 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1976/3174
K: 1976/3760
T: 14.09.1976
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (İstanbul Asliye 3. Ticaret Mahkemesi)nce verilen 27.2.1976 tarih v 366/54 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istemiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalını 10.9.1973 vadeli olup birisi 120.000 ve diğeri 15.000 liralık 2 bonoyu imzalayarak dava dışı (M)ye verdiğini, bonolar bu şahıslar tarafından müvekkiline ciro edildikten sonra yapılan icra takibine davalı itiraz ettiğinden ve davalıın açtığı diğer bir davada bonolardaki imzaların davalıya ait olduğu sabit bulunduğundan 135.00 lira alacağın vade tarihinden başlayan faiz ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, savunmasında dava konusu bonolarda alacaklı gözüken (M) müvekilin eşi olduğunu, davacı ise dava dışı (M)nin damadı bulunduğunu ve Medeni Kanunun 169. maddesindeki hükmün bertaraf etmek kasıt ve niyetiyle bonoların ciro edildiğini, davacının bu durumu bilip iyi niyetli olmadığını ve davanın reddini ileri sürmüştür.
Mahkemece,toplanan delillere göre mer muharrer senetlerin 25.3.1969 tarihinde düzenlerek (M)ye verildiği, davalının bu şahısla 3.4.1969 tarihinde evlenmesine göre Medeni Kanunu 169. maddesini uygulanma olanağı bulunmadığı, davalının sentelerin bedelsiz olduğu şeklindeki savunmasını yazılı delil ile sipta edemiyeceğini bildirdiği ve davalının sentelerin imzasını inkar ederek açtığı senet iptal davasının red edilerek kesinleştiği, senetler ciro ile davacıya geçtiği anlaşılmakla 135.000 liranın 10.9.1973 tarihinden itibaren % 10 faiz ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Ödenmesi dava edilen 10.9.1973 vade tarihli toplam 135.000 liralık iki adet emre yazılı senedin evlenmelerinden 9 gün öne davalı tarafından kocası (M)ye verildiği ve 25.3.1969 tanzim tarihini taşıdıkları lehtarın bu senetleri beyaz ciro ile damadı olan davacıya devir ettiği ve bunu da yalnız esas borçlu hakkında tahsile koyduğu ihtilafsızdır.
2 - bonolar hakkında uygulama olanağı bulunan T.T.K. 599 maddesi gereğince hami senedi iktisap ederken borçlunun zararına bile bile hareket etmişse, kendisine müracaat edilen borçlunun önceki hamil ile aralarında mevcut ilişkilere dayanan defiler kendisine karşı da ileri sürebilir. Davacı hamil davalının kocası olan cirantının damadı olmak itibariyle aralarında mevcut ilişkilere dayanan defiler kendisine karşı da ileri sürülebilir. Davacı hamil davalının kocası olan cirantanın damadı olmakla itibariyle aralarındaki hukuki ilişkiyi bilmek durumundadır. Ve bu sıfat itibariyle boçlunun senet lehtarına karşı haiz olduğu itirazları kendisine de yapmak olanağı mevcuttur.
Davalı gerek cevap layihasından gerekse duruşmanın 6. oturumunda kocasını bu senetler karşılığında kendisine para vermediğin, evlenmeden önce yanında işci olarak çalıştığını, bu kadar paranın bekarken kendisine verilmesi için bir sebep bulunmadığını söylemek sureiyle karşılıksız savunmasında bulunduğu anlaşılmaktadır
3 - Kural olarak kıymetli evrakte yerleşen hak yalın (mücerret) olup, hamil senedi iktisap ederken keşideci ile lehtar arasındaki hukuki ilişkileri hesaba katmaya mecbur değildir. bu kural özellikle tedavül fonksiyonu olan senet bakımından önemli olmakla beraber, sebebi gösterilmemiş olsa bile borç ikralarının geçerli olacağı hükmüne de uygun düşmektedir. (B.K. m. 17). Ancak, bağıtlarda iradelerin bağımsızlığı esasına daynılarak senette borcun sebebi gösterilmişse ilgililerin irade uyumunun bir sonucu olmak itibariyle bunu üzerine durulması gerekir.
Dava konusu bonolardaki (bedeli nakden) alındığı yazılı olduğuna ve davalı böyle bir karara almadığını savunduğuna göre, yukarıda belirtilen hamilin sıfatı nazara alınarak gerçekten bu paranın davalıya verilmiş olup olmadığı üzerinde durulmalı, gerektiğinde taraflar isticvap edimeli ve özellikle açık bir feragati bulunmadığından davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılark sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, davalı vekili duruşmaya gelmediğinden vekillik ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 14.9.1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.