 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1976/8225
K: 1977/3147
T: 25.04.1977
DAVA : Davacı, emeklilik işleminin iptali konusunda Kurumca alınan kararın kaldırılmasını ve bundan doğan 29.517 TL.lık borçlanmanın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün taraflarca temyiz edilmesi üzerine, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, yaşlılık aylığının kesilmesi işleminin iptali ile bu konuda yaratılan sataşmanın önlenmesine ilişkin istemlerin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmakla, davacının bu konuya değinen temyiz itirazları yerinde değildir.
1 - Davacı, dava dilekçesinde, yukarıda belirtilen istemlerinden ayrı olarak; sonradan bağlanan yaşlılık aylığının kazanılmış haklara aykırı biçimde hesaplandığını iddia ederek gerçeğin saptanmasını da istemiştir.
Davacıya 1.9.1970 tarihinde bağlanan yaşlılık aylığının 2022 (üç aylıkdır) TL. olup, bunun, 1.4.1973 tarihinden itibaren 1698 sayılı yasa ile 2628 TL. sına yükseltildiği; davacının bir sigortalı işde çalıştığının saptanması nedeniyle aylığının 15.11.1971 tarihinden geçerli olarak kesildiği, davacının yeniden yaşlılık aylığı bağlanmasını istemesi üzerine 1.1.1975 tarihinde başlıyarak 2022 TL. (üç aylıkdır) yaşlılık aylığının bağlandığı ve bunun 1912 sayılı Yasa ile 3372 TL.sına yükseltildiği dosyadaki kağıtlardan anlaşılabilmektedir.
506 sayılı Yasanın konu ile ilgili 63/2-3. maddesi; yeniden yaşlılık aylığının bağlanması istemi üzerine, kural olarak, yeni çalışması ile daha fazla yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, hesaplanacak yeni aylığın, aksi takdirde bu yasaya göre bağlanmış eski yaşlılık aylığının bağlanmasını öngörmektedir. Bu maddenin sigortalılar yararına düzenlediği açıktır. Bu nedenle, yorumlamaya gereksinme duyulduğunda, yasa koyucunun bu amacının gözönünde tutulması zorunlu olduğundan, davacının sigortalı bir işte çalışması olgusu onun aleyhine sonuç doğuramaz. Kaldı ki 1698 sayılı yasanın konu ile ilgili geçici 2. maddesinde bu arttırımın, sonradan bağlanacak aylıklara da uygulanacağı kesinlikle belirtildiğinden bu yasal buyrultu, aksi düşünceye yer vermemektedir. Başka bir anlatımla, 1698 sayılı Yasanın arttırıcı hükümlerinin davacıya da uygulanması gerekmektedir.
Davacı, bu bölüm isteminde; Kurum'un 1698 sayılı Yasanın arttırmaya ilişkin maddesini uygulamadığını iddia ettiğine göre, mahkemece öncelikle yapılacak iş; Kurumca ikinci kez aylık bağlama işlemine ilişkin belgeleri getirtip bu konudaki maddi olguyu kesinlikle saptamak olmalıdır. Bundan sonra, gelen belgeler incelenip, Kurumca 1698 sayılı Yasanın da davacı yararına uygulandığının anlaşılması halinde davanın bu bölümünün de şimdiki gibi, reddine karar verilmeli, 1698 sayılı Yasanın uygulanmadığının saptanması durumunda ise; yasal aylığın ne olması gerektiğini karar yerinde belirleyip davanın bu bölümü kabul edilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmadan, noksan inceleme ile davanın bu bölümünün de reddine karar verilmesi isabetli sayılamaz.
2 - Davanın reddedilen işlem iptali ve sataşmanın önlenmesi istemleri para ile değerlendirilir nitelikte olduğundan, davalı Kurum yararına nisbi vekalet ücreti hükmedileceği yerde, maktu vekalet ücretini karar verilmesi de isabetli değildir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 1 ve 2 no'da gösterilen nedenlerden ötürü taraflar yararına BOZULMASINA, 25.4.1977 gününde oybirliğiyle karar verildi.