Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 1976/4239
K: 1976/6024
T: 12.05.1976
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilen hüküm, duruşmalı olarak davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmiş ve bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 21.4.1976 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : 1 - Mahkeme kararının ve bunun taalluk ettiği işin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK.nun hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi:
2 - Davacılar, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde (E) Süs Kom. Şirketi (C), (R) ve ortakları şirketi ile bu şirketin komandite ortakları (C) ve(R) aleyhlerine borçluların ödemeleri tatil etmiş bulunmaları ve aynı zamanda hileli bir çok muameleler yaparak kasti suretle mal varlıklarını sür'atle azaltmakta bulunmaları, ayrıca bazı firmalara mal kaçırmak suretiyle alacaklıların haklarını ihlal eden hilali muamelelerde bulunmaları ve birçok mallarını saklamaları sebebiyle borçlu şirket ve şeriklerinin iflasına karar verilmesi talebi ile dava açmışladır. Davalılardan (E) Süs Komandit Şirketi İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 75/107-80 sayılı 9.5.1975 tarihli kararı ile iflasına karar verildiğini, bu karar mevcut iken tekrar iflası istenemeyeceğini, diğer davalılar da bir komandite ortağın iflasının istenebilmesi için TTK.nun özel hükümlerinden yararlanmak zorunluğu bulunduğunu, zira İİK.nun 43. maddesi iflasa tabii olan kişileri saymış olup İİK.nun 43. maddesi karşısında tacir olmadıkları halde komandite ortakların iflasının istenemeyeceğinin ve TTK.nun 180 ve 282 nci maddeleri gereğince komandite ortakların iflasını isteme zamanı gelmediğini ileri sürerek davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece iflası istenilen şirketin evvelce iflasına karar verildiği ve bu kararın kesinleşmesi nedeni ile yeniden iflas kararı verilmeyeceğinden şirket aleyhine açılan dava bu yönden reddedilmiştir. Komandite ortaklar aleyhine açılan davada TTK.nun 182. maddesi gereğince alacaklarını masadan tasfiye sonunda alamadıkları takdirde bu miktar için komandite şeriklerin iflası talep edilebileceğinden ve aynı yasanın 264. maddesi de bunu müeyyit olduğundan bu sebepden reddedilmiştir.
Davalılardan komandite şirketin iflas ettiği ve kararın kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından iflas ne sebebe dayanırsa dayansın tekrar iflasına karar verilemeyeceğinden şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi doğru olduğundan alacaklıların şirket aleyhine açtıkları dava sonunda verilen karara vaki temyiz itirazlarının reddiyle kararın bu kısmının onanması gerekmiştir.
3 - Komantide ortaklar hakkındaki temyiz itirazlarına gelince; TTK.nun 243. maddesi gereğince komandite ortaklar sınırsız sorumlu bulunmaları sebebiyle bu yasanın 256. maddesi yoluyla haklarında kollektif şirketlere ilişkin 174-184. maddeleri hükümlerinin uygulanması gerekir. Yine bu yasanın 264. maddesi şirketin mevcudu şirket alacaklılarına yetmeyecek olursa bu alacaklıların geri kalan alacaklarından dolayı komanditlerin şahsi mallarına müracaat hakları bulunduğu kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu halde, sözü geçen yasanın 178. maddesi gereğince komandite ortaklar şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı müteselsilen ve bütün malları ile mes'ul olur. Bunun derecesi 179. madde ile tayin edilmiştir. Şöyleki; şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı birinci derecede şirketin sorumluluğu esası benimsendikten sonra şirkete karşı yapılan icra takibi semeresiz kalmış veya şirket herhangi bir suretle sona ermiş ise yalnız ortak (komandite) veya ortakla birlikte şirket aleyhine dava açılabileceği ve takip yapılabileceği öngörülmüştür. Şirketin iflasının ortakların iflasını gerektirmeyeceğini, ancak depo kararına rağmen para yatırılmadığı takdirde alacaklı depo kararının ortaklara veya içlerinden bazılarına da tebliğini ve gereğinin yerine getirilmemesi halinde şirketle birlikte ortak veya ortakların iflasına karar verilmesini mahkemeden isteyebilecekleri, bu hakkını kullanmamış olan alacaklının şirket masasından alacağını tamamen alamaması halinde ortakları iflas yolu ile dahi ayrıca takip hakkının mahfuz bulunduğu 182. maddede açıklanmış ve şirketin mevcudu şirket alacaklılarına yetmeyecek olursa bu alacaklılar geri kalan alacaklarından dolayı komanditlerin şahsi mallarına müracaat edebilecekleri ayrıca bu yasanın 264. maddesinde açıklanmıştır. Mahkemece, ortaklar aleyhine iflas davasının açılabilmesi için evvela alacaklının alacağını şirket masasına kaydettirmeleri ve tasfiye sonunda alacaklarından tahsil edemedikleri miktar kalırsa komandite ortakların iflası istenebileceğini ve TTK.nun 264. maddesi de bunu müeyyit olduğundan bu özel hüküm muvacehesinde ortaklar aleyhine dava açma zamanı henüz gelmediğinden dolayı reddedilmiştir. Komandit şirket İİK.nun 178. maddesine dayanarak aciz sebebi ile kendi kendisinin iflasını istemiş bulunmaktadır. İflas isteği hakkında yasa, özelliklerine göre çeşitli hükümler koymuştur. Önce yapılan icra takibine istinaden iflas istendiği takdirde bu yasanın 158. maddesi hükmü uygulanacaktır. Bu halde mahkemece alacak sabit görülürse depo kararı verip yerine getirilmemesi halinde şirketin iflasına karar verilmesi gerekecektir. Bu halde takip yapan alacaklı TTK.nun 182. maddesine dayanarak depo kararının komandite ortaklara tebliğini de isteyebileceğinden 182. madde hükmünün ancak bu şekilde açılan iflas davalarına uygulanma olanağı doğacaktır. Bunun dışında İİK.nun 177. maddesine dayanılarak doğrudan doğruya iflas taleplerinde depo kararı verilmesine lüzum bulunmadığından bu gibi hallerde alacaklının ortaklara depo kararının tebliğini isteme olanağı bulunmamış ve aynı nedenle de aciz haline düşmüş bir şirketin İİK.nun 128. maddesine göre iflasında TTK.nun 182. maddesi hükmünün uygulanması mümkün olamaz. Şu halde aciz halinin İİK.nun acze ilişkin hükümleri ile birlikte mütelaası gerekir. Bu şekilde iflas etmiş bir şirketin tasfiyesi sonunda alacağın temini masanın tasfiyesi sonunda mümkün olmayacağı kendiliğinden meydana çıkar. bu halde TT Kanunun 182. maddesi ile konan esasın yasaların diğer hükümleri gözönünde tutularak uygulanması icap eder. Depo kararı tebliğine olanak bulunmayan iflas hallerinde ortağın iflasının tasfiye sonuna ertelemesi doğrudan doğruya iflasa ilişkin İİK.nun 177. maddesinde yazılan unsurlara da aykırı düşer. Alacaklı, borçlu ortakların da taahhütlerinden kurtulmak amacı ile hileli muamelelerde bulunduğunu iddia ederek ortakların doğrudan doğruya iflasını istemiştir. Şayet bu hileli muameleler varsa şirketin tasfiyesine kadar devam edeceğinden alacaklının alacağını alamama sonucunu doğuracak şekilde hükmün yorumlanması evvela hukukun genel kaidelerine de aykırı düşer. TTK.nun 264. maddesi de bu şekilde iflasın istenmesine engel bir hüküm vaz etmiş değildir. Şirketin mevcudunun şirket alacaklarına yetmemesi halinde alacaklılara geri kalan alacaklar için komandite ortaklara baş vurma hakkının sağlanması müteselsil sorumluluk muvacehesinde munzam bir hak şeklinde telakki edilecek bu hüküm ortaklara icra takibi yapmak hakkını bertaraf edemez. Şu halde 179. madde hakkında esas 970/5, karar 971/3 sayılı 6.11.1971 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı ışığı altında konunun tetkiki halinde komandite ortakların doğrudan doğruya iflasının istenmesine bu yönden ve İİK.nun 43. maddesi açısından yasal engel bulunmadığı düşünülmeksizin yazılı nedenlerle ortaklar hakkındaki iflas davasının reddine karar verilmesi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden ortaklar hakkındaki davanın reddine ilişkin karar kısmının bozulması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda bir numaralı bentte yazılı nedenlerle şirket aleyhine açılan davanın reddine dair karar kısmına yönelen temyiz itirazlarının reddiyle temyiz olunan mahkeme kararının komandit şirketle ilgili kısmının İİK.nun 366 ve HUMK.nun 438. maddeleri uyarınca ONANMASINA, yine yukarda üç numaralı bentte yazılı nedenlerle komandite ortaklar aleyhine açılan iflas davasının reddine dair karar kısmının İİK.nun 366 ve H.Y.U.K.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 12.5.1976 gününde, oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini