 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1976/1471
K: 1976/2032
T: 15.04.1976
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 3.12.1975 tarih ve 258/453 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenilmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilince sigortalı davalıya ait 88 plakalı araca,tam kusurlu olarak (çarpan) Met-İş Tic. Ltd. Şirketine ait 820 palakalı vasıta çarpmış ve 80.000 liralık zarar vermiş olduğunu, 500 lira muafiyet ile 25.000 lira Soğutaş iadesi indiriminden sonra bakiye 54.500 liranın davalıya ödendiğini, buna rağmen davalının kaza sorumlusu ile sigortacısı Tam Sigorta A.Ş. den de tazminat alarak ibra ettiği ve haklarında açtığı dava reddolunan Yargıtay'ca da onandığı için müvekkilinin onlara rücu imkanı kalmadığını iddia ederek ödediği meblağın faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, müddetinde cevap vermemekle beraber mübrez delillere karşı yaptığı beyanda, sorumlu şirketten aldığı tazminatın davacıdan aldığı tazminat dışında ve davacının karşılamadığı; 30.12.1970 günlü taahhütname ile davacının ödediği miktar içir rücu haklarını kullanabileceğini ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, mübrez belgelere ve celp edilip incelenen dosya münderecatına dayanılarak Met-İş şirketine, davalının vermiş olduğu 30.12.1970 günlü 50.000 liralık ibranamenin araçtaki hasar ve yaralanmadan mütevellit hastahane ve sair masraflarla manevi tazminat karşılığı olmakla beraber bu ödeme nedeniyle davalıya rücu edilmesi halinde her türlü sorumluğu Met-İş şirketini aynı tarihli bir taahhütname ile üzerine aldığı anlaşılmış ve davalı taraf bu taahhütnameye binaen Met-İş şirketine önceki davada ihbarda bulunduğu halde bir celse duruşmaya gelmekle beraber bir cevap vermemiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 1301. maddesinin 3. fıkrasının birinci cümlesinde; sigorta ettiren kimsenin birinci fıkra gereğince sigortacıya intikal eden haklarını ihlal edecek bir hal ve harekette bulunursa sigortacıya karşı sorumlu olacağı hükme bağlanmıştır.
Davalı taraf aracına ve kendisine zarar veren şirketi, 30.12.1970 tarihinde 50.000 lira karşılığında tamamı ile ibra etmiş ve bu ibranın kapsamına otomobil hasarı ile maddi ve manevi tazminatına dahil bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı kasko sigortası dolayısıyla otomobiline vuku bulan hasar nedeni ile davacı sigortacısından da 54.500 lira alarak onu da ibra etmiştir. Davacı sigortacı davalının halefi sıfatı ile zarardan sorumlu olan şirket aleyhine açtığı davada davalıya ihbarda bulunmuş ve fakat davalı sigorta ettiren davacı, Şeker Sigorta yanında davaya müdahale etmemiş ve sigortacının rücu davası davalı sigorta ettirenin müdahale etmemiş ve sigortacının rücu davası davalı sigorta ettirenin 31.12.1970 tarihli ibranamesi ile sigortacının rücu hakkını ortadan kaldırdığından, diğer bir deyişle zarar faili (olan) şirket hakkını alarak ibra etmiş ve ona karşı müracaat hakkı kalmamış ve asilin davaya hakkı mevcut olmayınca sigortacının da halef olmak durumu meydana gelmemiş bulunduğundan red edilmiştir.
Şu halde davalı, davacının faile rücu hakkını ortadan kaldırdığından ve bu yön mahkeme ilamı ile saptandığından davalının, davacıya karşı sorumlu tutulması ve imtarının da mahkemece tayini gerekirken davalı ile zararın sorumlusu olan şirket arasındaki için münasebete ilişkin taahhütnameye dayanılarak davanın reddi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15.4.1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.