 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 1976/3296
K: 1976/4165
T: 02.04.1976
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilen kararın BOZULMASINI mutazammın 6.11.1975 tarih ve 6227 - 9180 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmiş ve bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 26.3.1976 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Borçlu hakkında 118.062,13 lira alacağın 15.3.1963 tarihinden itibaren % 10,5 faiz ve bu faizin % 20 banka muamele vergisi, icra giderleri ve ücreti vekaletle birlikte ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla 15.3.1963 tarihinde takip yapılmış ve bu takip kesinleşmiştir. Bilahare borçlu 31.12.1974 tarihinde mercie müracaat ederek faiz vesair yönünden ve borcun ödenmiş olması nedeniyle takibin durdurulmasnı istemiştir. Buna karşı alacaklı banka, borçlunun taksitle ödeme taahhütleri ve bu taahhütleriniyerine getirmemesi sebebiyle takibin uzadığını ve bu safhada itirazın dinlenemeyeceğini ve banka kayıtlarının bilirkişi tekkikine hazır olduğunu beyan ederek itirazın reddini istemiştir.
Gerçekten takip talebinden evvel bir tediye iddiası varsa bunun takibin bu safhasında tetkikine İ.İ. Kanununun 71. maddesi müsait olmadığı gibi takip talebinden sonra tediye iddialarını bu maddede yazılı belgelerle isbatı zorunludur. Ancak, taraflararasında bankacılık muamelesine ve cari hesaba ilişkin bir münasebet bulunması sebebiyle takip usulüne göre İ.İ. Kanununun 150/a maddesinin 1. bendi ve taraflar arasındaki sözleşme muvacehesinde banka kayıtlarının tetkiki mümkündür ve esasen alacaklının bu yönden bir muhalefeti de bahis konusu değildir. Olayda hukuki yönden bir itiraz da bahis konusu olduğundan icraya yapılan hesapta hukuki esaslara aykırı bir cihet varsa bu husus hakkında her zaman şikayet edilebilir. Bu açıdan bilirkişiler tarafından verilen 26.2.1975 tarihli rapor tetkik edildikte; 118.062,13 liralık takip edilen alacağın müfredatı gösterilmiştir. Bu meblağa asıl alacak, komisyon ve % 20 üzerinden muamele vergisi dahildir. Alacağın bu miktarı itiraz edilmemekle kesinleştiğinden takibin bu safhasında sözü geçen miktarın aynen kabulü gerekir. Bu meblağın remi tahsil harcı, vekalet ücreti, icra masrafı ilanlar ücreti ve tezkere tutarı kıymet takdiri ve satış giderleri merci vekalet ücreti ve 15.3.1963 tarihinden 31.12.1972 tarihine kadar faiz ve bu faizin % 25 muamele vergisi ve 15.3.1963 tarihinden 31.12.1974 tarihine kadar sigortaparası eklenerek borç miktarı 21.626.28 liraya baliğ olduğu tesbit edilip 30.4.1964 tarihinden 31.10.1972 tarihine kadar ödemeler ve 1973 ve 1974 tahsilatı tek kalem ödemede ilave edilerek tediyat 173.828,10 liraya baliğ olduğu tesbit edilip borçtan mahsup edilerek bakiye borcun 43.798,18 lira olduğu tain edilmiş, borçlunun itirazı üzerine 8.4.1975 tarihli raporda toplama hatası düzeltilerek 42.895,75 lira borç bakiyesi olduğu açıklanmıştır.
Ticari işlerde marabaha nizamnamesinni uygulama olanağı bulunmadığı T.T.Kanununun 1463 maddesiyle saptanmıştır. Banka kayıtları ve ticari defterler sözleme ve Ticaret Kanunu hükümleri gereğince tarafları bağlar nitelikte olduğundan borçlunun bu yönlere ilişkin temiz itirazları yerinde değildir. Ancak, takip talepnamesinde ne istenmi ise hesabın bu sınırlar dahilinde yapılması ve borçlunun bununla sorumlu tutulması da yasa ve usul hükmü gereği olduğundan borçlunun bu yönden vaki temyiz itirazının tetkikidezorunludur. Yukarda belirtildiği veçhile 15.3.1963 tarihinden itibaren % 10,5 faiz ve bu faizin % 20 üzerinden muamele vergisini istemiştir. Bu açıdan sözü geçen bilirkişi raporu tetkik edildikte görülecektir ki borçlunun 217.626,28 lira olarak tesbit edilen zimmeti içinde 14.538,85 liralık muamele vergisi 15.3.1963 tarihinden sonraki faize liişkin bulunduğu cihetle taleple kısıtlı olarak % 20 üzerinden hesaplanması lazım gelirken talep üstüne çıkılarak % 25 üzerrinden hesap edilmiştir ki; % 5 fazla nisbete tekabül eden meblağın 14.583,85 liradan dolayısıyla 217.626,28 lira zimmetten indirilmesi gerekir. Bu itibarla borçlunun bu yöne ilişkin temyiz itirazının reddi yasaya aykırı bulunmuştur. Diğer taraftan yukarda yazılı olduğu veçhile talepnamede 15.3.1963 tarihinden sonra 31.12.1974 tarihine kadar sarfı gerekli olduğu bildirilen sigorta parasının tahsiline dair bir istek yoktur. Halbuki bilirkişi 217.626,28 lira olarak tesbit ettiği zimmete 15.3.1968 tarihinden 31.12.1974 tarihine kadar tahakkuk eden sigorta parası olan 20.687,01 lirayıda ilave ederek borç miktarını tesbit etmiştir. Bu da talep dışı olduğundan yukarda yazılı olan esaslar dahilinde bu takipte istenmediği için zimmetten tenzili gerekir. Bu iki meblağın tutarı mercice kabul edilen 42.394,75 liraya dahil olduğundan takibin 42.394,75 lira üzerinden devamına karar verilmesi de isabetsiz ve temyiz itirazının bu yönden yerinde görüldüğünden kabulü gerekir idi. Bu iki yöne ilşikin düzeltme isteği tetkikedildiğinde Yargıtay'ca ittihaz olunan 6.11.1975 tarihli kararın hem esasında hem de sonucunda bir yanlışlık olduğu açıkça belli olmaktadır. Karar vakıa bozulmuş ise de, gerekçesine göre bu şekildeki bozmanın bir anlamı olmadığı da açıktır. Bu nedenlerle borçlunun yerinde ve haklı görülen düzeltme isteğinin kabulü ile 6.11.1975 tarihli Yargıtay bozma karırının kaldırılmasına ve temyiz olunan merci kararının yalnız 15.3.1963 tarihinden sonra tahakkuk eden faizin gider vergisinin hesabından % 25 olarak alınan gider vergisi nisbetinin % 20 olarak alınması ve hesaba 15.3.1968 tarihinden sonra tahakkuk eden sigorta tutarı 21.687,01 lira olarak ithal edilen meblağın çıkarılmas suretiyle bakiye borcun tesbit edilmesi yönünden İ.İ.K. 366 ve H.Y.U.K. 428. maddeleri uyarınca BOZULAMSINA ve tashihi karar kısmen kabul edildiğinden para cezası alınmasına mahal bulunmadığına, 2.4.1976 gününde, oybirliğiyle karar verildi.