 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1976/5651
K: 1977/255
T: 27.01.1977
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Malatya Asliye 3. Hukuk Hakimliği)nce verilen 17.6.1976 tarih ve 205/338 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacılar vekili, davalılardan Hacı (A) ve (N)den satın alınan ancak tapuda ferağı verilmediği için karşılıksız kalan senedlerin suiniyetle (V)ye ciro edildiğini, davalılar tarafından 180.000 liralık senetlerden dolayı icra takibi yapıldığını oysa müvekkillerinden (S) ve (M) nin 90.000 lira borcu bulunduğunu belirterek bono ve takiplerin sadece toplam 90.000 lira için muteber sayılmasına, bakiye olmadığından bu müvekkiline ait bonoların ve takiplerin tamamının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan Hacı (A) ve (N) vekili savunmasında, davacının iddiasında samimi olmadığını, bonoların karşılıklı olduğunu, davada şahit dinlenmesine de muvaffakati olmadığını ileri sürmüş,
Diğer davalı (V) ise kendisinin hüsnüniyetli hamil olduğunu bildirmiştir. Mahkemece, dava sabit olmadığından reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi davacılar davalı (N)in babası Hacı (A)dan 4 adet daire satın aldıklarını bu arada 180.000 liralık bono verdiklerini ancak dairelerin tapuda intikali yapılmadığı için karşılıksız kaldığını içlerinden (S) ve (M)nin 90.000 lira borcu olduğunu, (M)in hiç borcu bulunmadığını bu nedenlerle 180.000 liralık bonodan dolayı bakiye 90.000 lira borçları kaldığının tesbit edilmesini bildirmiş olmalarına göre, bu uyuşmazlığın çözümlenmesi için bonoların ibraz ettirilmesi, alacaklı ve borçluların tesbit olunması, 4 daireden dolayı davacılar ile davalılar arasındaki hukuki ilişki ve borcun miktarının araştırılması gerekirse tarafların bu hususta istiçvap olunması ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir.
2 - Sureti kabule göre de, HUMK.nun 337. maddesi gereğince, davalılardan Hacı (A)ya yemin teklifi dolayısı ile usulu veçhile iki defa yemin davetiyesi tebliğ olunması ve bu davetiyelerinde yemin şeklinin yekdiğerine mutabık bulunması iktiza ederken tebliğ edilen ilk yemin şekli ile ikinci yemin şekli arasında farklılık yapılması, ikinci yemin üzerinde mutabakat hasıl olduğuna göre bunun ilk tebligat kabul edilmek suretiyle yeniden muhataba tebligat yapılması lazımdır. Zira bir davada bir tarafın diğerine yemin teklif etmesi demek iddianın sonucunu yemin edecek kimsenin iradesine ve vicdanına bırakmak yani onun söyleyeceklerinin gerçek olduğunun hakimin kabul etmesine önceden rıza göstermek anlamına gelir. Her halde usulu veçhile iki yemin davetiyesi tebliğine rağmen duruşmaya gelmiyen kimse lehinde yemin tevcih edilen konuya ilişkin olarak karar verilemez.
SONUÇ : Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve davacılar vekli duruşmaya gelmediğinden vekillik ücreti tayinine mahal olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.1.1977 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.