Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1976/2185
K: 1976/6787
T: 22.10.1976
  • ÖLÇÜMLEME (İNCELEME HAKKI, DÜŞÜLECEK MİKTARLAR)
ÖZET: 1 - Belli, bir kesimde yapılan işler için hakediş raporları incelenip bu işe ödenen istihkak saptanarak ölçümlemeye esas alınmalıdır. Böyle bir saptama olanağı yoksa sosyal sigorta işlemleri tüzüğünün 39. maddesi uygulanır.
2- Geçici veya kesin kabul sırasında saptanan kusurlu işler ve nefaset farkı olarak istihkaktan kesilen miktar ile işlerin bir bölümü aracılara yaptırılmış ve prim aracılarca ödenmişse bunlara ödenen miktar düşülerek inceleme hakkının doğup doğmadığı saptanır.
(506 s. SSK m. 79)
(Sosyal Sig. İşlemleri Tüz. m. 39,40)
Davacı, ihale suretiyle, 3.5.1971 ila 5.8.1972 tarihleri arasında bina inşaatı işe verenidir. Defter ve kayıtları, Kuruma verilen prim bildirgelerini doğrulamaktadır. İşveren adına tahakkuk ettirilen istihkak dan, geçici ve kesin kabul sırasında, kusurlu işler ve nefaset farkı olarak toplam 7.005 TL. nın kesildiği, 9 ayrı hakediş raporu 672 ile tahakkuk eden toplam istihkakın 840.718,76 TL. olduğu, konularında taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Kurum, 7/4209 sayılı "Sosyal Sigorta İşlemleri Tüzüğü" nün 40 inci maddesine göre 14 4.172 in 5.8.1972 tarihleri arasındaki kesim için işlem yapmış, inceleme ve ölçümleme hakkının, bu kesim için doğduğu iddiasiyle işveren aleyhine 5.851,82 TL. lık ölçümleme prim borcu tahakkuk ettirmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; anılan tüzüğün 40 ncı maddesine göre, inceleme hakkının doğup doğmadığın saptanması aşamasında yapılan işin bir kesimine düşen istihkak miktarının nasıl bulunacağı, istihakakdan yapılan kesintilerin gözönünde tutulup tutulmayacağı, aracılara yapılan ödemelerin indirilip indirilmeyeceği; incelemeye gitme hakkının doğduğu saptandığında da ölçümleme hesaplarına esas alınacak ücretlerin ne şekilde bulunacağı ve bunun mahkemece denetiminin yaptırılabilip yaptırılamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
Yapılan işin tüzük döneminde geçen kısmı için inceleme hakkının doğup doğmadığının saptanmasında, yapılan işin bu kesiminde işverene ne miktar istihkak ödendiğinin öncelikle bulunması gerekmektedir. Yapılan işin tümü için işverene, 9 ayrı hakediş raporu ile istihkak tahakkuk ettirilmiştir. Hakediş raporlarında, yapılan işler ve tarihleri açıkça belirlenmiştir. Bu bilgilerden yararlanarak ilgili kesim içinde yapılan işler ve karşılığında ödenen istihkak saptanmalıdır. Anılan tüzüğün 39 uncu maddesinde açıklanan yöntem, tek istihkak alınan hallere uygulanabilir bir varsayımı içermektedir. Olayda gerek 9 ayrı hakediş raporuyla tahakkuk ettirilen istihkakın bulunması, gerekse, olayın özelliği gereği gerçeğe yaklaşma ya da gerçeği bulma olanağı varken varsayımlara dayanılamıyacağı yolundaki genel hukuk kuralı gereği 39 uncu maddenin bu davada uygulanamıyacağı kuşkusuzdur.
Kusurlu işler ve nefaset farkı olarak işverenin istihkakından kesilen miktarın da hesaplamalarda gözönünde tutulması gerekir. Kesin kabul ve geçici kabul sırasında saptanan kusurlu işlerin ve nefaset farkının, işçilik ya da malzemenin istenen ölçüde ve nitelikte olmaması anlamında kullanıldığı açıktır. Bunların maliyete ve giderek işçi ücretlerine yansıması ise doğaldır. Müteahhide tamamlattırılacak ya da düzebilecek bir iş olmadığı, müteahhit nam ve hesabına noksanların tamamlanmasının da söz konusu olamıyacağı açıktır. Çünkü, kesin kabul; müteahhit ile ihale makamı arasındaki tüm ilişkilerin tasfiyesi anlamındadır.
İşveren davacının, bir kısım işleri aracılara yaptırdığı yolundaki iddiasına gelince davacı, dava dilekçesinde bu konuya değinmiş, duruşma sırasında, herbirinin ayrı ve Kuruma tescilli işyeri olan, aracılara ödediği ücretleri gösteren faturalar ibraz etmiştir. Dava dilekçesinde bu maddi olgudan söz edilmesine, delillerin hasar ve tahsis edilmemiş bulunmasına ve özellikle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 482 inci maddesindeki açık hükme göre, ibraz edilen bu faturaların, doğruluğu ya da aidiyeti ihtilanı değilse, hesaplamanın bu aşamasında gözönünde tutulması gerekir. Aracı, müstakil işveren durumunda ise esasen kendi çalıştırdığı işçilerin sigorta primlerini ödeyecektir. İşverenden de aynı primi isteme sonucunu doğurur biçimde işlem yapılması mükerrer prim ödenmesine neden olması bakımından, isabetli sayılamaz. Öbür yandan, esas işyerine (olayda davacının işyerine) bağlı olarak sigortalı sayılmayacak kimselere - örneğin müstakil atölyelerde yapılıp işyerine monte edilen işler dolayısiyle ödenen aracı istihkakları; kendi nam ve hesabına çalışmaları nedeniyle işverenle aralarında hizmet sözleşmesi bulunmayanlara ödenen ücretler gibi - yapılan ödemelerin dahi bu aşamadaki hesaplamada gözönünde tutulması gerekir. Aksinin kabulü halinde, prime tabi olmayan kimseler için prim tahakkuk ettirilmiş olur ki, böyle bir sonuç 506 Sayılı Yasada öngörülmemiştir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözönünde alınıp hesap yaptırılmadan, tüzük dönemine isabet eden çalışma kesiminde, tüzüğün 40 ncı maddesi gereğince Kurumun inceleme hakkının doğduğunun kabulü isabetli değildir.
İnceleme hakkının doğduğu kabul edildiğinde, ölçümleme hesaplarına esas alınan ücretler toplamının, istihkaktan yapılan kesintileri, aracılara yapılan ödemeleri de içerdiği iddiası, mahkemece incelenip tartışılmamıştır.
İnceleme hakkı doğduğu takdirde, anılan tüzüğün 36 ncı maddesinde belirlenen belgelere göre gerçek işçilik saptanacaktır.
İnceleme ve ölçümleme esas işveren için yapıldığına göre, yukarıdaki bentte açıklandığı gibi ölçümleme hesaplarına esas alınacak işçiliğin de yalnızca esas işverene ilişkin işçilik olması gerekmektedir. Yapılmayan işler için ya da primi başka işverenlerce ödenen işler için, veya prime tabi olmayan çalışmalar için ödenen istihkak ya da paraların prim hesaplamalarına dahil edilmemeleri gerektiği de kuşkusuzdur.
Burada, teknik bilgi ve incelemeyi gerektiren bu bentteki iddia ve itirazlarının bilirkişi aracılığı ile değerlendirilmesi gerektiği yönüne de işaret edilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgu karşısında, uyuşmazlığın bu bölümünün incelenip tartışılmadan sonuca varılması dahi isabetli sayılamaz.
O halde, davacı işverenin bu yönleri amaçlıyan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarda 1 ve 2 Nolu bentlerde gösterilen nedenlerden ötürü (BOZULMASINA), 22.10.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini