Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1976/4666
K: 1976/5737
T: 31.12.1976
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara As. 2. Ticaret Mahkemesince verilen 5.5.1976 tarih ve 172/201 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalılardan (T) Koll. Şirketi arasında 21.5.1971 tarihinde yapılan sözleşme gereğince Adana işçi meskeni inşaatının ihtiyacı için 5.500.000 adet blok tuğla ile 350.000 adet standart kiremidin teslimi kararlaştırıldığını, davalı şirket talep ettiğinden 11.1.1973 tanzim tarihli 150.000 liralık bononun verildiğini, mektup ve ihtarname gönderilmesine rağmen tuğlaların tesliminin yapılmadığını, bono davalı şirket tarafından diğer davalıya ciro edildiğinden sözleşme hükümlerine göre 250.000 lira ceza şartının faizile davalı şirketten tahsilini, 150.000 liralık bononun iptalini ve davalılara borçlu olmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili savunmasında, akdin icra mahallinin Turgutlu olup, davanın yetki yönünden reddini istemiş ve esasa verdiği cevapta 28.9.1970 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararına uymayan tuğlaların alınması bir yazı ile davacıya hatırlatıldığı halde bu işlem yerine getirilmediği ve bakiye 2 milyon tuğlanın 1973 yılı sonuna kadar tesliminin istendiğini, 150.000 liralık bono mal bedeli karşılığı olduğunu ileri sürmüştür. Diğer davalı (C) vekili, yetki itirazı ile birlikte bonoyu ciro suretiyle iktisap ettiğinden davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi kurulu raporu uyarınca, davalının ihtarnamelere rağmen taahhüdünü yerine getirmediği ve bononun teslim alınan mal karşılığı alındığı ve davacının borcu bulunduğu ve davalı (C) nin bonoyu suiniyetle aldığına dair bir delil ibraz ve ikame edilemediğinden 250.000 lira ceza şartının davalıdan % 10 faizile birlikte tahsiline, 11.1.1973 tanzim tarihli 150.000 liralık bononun 40.126.43 liralık kısmının karşılıksız olduğunun tesbitine ve fazla istek ile davalı (C) aleyhine açılan menfi tesbit davasının reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Ticarette tağşişin men'i ve ihracatın murakabesi ve korunması hakkındaki 1705 sayılı kanunun 1 ve 2. maddeleri hükümleri uyarınca, dahili ve harici ticaret menfaatlarını korumak ve ticaret malları üzerinde tağşiş ve hilelere mani olmak üzere, bilumum mevaddın ihzarına, imaline, tarihine muayyen sınıf ve nevilere tefrikına, ambalajlarına, zaraflarına, alım satım ve nakil ve muhafazalarına ve bu hushuslarda tabi olacakları usul ve şartlara ve bu gibi mevat için hususi veya milli muayyen alamet ve izahat mecburiyetine müteallik tedbirler almağa Hükümet mezun kılmış ve Hükümet tarafından tesbit olunan usulü veçhile ilan edilen vasıf ve şartlara uygun olmayan mevaddın satış ve ihracının men olunabileceği de hükme bağlanmıştır.
Bundan başka 132 sayılı Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanunun, enstitünün görevleriyle ilgili ikinci maddesinin (c) bendinde de (kabul edilen standartları yayınlamak ve ihtiyari olarak uygulanmalarını teşvik etmek mecburi olarak yürürlüğe konmalarında fayda görülenleri, Bakanlar Kurulundan karar alınması için ilgili bakanlıklara sunma) görevi de Türk Standartları Enstitüsüne verilmiştir.
Yukarıda anılan kanun maddelerine müsteniden Bakanlar Kurulunun 28 Eylül 1970 gün ve 13623 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 18.5.1970 gün ve 7/718 sayılı kararname ile, Türk Standartları Enstitüsü tarafından hazırlanan ve telif hakkı bu enstitüye ait bulunan TS/705 "Fabrika Tuğlaları (Duvarlar için)" standardının yayını tarihinden bir sene sonra uygulanmak üzere yürürlüğe konulması ve bu standard hükümlerinin Sanayi Bakanlığınca uygulanması kararlaştırılmıştır.
Davada dayanılan 21.5.1971 tarihli sözleşmede teslimi gereken tuğlaların ebadı ve teslim tarihleri gösterilmiştir. Buna göre ilk teslim Aralık 1971 ve Mart 1972 ayları arasında yapılacaktır. Şu hale nazaran, yeni standardın saptandığı kararnamenin yürürlüğe konulduğu 28.9.1971 tarihinden sonra teslimat başlıyacaktır ki, bu durumda Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanununun 2 nci maddesinin (c) bendi ile 1705 sayılı kanunun 1 ve 2 nci maddelerinin amir hükümleri muvacehesinde mukavelenin Borçlar Kanununun 19/2 ve 20/1 maddeleri gereğince batıl olduğunu kabulü gerekir. Batıl bir mukaveleye dayanılmak suretiyle borcun ifası istenemiyeceği gibi, butlan ile malul bir sözleşme karşı tarafın iyiniyetli olması geçerlilik kazandıramaz ve borçlunun yeni standarda ilişkin kararnamenin yürürlüğe girmesinden sonra teslimatta bulunması da butlanı ortadan kaldırmaz. Bu durumda batıl bir akde dayanılamayacağından o akdin fer'i olan cezai şart da söz konusu olamaz ve istenemez.
Mahkemece bu yönler düşünülmeden batıl bir mukavele ile kararlaştırılan cezai şartın tahsiline karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Davalının sair temyiz itirazının reddi ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 1400 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ve ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 31.12.1976 tarihinde bir muhalif oya karşı ekseriyetle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Sözleşmenin 4. maddesine göre taahhüt edilen tuğlaların tamamının 30.11.1972 tarihine kadar teslimi gerekmektedir. Teslim Mart-Aralık aylarında her ay 75.000 Nisan-Kasım aylarında her ay 650.000 adet olmak üzere 5,5 milyon adet yapılacaktır. Ayrıca davalı fabrikanın teslimi taahhüt olunan tuğlaların % 60'ını kendi imalatında geri kalanını aynı kalıp ve topraktan olmak üzere başka yerlerde imal ettirerek teslim etmesi kararlaştırılmıştır.
Tediyeden bahseden 5. maddeye göre her ayın 19'una kadar teslim edilecek tuğlaların en geç ayın 28'ine kadar davacı şirket tarafından ödenmesi davalı fabrika yani (T) şirketi istediği takdirde davacının finansman bonosu vermesi ve bu bonoların % 25'inin ihzarata gidecek tuğla bedelinden mahsup edilmesi kabul olunmuştur.
Sözleşmedeki şartlar bölümünün 7. maddesi cezai şartla ilgilidir. 7/a'ya göre davacı şirket her ay en çok 400.000 tuğla çekmeye mecburdur, bir aylık stok birikirse fabrika davacı hesabına Adana'ya tuğla sevkine yetkili kılınmıştır. 7/b'ye göre davacı şirket tuğla ve kiremit bedelini ödemezse, davalı (T) şirketi de zamanında tuğla keslimi yapmadığı ve teslimdeki iki ay geciktiği takdirde davacı şirkete 250.000 Türk Lirası cezai şart kabul ve taahhüt etmişlerdir.
Anlaşmazlık kısmen teslim edilen tuğlaların miktar ve bedeli ile ilgili kısmen de tuğla teslimi taahhüdünün sözleşmeye uygun olarak zamanında yerine getirilip getirilmediği ile alakalıdır. Davalı (T) şirketi 28.9.1971 tarihinden itibaren yeni standatlara göre tuğla imali gerektiğini beyanla taahhüdünün tamamını yerine getirmeye mecbur olmadığını savunmakta davacı şirket ise sözleşmenin 6. maddesi gereğince davalı şirketin taahhüdünden kurtulamayacağını ileri sürmektedir. 2/1 TS - 705 fabrika tuğlaları (duvarlar için) standardının yapma tarihinden itibaren 1 sene sonra yürürlüğe konması ile ilgili 18.5.1970 gün ve 7/118 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (yayımı 28.9.1970 gün ve 13623 sayılı Resmi Gazete ile yapılmıştır) yeni standardın 28.9.1971 tarihinden sonra uygulanmasını öngörmektedir. 1705 ve 132 sayılı kanunlar gereğince yukarıda da sözü edildiği üzere dava konusu tuğlaların standartları tesbit ve Bakanlar Kurulunca da kabul ve ilan olunmuştur. Davalı fabrika kararnamenin yürürlüğe girdiği 29.9.1971 tarihinden itibaren satışa arzedeceği tuğlaları bu standarda uydurmakla yükümlüdür. Ancak sözleşmenin 6. maddesindeki fabrika yani davalı (T) şirketi (bahis konusu tuğlaların 28.9.1971 tarihinden sonra tatbike konulacak Türk standartları ebatlarına uymaması nedeniyle taahhüdünü bozamaz ve geciktiremez aksi halde şirketin bu sebeple uğrayacağı zarar ve ziyanı ayrıca protesto keşidesine, hüküm istihsaline lüzum kalmaksızın ödemeyi şimdiden kabul ve taahhüd eder) denilmektedir. Sözleşme 21.5.1971 tarihinde yapılmış ve kararname 28.9.1970 tarihinde ilan edilmiştir, demek oluyor ki, sözleşme standardın belli olmasından sonra yapılmıştır. Yani davalı şirket 28.9.1971 tarihinde yeni Türk standartlarına uymak zorunda olduğunu bilmekte buna rağmen sözleşmenin 4. maddesinde yazılı olduğu üzere 971 Aralık 1972 Mart aylarında her ay 75.000,972 Nisan - Kasım aylarında 650.000 olmak üzere tuğla teslimini taahhüt etmiş bulunmaktadır. Davalı şirketin ilk teslimatı Aralık 1971'dir. Ve standart kararnamesinin uygulanmaya başlamasından sonradır. Bu bakımdan davalı (T) şirketinin 3.6.1971 tarihli mektubu ile 28.9.1971 günlü standardın tatbikine konulacağını ileri sürerek sözleşmede ebadı gösterilen tuğlaları imal etmeleri mümkün olamayacağını bildirmesi bu sebeple de davacıdan bu tuğlaları bir an önce teslim almasını istemesi sözleşmenin 6. maddesi hükmüne aykırı olduğu kadar 4 ve 7/a maddelerinde yazılı teslim şartlarına da muhalif düşmektedir. zira evvela davalı (T) şirketi 705/TS'nin yürürlüğe gireceğini bile bile sözleşmeyi imzalamış ve bu standart kararnamesinin sözleşme ile yüklendiği teslimatı bozmayacağına ve geciktirmeyeceğine dair 6. madde ile taahhütte bulunmuştur. Sonra 7. madde gereğince davacının bir ayda azami 400.000 tuğlanın üzerinde mal çekme mecburiyeti yoktur sonra sözleşmenin 4. maddesine göre davalı şirketin teslimatı Aralık 1971'de başlayacağı için 3.6.1971 tarihli mektubun yazıldığı sırada davacının mal çekme borcu da bulunmamaktadır. kaldı ki mukaveleyi imzalayan 6. maddesinde standart kararnamesinin imalat ve teslimata engel olamayacağı ve bundan mütevelli zararı ödeyeceğini taahhüt eden davalı şirket mukaveleden 12 gün sonra yazdığı yukarıda sözü edilen 3.6.1971 günlü mektubu ile standart kararnamesini ileri sürmesi iyi niyet kuralları ile de bağdaşamaz. Bu mektuptan ve standart kararnamesinin yürürlüğünden sonra 3,5 milyon tuğla teslim etmiş olması da o mektupla ve sonradan ihtara verdiği cevapta bildirdiği mazerette samimi olmadığını gösterir. Davalı şirket yukarıda sözü edilen mektubuna rağmen teslimat yapmış geriye kalan 2 milyon tuğlayı da davacının istemisi üzerine 3.3.1973 günlü ihtarnameye verdiği cevabında yine standart kararnamesini ileri sürmüştür. Standart kararnamesi imal edilmiş mevcut tuğlaların satışına bir yasak getirmemiş sadece kontrol edilecek makamlara beyanname verme mecburiyetini koymuştur. Davalı taahhüdünü yaparken ve neşredilmiş bulunan standart kararnamesine rağmen bu kararnamenin teslim ve vecibesini yerine getirmesine engel olmayacağını kabul etmiş bulunmasına göre her halde o kadar miktar bir stoku olması veya ışarıdan temin imkanının bulunması gerekir. Müdebbir bir tacir olarak sözleşmeyi 6. madde ile birlikte imzalarken bu ihtimali düşünmüş olması ve öylece mukaveleyi imzalamış olması icabed8er. Çünkü kararname 28.9.1971 tarihinden itibaren yeni tip tuğla imalini hüküm altında almış fakat eski tip tuğlaların satışını yasaklamamıştır. Başka bir deyimle yasaklayıcı veya emredici kural hukuki işlemin butlanını gerektirmemiş sadece o tip tuğla imalini yasaklamıştır. O halde eski tip tuğlanın satışının muteber olması gerekir.
Kararnameden evvelki tipte tuğlalarda yapılmak üzere davacı 1.500 küsür evin inşaatını taahhüt etmiş bulunmaktadır, projeleri bu tip tuğlaya göre yapılmıştır. Binaeneleyh davacı mukavelede yazılı ebad ve tipteki tuğlaların teslimini istemekte haklıdır ve böyle bir özel durumlar dolayısıyla yapılacak siparişlerin kabulüne mani bir hüküm kararnamede bulunmamaktadır. Kanaatımızca kararname ile tesbit edilen standart fabrikaların satışa arzedecekleri imalat için olup hususi durumlarda sipariş karşılığı ihtiyaca göre tuğla imaline mani bir hüküm bulunmamaktadır. Davalı kararnameye rağmen imal ve teslimi taahhüt etmiş ve aksine hareketi de cezai şartla müeyyide altına almış olmasına göre vecibesini ifa etmemek halinde bunun gerektirdiği mali külfete de katlanmayı kabul etmiş demektir, bono hakkındaki bilirkişi raporu münderecatına ve davalı tediyelerin zamanında yapılmadığını isbat edememiş ve esasen mektup ve cevabında sebep olarak yeni standart kararnamesini göstermiş olmasına, kaldıki böyle bir9 durum olsaydı kendi lehine olan cezai şarta ait sözleşme maddesini işleterek cezai şart istemesi gerekmesine göre davalının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması oyundayım.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini