 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 1976/200
K: 1976/3997
T: 01.04.1976
DAVA : Mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 9.1.1976 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : KARAR : Takip İ.İ.K. 38. maddesinde yazılı ilam hükmünde sayılan noterden re'sen düzenlenmiş borç senedine dayanılarak yapıldığına göre, icra emrinin bu senette yazılı adresine gönderilmesinde esas itibariyle İ.İ.K. 21. maddesine aykırı bir durum yoktur. Ancak, borçlu şikayetinde alacaklının, noter senedinde yazılı adres değişikliğini tebligattan evvel bildiği ve yeni adresini 973/901 sayılı dosyada yaptığı takip dolayısiyle icra dairesine beyan ederek tebliğ yaptırdığı cihetle tebligatın usulsüzlüğünü iddia ettiğine göre konunun bu açıdan incelenmesi gerekir. Tetkik edilen icra takip dosyasında alacaklı vekilinin İ.İ.K.nun 21. maddesine dayanarak Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebligat yapılmasına dair isteği icra memurunun 22.6.1974 tarihli kararı ile kabul edilerek 35. maddeye göre tebligat yapılması meşruhatı ile icra emri PTT İdaresine tevdi edilmiştir. İncelenen Kayseri İcra memurluğunun 973/901 sayılı dosyasında alacaklı banka, borçlu S.A. Çıklaçekiç aleyhine alacağın tahsili için yaptığı takipte 25.3.1974 tarihli beyanındaki 35. maddeye göre yapılmasını istediği işleme bu tarih takaddüm etmektedir. Borçlunun yeni adresini tesbit ettiğini bildirerek yeni adresini vermiş ve bu adrese usulü veçhile tebligat yapılmıştır. Bu duruma göre, alacaklı mukaddem tarihte borçlunun yeni adresini bildiğine göre, bu adresi ne şekilde öğrenirse öğrensin, şikayet konusunu teşkil eden icra takibi sırasında ve tebligattan evvel bildiği bu adrese icra emrini tebliğ ettirmesi gerekir. Hakların kullanılmasına ilişkin genel iyiniyet kaidesi bunu emrettiği gibi yasa da alacaklıya kendisinin bildiği borçlunun adresine tebligat yaptırmasını emreder. Bu nedenlerle tebligatın usulsüzlüğünün kabulü gerekir. Diğer yönden tetkiki olunan icra emrinin tebliğine ilişkin mazbatada 35. maddeye göre tebliğ edildiğine dair bir kayıttan başka meşruhat yoktur. Oysa 7201 sayılı Kanunun 35. maddesi bu tür tebligatın ne şekilde yapılabileceğini açıklamıştır. Buna göre tebligatın bir nüshasının kapısına yapıştırılması; diğer nüshasının da icra dairesinin divanhanesine asılmasını
gerektirir. Dosyada bu şekilde bir muamele yapıldığına dair belge veya herhangi bir tutanak bulunmadığı cihetle merciice kabul edilen tebligatında kanuna uygun olmadığından geçersiz sayılması gerekir. Bu halde 7201 sayılı kanunun 32. maddesi gözönünde tutularak borçlunun bildirdiği ıttıla tarihinin tebliğ tarihi kabulü ve bunun en geç itiraz dilekçesinin verildiği 4.9.1974 tarihi olması gerekeceğinden 7 günlük süre içinde yapılan itiraz ve şikayetlerin esası incelenmek, sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken itirazın süresi içinde yapılmadığının kabulü isebetsiz temyiz itirazı yerinde görüldüğünden mercii kararının İİK. nun 366 ve HUMK.nun 428 nci maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 1.4.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.