 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1976/3453
K: 1976/3900
T: 23.09.1976
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Gönen Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 14.5.1976 tarih ve 338/125 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, davalının kendisine ait olduğunu ileri sürerek, 57.500 lira bedelle minibüs sattığını, karşılığında 20.000 lira peşin ve toplam 37.500 liralık bonoları ciro yolu ile aldığını, aracın sonradan başkasına ait olduğunun anlaşıldığını iddia ederek ödenmiş toplam 32.000 lira ile yapılan 11.500 lira masrafın istirdadını ve ciro yolu ile davalıya verilen bonoların ödenmemesi için ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf cevap vermemiştir.
Mahkemece, satış senetleri münderecatına göre, davalı konusu minibüsün davacıya satıldığı ve teslim edildiği böylelikle mülkiyetinin alıcıya geçtiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Her ne kadar menkul mülkiyet teslim ile intikal eder ise de MK.nun 904. ve BK.nun 189. maddeleri gereğince bu intikalin sıhhati malın hukuki ayıptan arınmış olmasna bağlıdır.
Satıcı satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satımı akdi zamanında mevcut bir hak sebebiyle tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı sorumlu ve tazminat ile ödevlidir. Aynı zamanda bir mankule kötü niyetle zilyet olan kimse her zaman önceki zilyet tarafından geri vermeye zorlanabilir.
Ancak, malın zaptı tehlikesinden satım aktinin meydana gelmesi zamanında alıcının haberi var idi ise satıcı yalnız özellikle tekeffül ettiği husustan dolayı sorumlu olur.
Bununla beraber satıcı üçüncü şahsa ait olan hakkı bildiği halde gözlemiş ise tazminat yükümünü ve sorumluluğunu kaldırmak veya sınırlamak amacı ile kararlaştırılmış olan şart katıldır.
Mahkemece, bütün bu hususlar incelenmeden, yazılı olduğu şekilde ve teslimi ile mülkiyetin geçeceği kuralına dayanılarak hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ve davacı vekili duruşmaya gelmediğinden vekillik ücreti takdirine mahal olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 23.9.1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.