Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1976/6690
K: 1976/5919
T: 17.09.1976
DAVA : 1.11.1975 tarihinde yapılan olağanüstü kongrede seçilenlerin sendikayı temsil edemeyeceklerine ve alınan kararların iptaline ilşikin mahkeme hükmü davalıların temyizi üzerine diremizce gerekçeli olarak onanmıştır. bu kerre davalılarca süresi içinde karar düzeltilmesi istenmekle Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor ve dosyadaki tüm belgeler okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Dava konusu olağanüstü kongrenin yapılmasına dayanak alınan başvuru, ya da karar ile kongre ve gazete ilanları ve mahalli mülki idare amirliğine bildirim tarihleri gibi kongrenin geçerliliğinin ve giderek yasalara uygunluğunun salt usule ilişkin yönleri dava dilekçesinde açıkça yazılıdır ve bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlık da yoktur. Temyiz edilen mahkeme hükmünde bu maddi olgu dava dilekçesinden ve kanıtlardan naklen belirtilmiş, maddi olguya davacı tarafça bağlanan hukuki sonucun doğruluğu da açıklanmıştır. Neden ve sonuç arasındaki uygun yasal bağ olarak tanımlanan "gerekçe" anılan mahkeme kararında vardır. Gerekçenin kısalığı ve özellikle bu konuda taraf beyanları yollamada bulunması gerekçesizlik anlamına gelmez. Kaldı ki Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu'nun 428/4. maddesinde gösterilen "Yargılama usulüne aykırılığın" hükmün bozulmasına neden sayılması, bu maddenin son fıkraında gösterilen koşulların gerçekleşmesine bağlanmıştır. Olayda ise bu koşullar gerçekleşmemiştir. Ayrıca sonuca götürücü maddi olguların aksi iddia edilmediği ve sunulan delillerin aksini gösterir bir kanıtta gösterilmediği cihetle delillerin hangi nedenle kabul ya da reddedildiği anlamında delillerin takdirine girişilmesi de söz konusu olamaz. Şu halde davalı tarafın kararın gerekçesiz oluşun ve delillerin takdirinin yapılmayışına değinen düzeltme nedenleri yerinde değildir.
2 - Olayda 1630 Sayılı "Dernekler Kanunu'nun 19. maddesinin 2. fıkrasının uygulama olanağı bulunmadığına ilişen düzeltme nedenlerine gelince: Olağanüstü kongrenin 28.10.1975 gününde gereken nisap'ın sağlanamaması nedeniyle yapılamadığı, 29.10.1975 günlü gazete ile ilan yapılarak 1.11.1975 tarihinde ikinci toplantı (dava konusu kongre'nin yapıldığı, 31.10.1975 tarihinde de durumun Vilayete bildirildiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.
Dairemiz onama kararında, 1630 Sayılı Yasa'nın 19/2. maddesindeki önele aykırılğın tek başına kongrenin iptaline yeterli sayılacağı kısaca, fakat açıkca belirtilmiştir. Aşağıdaki açıklamalar da bu yönü başkaca doğrulamaktadır. 274 Sayılı "Sendikalar Kanunu"nun 13. maddesinin 1. fıkrasında aynen "Bu kanuna göre kurulan mesleki teşekküllerin Genel Kurullarının Kongrelerinin toplantı nisabı üye veya delege tamsayısının salt çoğunluğudur. Nisap sağlanamazsa, ikinci toplantı birinci toplantı yönünden en çok 15 gün sonraya bırakılır" denmektedir. Bu madde iki toplantı arasındaki azami sürenin ne olacağını emredici biçimde düzenlenmiştir. İki toplantı arasındaki asgari süre, ilan ve ona ilişen sürelerin ne olduğu ise, bu madde de açıklanmamıştır.
Bundan başka, aynı kanunun 32. maddesi "İşçi ve İşveren Sendikları, Federasyonları ve Konfederasyonları, Medeni kanun ve Cemiyetler Kanununu'nun işbu Kanuna aykırı olmayan hükümlerine tabidirler" yolunda bir hüküm getirmişir. Yasa koyucu, Sendikalar Kanunundaki tüm yasal boşlukları bu hükümle doldurmaktadır. Bu madde, bir açıdan, dernekler kanununun, Sendiklar Kanununa aykırı olmayan tüm hükümlerine yollamada bulunarak sendikalar kanununda aksine hüküm bulunmamak koşulu ile (örneğin kısen veya tamamen düzenlenmemiş konular) Dernekler Kanununun tüm hükümlerinin aynen sendikalar hakkında da uygulanacağı anlamındadır.
1630 Sayılı "Dernekler Kanunu"nun konuyla ilgili 19. maddesinin ikinci fıkrasında ise, "toplantı geri bırakıldığı takdirde, üyeler 2. toplantı tarihinden en az beş gün önceden, geri bırakılma sebepleriyle, toplantı günü, saatı, yeri ve gündemi gazete ile ilan edilerek yönetim çağrılır ve durum mahalli mülki amire yazı ile bidirilir", denmektedir. İknci toplantı için yapılması gereken çağrının şekli ve çağrıda uygulanacak önel yönünden Sendikalar Kanununda bir hüküm bulunmadığından bu hükmün Sendikalar Kanununa aykırılğını söz konusu edilemez. Şu halde, sendikaların bu hükme aynen uymaları gerekmektedir. Yasa koyucunun ikinci toplantı ilanı ile ikinci toplantı arasında ne az beş gün geçmesi gerektiği yolundaki düzenlemesini kabul düzenine ilişkin ve mutlak anlamda buyurucu hüküm niteliğinde olduğu da kuşkusuzdur.
Olayımızda, bu önel geçmeden dava konusu kongrenin yapıldığı tartışmasız olduğuna göre; Dairemizin kararında bu konuya ilişen ve kısaca belitilen gerekçenin dahi yalnız başına mahkeme hükmünde varılan sonucu doğrulamaya yeterli sayılacağı açklık kazanır.
Öbür yandan, 1630 Sayılı Dernekler Kanuu'nun 75. maddesinin ikinci fıkrasındaki "Mesleki kuruluşlar, özel kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde bu kanunun 35, 36, 37, 39, 42. maddelerine ve bunlarla ilgili müeyyidelere tabidirler" yolundaki hüküm, mesleki kuruluşların, özel kanunlarında aksine hüküm bulunmayan hallerde Dernekler Kanununun en az hangi maddelerine tabi olacaklarını gösterir nitelikte olmasına, bir anlamda mesleki kuruluş olan sendikalara ilişkin özel kanun bulunduğuna ve bu özel kanunda Dernekler Kanunu'na açıkça ve genel olarak yollamada bulunulduğuna göre, Dernekler Kanununun 19/3. maddesinin sendikalar hakkında da uygulanmasına engel bir durum yaratamıyacağı kuşkusuzdur. Dernekler Kanunu'nun 75. maddesini 1. fıkrası hükmü, diğer kanunlarla yapılan yollamalarına bu kanuna yapılmış sayıldıklarını belirterek bu yönü belirgin biçimde ortaya koymaktadır.
Buyurucu nitelikteki yasa kurallarına aykırı biçimde, olayla ilgili olarak ikinci toplantı ve gazete ilanı arasındaki öneli kısaltır nitelikteki hükümlere ana statülerde yer verilemez ve buna dayanılarak yapılan işlemler buyurucu yasa hükümlerne aykırılığı nedeniyle hukuki hiç bir sonuç doğuramaz. Bu nedenlerle, davalı tarafın bu konuya ilişkin düzeltme nedenleri de yerinde değildir.
O halde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi kapsamına giren hiç bir neden bulunmadığından davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı gerekçelere göre davalalar vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 442. maddesi ve 5435 Sayılı Yasa gözönüne alınarak takdiren 100 lira para cezasının karar düzeltme isteyenden alınmasına 17.9.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini