 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1976/2224
K: 1976/3720
T: 07.05.1976
DAVA : Kongrenin ve anılan kongrede davalılarla ilgili seçimlerin iptali ve muarazanın önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle 6.6.1975 tarihinde yapılan sendika kongresinde İcra, Yönetim, Denetim, Asil ve Yedek Üyelikleriyle Federasyon Asil ve Yedek Delegeliklerine seçilmiş olan davalılarla ilgili seçimlerin iptaline ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalılar avukatınca istenilmesi ve davacılardan Y. Oktay avukatınca da duruşma talep edilmesi ve bu tür davaların incelenmesinin Yargıtay Başkanlar Kurulu Karariyle Dairemize verilmiş olması üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 4.5.1976 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılar adına Avukat R. Aksoy ve E. Kutkan ile karşı taraf Y. Oktay Avukat C. Kayabaşlı geldiler. Diğer davacı adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi :
KARAR : Davada çözümlenmesi gereken temel sorun, "Şehir Hattı Kaptanları" nın işçi kuruluşlarına ve bu kuruluşların organlarına üye olup olmıyacakları yönünde toplanmaktadır.
Kimlerin işçi kuruluşlarına ve organlarına üye olabilecekleri ise, 274 sayılı "Sendikalar Kanunu" nun 2'nci maddesinin ilk fıkrasında gösterilmiştir. Bu fıkrada aynen şöyle denilmektedir "İş Kanunlarına göre işçi sayılanlarla, hizmet akdine göre çalışmayı veya nakliye mukavelesine göre esas itibariyle bedeni hizmet arzı suretiyle çalışmayı yahut neşir mukavelesine göre eserini naşire terketmeyi meslek edinmiş bulunanlar ve adi şirket mukavelesine göre ortaklık payı olarak esas itibariyle fiziki veya fikri emek arzı suretiyle bir işyerinde çalışanlar-bu mukavelenin aynı durumdaki herkese fiilen açık olması kaydiyle- bu kanun bakımından işçi sayılırlar. Bu kanun bakımından işçi sayılan kimseler işçi sendikası kurmak ve işçi sendikalarına üye olmak hakkına sahiptirler."
Görülüyor ki anılan fıkra hükmüne göre bir kimse şayet "hizmet akti" ne göre çalışmaktaysa ve bu yolda çalışmayı meslek haline getirmişse, işçi sendikası kurması, böyle bir sendikaya üye ve yönetici olması mümkündür. Bu olayda "Şehir Hattı Kaptanları" nın "hizmet akti" ne göre çalıştıkları ve bu çalışmalarını meslek haline getirmiş bulundukları tartışmasızdır. O halde, anılan kimselerin işçi kuruluşlarına üye ve yönetici olabilecekleri, daha kapsamlı bir anlatımla, Sendikalar Kanunu anlamında "işçi" sayılacakları şüphesizdir.
Burada işçi kuruluşu üye ve yöneticiliği söz konusu bulunduğuna göre davada "Deniz İş Kanunu" nun uygulama olanağı yoktur. Hiç değilse "Sendikalar Kanunu", bu yönden "Deniz İş Kanunu" na göre uygulama önceliğine sahiptir. Kaldı ki "Deniz İş Kanunu açısından dahi durum farksızdır. Gerçekten bu Kanu'nun 2/B maddesinde öngörülmüş "Kaptan" terimi, "Şehir Hattı Kaptanları"nı da belirgin olarak kapsamına almaktadır. Aynı maddenin (C) bendinde tanımı yapılan "kaptan" ise, 1. Kaptan'a yani Süvari'ye ilişkindir ve bu yön, davada söz konusu edilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında açıkca belirtilmiştir. Öbür yandan, Denizcilik Bankası A.O. Genel Müdürlüğünün 9.2.1976 tarihli cevabi yazısında şehir hattı gemilerinde bir tek kaptanın bulunduğu açıklıkla yazılıdır. Daha alt düzeyde ve derecede kaptan'ın bulunmadığı durumlarda Deniz İş Kanunu anlamında, "1. Kaptan" dan söz edilemiyeceği ortadadır.
"Şehir Hattı Kaptanları"nın Sendikalar Kanunu açısından "işveren vekili" olarak kabulleri de mümkün bulunmamaktadır7. Zira, sözü edilen Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre, "işveren sayılan gerçek ve tüzel kişiler adına işletmenin bütününü sevk ve idareye yetkili olanlar, bu kanun bakımından işveren vekilidirler. İşveren vekilleri, bu kanun bakımından işveren sayılırlar." "Gemi", işveren Denizcilik Bankası'na ait işletme değil, belki o işletmeye ait bir "işyeri"nden ibarettir. Şu duruma göre, Sendikalar Kanunu anlamında "işveren vekilliği" durumunu oluşturan "işletmenin bütününü sevk ve idareye yetkili olma" unsuru "Şehir Hattı Kaptanları" için söz konusu değildir.
Bilimsel görüşler de bu doğrultudadır. (Örneğin, Bkz.: OKAY, S.: Deniz Ticaret Hukuku, Im, 3. basım, 1970, İstanbul, sh. : 319/320)
Şu duruma göre davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve davalılar yararına takdir edilen 1.400 lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine 7.5.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.