 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1976/5361
K: 1976/5740
T: 31.12.1976
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Beşiri Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 17.6.1976 tarih ve 21/48 sayılı hükmün temyizen tetkiki taraflar avukatlarınca istenmiş ve temyiz dilekçelerini süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: Davacılar vekili, davalı idareye ait trenle seyahat etmekte olan, müvekkillerinden (H) ve (M)nin oğulları, diğerlerinin kardeşleri bulunan (M.E.)nin trenin devrilmesi sonucu öldüğünü idida ederek, müvekkilleri için toplam 150.000 lira destekten yoksun kalma tazminatı ile, anne (M) ve baba (H) için 10.000 er, kadeşler için de 5.000 er lira olmak üzere toplam 45.000 lira manevi tazminatın, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında, davanın idari mahkemeni görevi içinde bulunduğunu, talebin hizmet kusuruna dayandığını, olayın sabotaj neticesi meydana geldiğini, müvekkili idarenin bir kusuru olmadığını, tazminatların fahiş istenildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporları ve dosya münderecatına göre, olayda davalı idarenin ve istihdam ettiği şahısların bir ihmal ve kusuru bulunmadığı, böylelikle Türk Ticaret Kanunu'nun 806. maddesi gereğince destekten yoksun kalma tazminatı talep edilemiyeceği, davacıların duyduğu acı dolayısıyla manevi tazminat takdirinin uygun olacağı kabul edilerek, destekten yoksun kalma tazminatı talebini reddine, anne ve baba için 7.000 er, kardeşler için 1.500 lira ilk ceman 21.500 lira manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, taraflar temyiz etmişlerdir.
Davalı taşıyıcının yolcuları gidecekleri yere sağ ve salim olarak ulaştırması kanuni bir vecibesidir. olayda davacıların murisleri davalı işletmeye ati trende yolcu olarak seyahat etiği bir sırada trenin devrilmesi sonucu öldüğü anlaşılmasına göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu'nun 806. maddesi hükmüne göre çözümlenmesi gerekir. Her ne kadar davalı trenin bir sabotaj neticesi devrildiğini ve bu nedenle de taşıyıcı sıfatıyla kendisinin hiçbir kusuru olmadığını savunmuş ve mahkemecede bu savunmaya göre davacıların maddi tazminata ilişkin istekleri red edilmiş isede davacının bu savunmasını kesin olarak subuta erdiren deliller karar yerinde gösterilmiş değildir.
Dosya içerisinde mevcut (TCDD 5. İşletme Hareket Servis Müdürlüğü) tarafından 18.12.1970 tarihinde düzenlenmiş olup (5. İşletme Müdürlüğü) ne gönderilmiş olan 557-1433/45299 sayılı yazı ve eki olan tahkikat dosyası münderecatına göre; davacıların murislerinin içerisinde biletli yolcu olarak seyahat etitiği davalı işletmeye ait 1018 katar sayılı trenin 1.11.1970 gecesi saat 1.30 sıralarında 36 dingil ve ayrıca 249 tonluk bir yükle Batman'dan Beşiri istikametine 277 dakikalık bir tehirle rampa (yokuş) aşağı hızlı seyrettiği bir sırada virajlı bir yer olduğu anlaşılan 119. kilometrede devrildiği ve bu arada davacıların murislerinin bu devrilme sonucu öldüğü anlaşılmaktadır.
Her ne kadar mahkemenin hükmüne dayanak yaptığı 7.9.1973 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; idari tahkikat dosyasındaki ifade zabıtları ile dava önce aynı yoldan ekspres ve posta trenlerinin geçmiş olmasına rağmen onların devrilmeyip davacıların murislerinin içerisinde seyahat ettiği trenindevrilmesi haline dayanılarak üçüncü şahısların olayın meydana geldiği tren yolu kısmında rayların traveslerle bağlantısını sağlayan bir kısım civataları kasden sökmüş yani sabotaj düzenlemiş olmalarının normal bir sonucu olduğu ve bu itibarla da meydana gelen tren kazasında davalı işletme ve istihdam ettiği kimselere hiçbir kusur ve ihmal izafe edilemeyeceği belirtilmiş ise de, bu kanaatı oluşturan fenni dayanak ve vakıalar gösterilmiş değildir. Mahalli adli makamlar tarafından yapılan soruşturma sonucunda da davalı taşıyıcının (sabotaj) iddiası tahakkuk etmemiş bulunmaktadır.
Her ne kadar davacı taraf davalı taşıyıcının olayda kusurlu olduğunu açıkça iler sürmemiş ve sadece davalı taşıyıcının bizatihi bir tehlike kaynağı olan tren işletmekle olayda kusur olsun veya hiç olmasın "kusursuz mesuliyet hükümleri"ne göre murislerinin ölümünden dolayı kendilerine maddi ve manevi tazminat ödemekle sorumlu bulunduklarını ileri sürmüşlerse de, davalı taşıyıcının sorumluluktan kurtulabilmesi için (TTK.nun 806/f, 2 göre), olayda, kendisine kabili ati hiçbir kusur bulunmadığını isbat yükü davalı taşıyıcıya aittir. (TTK. 806/f, 1).
Bu durumda mahkemece yapılarak iş şudur:
Dosyada mevcut ve yukarıda kendisine atıfta bulunulan idari tahkikat dosyası içerisinde mevcut olay yerine ait kroki, olayın vuku bulduğu saat, iklim şartları, olayın eki, olay sırasında devrilen vagonlar ile oradaki ray ve traveslerin imal ve döşeniş tarihleri, rampanın meyil ve kavis derecesi, vagonlardaki yük ve yolcu mitarı tutarları, davlının o kısmındaki demir yolu hattını normal bir şekilde onarıp onarmadığı ve hattın olay tarihindeki kış mevsimine göre ray ve traveslerin bağlantı somunlarının yağlayıp yağlanmadığı ve vagon frenlerinin tesbit edilerek yüke göre o inişli ve kavisli yolda makinistin kontrolünden çıkıp çıkmayacağı ve keza makinistin 277 dakikalık bir rotarı kapatmak arzusu ile arazi ve yol vaziyetine fennen uygun olmayan bir hızla seyir edip etmediği ve trenin devrilmesine sebep olabilecek sair bil'umun hususları tahkik edilmek ve bu noktalar hakkında bilirkişilerden mütalaa almak şayet mahallinden bu yönleri aydınlatacak ihtisas sahibi bilirkişi tedariki mümkün değilse, o zaman, dava dosyası İstanbul Asliye hukuk Mahkemesi'ne gönderilerek (Teknik Üniversite Demiryolu Kürsüsü) profösörlerinden teşekkül edecek yeni bir bilirkişi heyetinden mütlaaa almak ve hasıl olacak sonuca göre hüküm tesis etmek iktiza ederken yetersiz bilirikişi raporuna göre karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi sureti kabule göre de kusursuzluğu kabul edilen davalıya manevi tazminat hükmedilmesi de bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle hükmün her iki taraf yararına BOZULMASINA ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde davalıya iadesine 31.12.1976 tarihinde bir oya karşı çoğunlukla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı maddi tazminat yönünden kusursuz sorumluluğa dayanmakta davalı idarenin kusurlu olmadığını kendisi de kabul etmiş bulunmaktadır, bu nedenle de davalı idarenin kusurlu bulunmadığı hakkında Ankara Mahkemesince niyabeten yapılmış olan bilirkişi incelemesi neticesi alınan rapora bir itirazı bulunmadığını beyan etmiştir. Temyiz layihasında da iddiasının hilafına bir sebep ileri sürmemektedir. HUMK.nun 74. maddesi gereğince hakim iki tarafın iddia ve müdaafaları ile mukayettir davacı davalının kusurlu olduğu hakkında bir iddiada bulunmadığına ve bu hususta bir delil de göstermediğine göre davacının temyiz itirazlarını reddi oyundayım.
Üye
(A.Z.)