 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1976/4714
K: 1976/7956
T: 25.11.1976
DAVA : Tarafların arasındaki sulh akdinin tasdiki davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı Sulh akdinin tasdikine ilişkin olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Davacılar, davalı ile aralarında yürüyen Sulh Hukuk Mahkemesinde sulh olduklarını, mahkemce sulhun onaylanmasına karar verilmeden değer yönünden görevsizlikle dava dilekçesinin reddedildiğini, süresinde dosyayı Asliye Hukuk Mahkemesine getirtmek üzere başvurmadıklarını, davalının bu sulhu tanımadığını bildirerek, bağımsız olarak açtıkları bu davada adı geçen sulhun onaylanmasını istemişlerdir.
Davalı davanın yersiz olduğunu ve reddi gerektiğini savunmuştur.
Taraflar, Sulh Hukuk Mahkemesinde yürüyen davanın davanın keşfinde sulh olmuşlar, sonradan davalı tek taraflı sulhtan döndüğünü bildirmiş ve sulh hukuk mahkemesince değer yönünden görevsizlik nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.
Mahkemece, tek taraflı sulhtan dönülmesine olanak bulunmadığından, sulh mahkemesindeki sulhun onaylanmasına karar verilmiştir.
Oysa, mahkemenin de kabul ettiği gibi yasal nedenler bulunmadan, sulhtan tek taraflı dönülmesine olanak yoktur. Taraflar, "sulh" türünde bir sözleşme yapmışlardır. Dava sırasında, bu tarzda yapılan bir sözleşme, davayı kendiliğinden sona erdiren taraf işlemlerindendir. Ayrıca, bu sözleşmenin, hakim tarafından onaylanmasına gerek yoktur. Aslında, sulhun, hakim tarafından onaylanacağına ilişkin kanunlarımızda bir hüküm de bulunmamaktadır. Hakim önünde yapılan böyle bir sözleşme usulün 95. maddesi hükmü uyarınca, kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğuracak niteliktedir. Öte yandan, İcra ve İflas Kanununun 38. maddesi hükmü uyarınca da sulhun icra yolu ile de yerine getirilmesi olanak içindedir.
Yargı yoluna başvurulması, ancak, davacının hukuki yararının söz konusu olmasına bağlıdır. Sulhten, tek yönlü dönülemeyeceğine sulh gereklerinin icra takibi yolu ile yerine getirilmesinin olanak içinde bulunmasına ve sulhun onaylanmasının hukuki ilişkinin niteliğini değiştirmiyeceğine göre, davacının bu davayı açmakta hiçbir hukuki yararı yoktur. O halde, bu nedenle dava dinlenemez ve reddi gerekir.
Mahkemece, bu yönler gözetilmeksizin davanın kabulü bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine 25.11.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.