 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1976/1542
K: 1976/6389
T: 05.10.1976
DAVA : Davacı, iş kazasından dolayı meydana gelen maluliyetinin %11 olarak tesbit edildiğini, halbuki maluliyetinin bundan fazla olduğunu ileri sürerek, maluliyetinin yeniden tesbitini istemiştir.
Mahkeme, davanın görev yönünden reddine karar vermiştir
Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Dava, iş kazasına bağlı sürekli göremezlik nedeniyle meslekte kazanma gücü kaybı oranının hükmen tesbitiyle bağlanan gelirin artırılması isteğine ilişkindir.
Sigortalının sürekli iş göremezlik halinin tesbitinde Kurum Sağlık Tesisleri Sağlık Kurullarınca verilecek raporlarda belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, raporları yeterli görülmeyenlerin Kurumca yeniden muayene ettirilebileceği ve ilgililerin durumlarının tesbitinden son muayene roporlarının esas tutulacağı, bu suretle elde edilen raporlara dayanılarak kurumca yapılmış olan tesbite ilgililerce itiraz olunduğu takdirde keyfiyetin Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacağı 506 Sayılı Yasanın 109. maddesinde açıklanmıştır.
Kurum Sağlık Tesisleri Sağlık Kurullarından alınmış rapor üzerine Kurumca yapılmış bulunan tesbit ilgilinin itirazına uğramışsa, kurum ile ilgili arasındaki uyuşmazlık Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacak ve ilgili bu yolla tatmin edilmemiş ise Yargıtay İçtihadı Birleştirem Büyük Genel Kurulu'nun 28.6.1976 gün ve 6/4 sayılı kararı gereğince adli yargı yerlerine başvurarak, mesleğinde kazanma gücü kaybı oranının hükmen saptanmasını isteyebilecektir.
Sürekli iş göremezlik hali ile ilgili olarak böyle bir yasal düzenleme ile özel bir yol izlenmiş olmasının nedenlerini de çok önemli bir kamu hizmetini gerçekleştirme görevini üstlenmiş bulunan Kurumun, işlemlerini sağlıklı ve inandırıcı bir düzeyde, çabuklukla ve belli bir disiplin içerisinde yerine getirilmesi olduğu kuşkusuzdur. Öbür yandan Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu'nun aynı zamanda tıbbi konularda sigortalı ile Kurum arasında çıkacak uyuşmazlıkların kısa sürede giderilmesi amacıyla kurulduğu ve kurul kararlarıyla Kurumun bağlı bulunduğu da dikkate alınınca ilgililerin idari aşamada bu yollara başvurmadan, dava açmaları halinde davada hukuki yararlarının bulunduğundan da söz edilemez. İlgililerin dava yolu ile mahkemeden hukuki himaye talebinde bulunabilmeleri ancak bu yolla haklarını almamış olmaları sonuç kısmında da "Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilerek durumun Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanması halinde ilgililerin bu karara karşı mahkemeye başvurabileceklerine" açıkça işaret olunmuştur.
Davada Kurumca yapılan tesbite karşı, davacının Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu nezdinde itirazda bulunmadığı yönü araştırılmıştır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş Kurumca yapılan tesbite itiraz edilmiş ve konu hakkında Sosyal Sigorta Sağlık Kurulunca karar verilmiş ise, Tıp Fakülteleri Kürsü Konseyleri veya Sağlık Kurullarından alınacak raporlara göre ve icabı halde Adli Tıp Meclisinden de mütalaa alınmak suretiyle davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranının tesbitine, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz edilmemiş ise davada davacının hukuki yararı olmadığı noktasından davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Bu yön araştırılmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 5.10.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.