığı, sahte işlemle ipotek tesis edildiği kanaatına ulaşılarak davanın kabulü ile ipoteğin iptaline karar verilmiş, hüküm davalılardan A. Sarıkavun vekili tarafından temyiz olunmuştur.
İleri sürülen temyiz sebepleri itibari ile:
1 - İpoteğin iptali dava edildiğine göre lehine ipotek tesis edilmiş olan kişiye husumetin yöneltilmiş olması doğrudur.
2 - Tapu Sicil Muhafızlığında yapılan resmi akid muvacehesinde sahtecilik iddiasının dinlenemiyeceği yolundaki savunma yersizdir. Nitekim, davacıların sahtecilik sebebine dayalı olarak sonradan açtıkları satış iptali hakkındaki dava kabul edilmiş ve taşınmazın davacılar adına tesciline dair verilen karar Yargıtayca onamarak kesinleşmiştir.
3 - 21.3.1975 günlü oturumda, HUMK.nun 308 ve müteakip maddeleri gözönünde tutularak, davalı tarafından gösterilen tanıkların (şimdilik dinlenmesine mahal olmadığına) karar verilmiştir. Akit tablosundaki imzanın H. Gökdemir'e ait olmadığının tesbiti halinde tanık sözleri bir usulsüzlük yoktur. Akit tablosundaki imza ile Hayrettin'e imzanın aynı el mahsulü olmadığı mahkemece saptanmış bulunmasına göre bu tanıkların bilahare dinlenmesi ev 1966/1026 sayılı dosya içindeki diğer davalı tanıklarının ifadelerine itibar edilmemesi yerindedir.
4 - Taraflar vekilinin hazır bulunduğu oturumda H. Gökdemir huzura alınmış, yazısı ve imzası tutanağa geçirtilmiştir. Bu şahsın H. Gökdemir olmadığı ileri sürülmemiş, müteakip oturumlarda da böyle bir iddia ortaya atılmamıştır. Vakta ki rapor davalıların aleyhine olmuş, o zaman Hayrettin'in hüviyetinin tesbit edilmediği belirtilerek yeniden çağrılıp huzura alınması, yeniden imza alınması ve yeniden bilirkişi tetkikatı yaptırılması gerektiği ifade olunmuştur. Mahkemede haklı olarak bu isteği ve itirazı reddetmiştir.
5 - Akit tablosundaki imza ile H. Gökdemir'e ait imza arasında gerek imla, gerek genel şekil itibarı ile herhangi bir müşterek ve müşabih unsur bulunmadığı mütehassıs bilirkişiler raporunda açıklanmıştır. Satış iptali dosyasında alınmış olan iki ayrı bilirkişi raporunda da aynı hususa işaret olunmuştur. Bilirkişilerin kriminalistik uzmanları olduğu raporda yazılıdır. Güzel Sanatlar Akademisinden veya Adli Tıp Fizik Şubesinden yeniden rapor alınması için bir gerek yoktur. Herne kadar davalılar vekilleri bu imzaların aynı elden çıkıp çıkmadığı hususunda raporda bir açıklık bulunmadığını, yeterli bir inceleme yapılmadığını ileri sürmüşlerse de, bilirkişiler dosyayı alarak inceleme yaptıklarına ve hatta 1966/1026 sayılı dosyayı dahil inceledikten sonra raporlarını hazırlamış olmalarına, raporlarının sonuç kısmında (Münker imzaların dosyada mevcut tatbike medar imzaları atan şahsın eli mahsulü oldukları kabule şayan görülmemiştir) denmek suretile yalnız imza benzerliği değil, imzaların aynı kişinin eli mahsulü olup olmadığı üzerinde de durarak kanaat belirtmelerine ve böylece 25.2.1975 günlü dilekçelerinde değindikleri hususu da cevaplamış olmalarına göre bu yönlere ilişkin itirazlar da yerinde görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı A. Sarıkavun vekilinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, 28.4.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.