Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1976/5881
K: 1977/558
T: 10.02.1977
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesin)ce verilen 10.11.1976 tarih ve 118/708 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin Bağdat'ta bulunan bir şirkete sattığı malın bedeli olan 113.400 doların muteber bir bankada açılacak gayri kabili rücu akreditifle temin edileceği şart koşulduğunu, alıcı şirketin bu akreditifi bir Amerikan Bankasının kontgranti ile davalı ... Bankası Yeni Cami Şubesin'de açtığını, müvekkilinin malları alıcı firmaya 19.7.1974 tarihinde gönderdiğini ve paranın % 90 ını da aldığını ancak geriye kalan 113.400 doların davalı tarafından ödenmediğini ileri sürerek 153.090 liranın % 10 faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında, davacının Irak'ta bulunan bir firmaya mal sattığını, satış bedeli dövizin yatırıldığını Irak'ta bulunan bankanın 29.5.1974 tarihli akreditif açılış mektubu ile müvekkili bankaya bildirildiğini ve ihracatla ilgili dövizin % 90 ının yükleme evrakının ibrasından sonra, bakiye % 10 unu da malların Irak'taki alıcıya varışından iki ay sonra, alıcı tarafından davacıya ödenmesi, akreditif şartı olarak gerekli bulunduğunu, davacının 9.7.1974 tarihli beyanname ve taahhütnamesi gereğince ihraç ettiği mallara ait bilcümle vesaiki bankaya tevdi edeceğini ve mal bedeli dövizlerin de süresi içinde yurda getirilmesini temin edeceğini taahhüt ettiğini, davacının bu vecibesini yerine getirmemiş olmasından dolayı müvekkiline husumet teveccüh etmiyeceğinden davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
Mahkemece, davacının iddiası vechile davalının garantisi ile malı satmış olması ve davalı paranın tamamı Irak'taki müşteri (alıcı) tarafından ödenmeden teslim edilmiş olması ve davalı malın bedelini davacıya temin etme taahhüdünde bulunmuş olmasına davalının ise davacının malın bedelini almaya hakkı olmadığını isbat edici bir delil ikame edememiş olmasından dolayı 153.090 liranın dava tarihinden itibaren % 10 faizi ile davadan tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yukarıda izahattan da anlaşılacağı gibi dava Türkiye'deki ihracatçı tarafından Irak'taki ithalatcıya satılan kereste bedelinden bakiye alacak 153.090 liranın akreditif ilişkisi içerisinde muhabir banka durumundan olan davalı ........ Bankası'ndan tahsiline dairdir.
Alıcı firmanın talimatı üzerine Irak'ta bulunan Rafidain Bank tarafından bazı belgelerin ibrazında geçerli olmak kaydı ile (ki bu belgelerin neler olduğu muhabir bankaya gönderilen akreditif açıldığı, mal bedelinin %90 ının bu yolla davacıya ödendiği, geri kalan % 10 unun ödenmesi içinde ayrıca bazı koşulların öngörüldüğü hususlarında uyuşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki ihtilaf, akreditifin nev'i ve mahiyeti itibarile muhabir bankanın akreditif lehtarı olan satıcıya karşı sorumlu olup olmıyacağı ve sorumluluğu kabul edildiği takdirde bakiye % 10 unun ödenmesi için belli edilen koşulların olayda gerçekleşip gerçekleşmediği noktalarında toplanmaktadır.
Akreditif ve özellikle belgeli akreditif, ayrı ülkelerde bulunan ve kambiyo (döviz), ithalat, ihracat konularında değişik rejimlere tabi olan ihracatçı ile ithalatçı arasındaki ilişkilerin güven içerisinde yürüyüp sonuçlanmasını sağlar. Bu sayede akitler, örneğin bir alım-satım akdinin tarafları ayrı ülkelerde olmalarına karşı, malın teslim ve semenin ödenmesi gibi edaları karşılıklı olarak yerine getirmek olanağını elde etmiş olurlar.
Amir banka alıcı ile yaptığı sözleşmede belli edilen koşullara uygun olarak satıcı lehine akreditif açar ve keyfiyeti satıcının bulunduğu yerde şubesi varsa onun, yoksa başka bir bankanın bu amaçla muhabir bankaya gönderdiği akreditif mektubunda ödeme koşulları ve satıcının ibraz edeceği belgelerin nev'i ve mahiyeti de belirtilir. Muhabir banka, ancak bu belgelerin satıcı tarafından ibraz edilmesi ve ödeme koşullarının gerçekleşmesi halinde ödemede bulunur. Aksi takdirde ödeme yapamaz; yaparsa akreditif bankasına karşı vekalet hükümlerine göre sorumlu olur. Muhabir banka akreditifi teyit etmediği sürece akreditif bankasının temsilcisi durumunda kalmaya devam eder ve bu nedenle de satıcıya karşı müstakil bir sorumluluk (parasal) yüklenmiş olmaz.
Akreditifin teyit edilmesi halinde muhabir banka, bu teyit nedeniyle akreditif alacaklısının (satıcının) borçlusu durumuna girer. Başka bir deyişle muhabir banka ile ihracatçı arasında, akreditif bankası ile olan ilişkilerin dışında yarı bir borç ilişkisi doğmuş olur. Bu borç taahhüdü BK.nun 17. maddesi hükmüne uyan illetten mücerret bir borç ikrarı niteliğindedir. Akreditif alacaklısı, şayet münasip zaman içerisinde red etmemiş ise teyit mektubu ayrıca kabule hacet kalmaksızın hüküm ifade eder. Çünkü muhabir banka, gerek işin özel niteliğinden ve gerekse hal ve mevkiin icabından dolayı sarih bir kabule intizar mecburiyetinde değildir (BK. m.6).
Şu izahata göre, akreditif alacaklısının (satıcının) doğrudan doğruya muhabir bankadan talepte bulunabilmesi ancak akreditifin teyitli olmasıyle mümkündür. Diğer taraftan muhabir bankanın ister teyitli olsun ister teyitsiz akreditif alacaklısına ödemede bulunabilmesi için akreditif şartlarının gerçekleşmesi ve belli edilen belgelerin ibraz edilmesi lazımdır. Aksi takdirde bankanın ödeme yükümlülüğünden söz edilemez.
Olayımızda öncelikle akreditifin nev'inin ne olduğunun yani teyitli olup olmadığının ve (K) başlıklı mektubu veren davalı bankanın bu mektuptan dolayı akreditif alacaklısına karşı sorumluluk yükleyip yüklemediğinin saptanması gerekir. Şayet muhabir bankanın sorumluluğu söz konusu ise o takdirde bakiye, bedelin (yüzde on) ödenmesi için akreditif mektubunda öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması cihetine gitmek icap eder.
Mahkemenin bu konuda inceleme yapmaları için tayin ettiği bilirkişilerden Prof. Dr. (A.S.) tek başına verdiği 16.3.1976 tarihli mütalaasında, mektup aslında mevcut "Without" kelimesinden dolayı bilirkişi kurulunun mektup niteliği hakkında tereddüde düştüğü, bununla beraber, dosyada mevcut telgraf ve sair belgelerden akreditifin teyitsiz olduğunun kabulü lazım geldiği belirtildikten sonra, (K) başlıklı mektubu sırf Devletin döviz konusunda denetimini sağlamak amacıyla düzenlendiği, satıcının bu mektuptan kendi lehine sonuç çıkarmasının mümkün olamıyacağı mütalaa edilmiştir. İtiraz üzerine aynı bilirkişi verdiği 5.8.1976 tarihli ek mütalaada ise, değerlendirmeyi akreditif mektubunun noterden tasdikli Türkçe metni üzerinden yaptığını, mektup orjinalinde bir değişiklik bulunup bulunmadığının araştırılması hususunun mahkemenin takdirine bıraktığını, teyitli akreditif ile teyitsiz akreditif arasında, banka komisyonları, ücret ve sair masraflar bakımından büyük farklar olması lazım geldiğinden mektup mahiyetinin tesbiti için bu yönde bir inceleme yapılmasında fayda umduğunu bildirmiştir.
Diğer bilirkişiler ise, 16.3.1976 tarihli ilk raporlarında, (K) başlıklı mektubun uygulamada gayri kabili rücu akreditifin teyidi yerine geçen bir belge olarak işlem gördüğünü, alıcının malda gördüğü ayıbın bu anlaşmazlığa neden olmıyacağını, çünkü taraflarca, kabul edilen uluslararası kurum gözetleme şirketince olumlu rapor düzenlendiğini, bu itibarla sonuç olarak davalı bankanın sorumlu olması lazım geldiğini bildirmişler ve bu rapora ek olarak düzenledikleri 21.6.1976 tarihli raporda ise aynı kanaati tekrar eylemişlerdir.
Görülüyor ki, akreditif mektubunun niteliği ve dolayısıyle muhabir bankanın satıcıya karşı sorumluluğu konusunda bilirkişiler değişik görüştedirler. Kaldı ki mektubun Türkçe metnini tereddüt yarattığı noktasında da temas edilmiştir. Diğer taraftan bakiye bedelinin ödenmesi için akreditif mektubunda öngörülen (malların alıcının ambarına varmasından iki ay sonra) koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği de kesin olarak saptanmamıştır.
Bu itibarla, yukarıda izah olunan hususlar gözönünde tutularak, işin ihracat ve akreditife ilişkin bulunması nedeniyle mahkemece 5590 sayılı kanun gereğince İstanbul Ticaret Odası Meslek Grubundan mütalaa alınması ve tahkikat noksanlığı ikmal edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) ve 1400 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 10.2.1977 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Tüketici mahkemeleri] özel okul ön kayit işlemi yapmiyor 
  • 29.04.2024 08:12
  • E-satış u yap a girdim. satışa çıkacak ve satışda olan ilanlara tıklayatrak sayfasına girdim buradaki izlemeye al butonu gördüm ve bastım fakat i 
  • 26.04.2024 21:39
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini