Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1975/9-754
K:1975/1691
T:24.12.1975
  • SENDİKANIN SAPTANMASI (İŞÇİ OYLAMASI ve REFERANDUM)
* ÖZET:1 - İşçilerin çoğunluğunu teşkil eden sendikanın belirlenmesinde 274 sayılı yasadaki hükümlerin gözönünde tutulması zorunludur. Başka bir yol benimsenmesi halinde yasa hükümleri ihlal edilmiş olur. Bu belirlemede asıl olan, çağrı günündeki durumun saptanması olup geleceğe ilişkin bir durum söz konusu olamaz. Buna göre 274 sayılı yasa uyarınca kazanılan üyelik durumunun 275 sayılı yasada öngörülen usule göre tesbiti gerekir. Oylama (referandum) yoluna başvurulamaz.
2 - İlgili yasaların yorumlanmalarında ve yasalarda boşluk bulunması halinde hakim M.K. 1. maddesindeki yetkiyi kullanmalıdır. Bu koşullar dışında böyle bir yetkinin kullanılması, kamu düzeni ile ilgili ve buyurucu nitelikteki yasa kurallarını bir tarafa bırakma olur.
(274 s. Sendikalar K. m. 5/1, 6/1)
(275 s. Top. İş Söz. Grev ve Lok. K. m. 11)
Taraflar arasındaki davadan dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 2. İş Mahkemesince verilen 18/2/1975 gün ve 42/7 sayılı kararın incelenmesi davalılardan Tek. Met. İş Sendikası vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 20/5/1975 gün ve 8046/31146 sayılı ilamıyla, Bozulmasına karar verilip dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davanın konusu İstanbul Bölge Çalışma Müdürlüğünün 14/2/ 1971 gün ve 1975/8 sayılı kararının iptali istemine ilişkindir. Bölge Çalışma Müdürlüğünün bu karariyle toplu sözleşme yapma yetkisine sahip sendikanın, üye kayıt fişleri ile istifa belgelerinden yararlanılmak suretiyle tesbitine olanak bulunmadığına ve incelemeye tabi tutulan belgeler birbirleriyle çeliştiklerinden işçilerin gerçek iradelerini yansıtacak sendikanın tesbit edilemediği ve bunun sonucu olarak toplu iş sözleşmesi yapma yetkisini haiz sendikanın iş. çilerin serbest iradeleriyle saptanması için toplu iş sözleşmesi çağrısında bulunan sendikaların yetkili iş mahkemesine başvurmak hakkına sahip bulunduğuna karar verildiği hususunda uyuşmazlık yoktur. Sözü edilen karara itiraz edilmesi üzerine mahkemece aynen "274 Sayılı Sendikalar ve 275 Sayılı Toplu Sözleşme Yasalarına göre Toplu Sözleşme yapma yetkisini haiz sendikanın üye kayıt fişlerine ve diğer yazılı belgelere göre saptanması gerekmekte ise de taraf sendikaların ibraz ettikleri üye kayıt fiş ve defterlerinin ve diğer yazılı belgelerin üyelerin gerçek iradelerini belirtmekten uzak olduğu ve kanaat verici biçimde ve sağlıklı olarak düzenlemedikleri hallerde ne gibi işlem yapılacağı adı geçen yasalarda gösterilmemiştir. Çalışma hayatının barış içinde yürümesini sağlamak bakımından gerek işçi ve işveren arasında gerekse sendikaların kendi aralarında çıkan uyuşmazlıkları en kısa sürede çözümlemekte kamu düzeni bakımından büyük yarar vardır. Halen elde mevcut yasalarımızda işçilere kendilerini temsil edecek ve kendileri adına Toplu Sözleşme yapacak sendikayı oylama suretiyle seçme hakkı tanımamıştır. Bu konuda gerekli yasanın çıkarılması yasama organının görevidir. Ancak mahkemeler önüne gelen uyuşmazlığı çözümlemek zorundadırlar. Bu nedenle Hakimin M. K.nun 1 nci maddesinden yararlanarak uyuşmazlığa bir çözüm getirmesi zorunludur. Yazılı belgelere göre işçilerin kendilerini temsil edecek sendikanın hangisi olduğu anlaşılamadığına ve gerçek iradenin yazılı belgelere göre saptanması mümkün olmadığına göre yapılacak en doğru iş asıl hak sahibi olan işçilerin oylama suretiyle serbest iradelerine başvurmak olacaktır." gerekçesiyle ve yine aynen "işçilerin kendilerini toplu sözleşme yapmak hususunda temsil edecek sendikayı seçmeleri için oylama yapılmasına, oylamanın Bölge Çalışma Müdürlüğünün yetkilerinin denetimi altında gizli oy ve açık sayım ilkesine göre yapılmasına, oy verme gün ve saatinin makul bir süre içinde taraf sendikalara, işverene ve işçilere gereği gibi duyurulmasına, oylamanın çağırı tarihinde işyerinde işçiler arasında yapılmasına böylece yetkili sendikanın saptanarak ona göre bir karar verilmesine... " denilmek suretiyle referandum esası benimsenmiş bulunmaktadır. 1262
Temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi "275 Sayılı Kanunun 11 nci maddesine göre işyeri seviyesinde Toplu Sözleşme çağırısı üzerine Bölge Çalışma Müdürlüğünün yetkinin hangi tarafta olduğunu tesbit etmesi, çağında bulunan sendikanın ekseriyet olmadığı takdirde isteği red etmesi lazımdır. İtiraz üzerine iş Hakiminin de davacının toplu sözleşme yapmağa yetkili olup olmadığına karar vermesi gerekir. Referandum yoluyla hangi sendikanın yetkili olacağının tesbitine dair yasadada bir hüküm yoktur. Aksine 274 ve 275 sayılı Kanunlarda çağırı yetkisinin nasıl tesbit edileceğine dair hüküm vardır. Olayda Medeni Kanununun 1 nci maddesinin uygulama yeri yoktur. Tarafların anlaşmaları halinde referandum yoluyla ekseriyetin tesbiti istenebilir. 275 Sayılı Kanunun 11 nci maddesine göre Bölge Çalışma Müdürlüğünün verdiği karar üzerine iş mahkemesince verilen kararlar kesin ise de bu karar 11 nci madde uyarınca verilmiş bir karar olmadığı cihetle temyiz incelemesi yapılması gerekir." Nedenleriyle kararı bozmuş, mahkeme önceki kararında direnmiştir.
Yukarda özetlenen duruma göre mahalli mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık toplu sözleşme yapma yetkisini haiz bulunan sendikanın işçilerin oylarına başvurulmak suretiyle başka bir anlatımla referandum yoluyla tesbitine mahkemece karar verilip verilemiyeceği yönüne ilişkin bulunmaktadır.
Önce şu husus belirtilmelidir ki yasalarımızda uyuşmazlığın çözümü vasıtası olarak referandum hakkında herhangi bir düzenleme bulunmadığı bir gerçektir. Uyuşmazlığın çözümünde uygulanmak üzere yasa düzeyinde herhangi bir kural yoksa ancak o takdirde hakimin, Medeni Kanunun 1 nci maddesine başvurması düşünebilir. Zira Medeni Kanunun 1 nci maddesi uyarınca Hakimin kanun koyucu gibi hareket edebilmesi yasa da boşluk bulunması koşulunun gerçekleşmesine bağlıdır. Burada incelemeye girmeden önce referandum hakkı da yasa da hüküm bulunmaması ile uyuşmazlığın çözümünde başvurulmak üzere yasalarda herhangi bir hükmün bulunmaması arasındaki farkı gözönünde tutmak zorunludur. 0 halde önce olayda uygulanacak hüküm yönünden yasa düzeyinde bir boşluk bulunup bulunmadığının tesbiti gerekir: 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 7/1 nci maddesi hükmünce "Bir iş kolunda çalışan işçilerin çoğunluğunu temsil eden işçi federasyonu veya iş kolu esasına göre kurulmuş işçi sendikası o iş kolundaki işyerlerini kapsayan toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir. Bir veya birden fazla işyerinde çalışan işçilerin çoğunluğunu temsil eden sendika o işyeri veya işyerleri için toplu iş sözleşmesi yapmağa yetkilidir. "Aynı yasanın 11/1 nci maddesinde ise aynen "Belli işyeri veya işyerleri için yapılacak toplu iş sözleşmeleriyle ilgili toplu görüşmelerde işçileri temsil bakımından işçi sendikaları arasında çıkacak yetki uyuşmazlıkları ile işveren veya işveren sendikaları tarafından bu konuda yapılacak itirazlar veyahut işverenleri temsil bakımından işverenler ve işveren sendikaları arasında çıkacak yetki uyuşmazlıkları ile işçi sendikaları tarafından bu konuda yapılacak itirazlar, yazılı çağın tarihinden başlıyarak üç iş günü içinde Bölge Çalışma Müdürlüğünce karara bağlanır. Bölge Çalışma Müdürlüğünün bu konudaki kararlarına, ilgililer, kendilerine yapılacak yazılı bildiri tarihinden başlıyarak üç iş günü içinde iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemeye itiraz edebilirler. Bu itiraz altı iş günü içinde seri mahkeme usulü ile kesin olarak karara bağlanır." denilmiştir. Metinleri aynen alınan bu hükümler, görüldüğü üzere hangi sendikanın toplu sözleşme yapmağa hakkı bulunduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek uyuşmazlıklarında nasıl çözümleneceği düzenlemiş bulunmaktadır.
Mahalli mahkeme ile özel daire arasındaki görüş ayrılığının sonuca bağlanabilmesi için 274 ve 275 sayılı yasalar düzenledikleri konu ve aralarındaki ilişkiler itibariyle bir bütünü oluşturduklarından 274 sayılı Sendikalar Kanununun konuyu ilgilendiren hükümleri üzerinde de durmakta zorunluluk vardır. Sendikalar Kanununun sendika üyeliğini düzenleyen hükümleri incelendiğinde yasa koyucunun bu konuyu bir disiplin altına aldığı görülür. Şöyleki: 274 sayılı Kanunun 2 nci maddesi hükmünce "Bu kanun bakımından işçi sayılan kimseler işçi sendikası kurmak ve işçi sendikalarına üye olmak hakkına sahiptirler." Üyeliğin kazanılmasına ilişkin 5/1 nci maddesi hükmünce "Bu kanuna göre kurulan mesleki teşekküllere üye olmak ihtiyaridir. Üyelik üye kayıt fişinin veya kayıt defterinin imzalanması ile kazanılır" Üyeliğin kaybı da yine yasada öngörülerek 6/1 nci madde ile şu hükümler getirilmiştir: Her üye istediği zaman, üyesi bulunduğu mesleki teşekkülden çekilebilir. Çekilme Noter huzurunda münferiden kimliğin tesbiti ve istifa edecek kişinin imzasının tasdiki ile olur. Teşekkülden ayrılan veya çıkarılan üyenin ayrılış veya çıkarılış tarihi üye kayıt fişlerine evya defterine kayıt edilir" 274 sayılı yasa bunlardan başka işçi sendikası üyesi işçinin işsiz kalması veya sendikanın faaliyet sahası içinde kalmak şartıyla başka bir işe geçmesinin sendika üyeliğine halel getirmiyeceğini de öngörmüş, üyelikten çıkarma hakkında da düzenlemede bulunmuştur.
Yukardan beri yapılan açıklamalar göstermektedir ki yasa koyucunun 275 sayılı Yasa ile toplu sözleşme yapma yetkisini haiz sendikanın tesbitinde bir veya birden fazla işyerinde çalışan işçilerin çoğunluğunu temsil eden sendikanın tayini önemlidir; bu tayinde ise 274 sayılı Yasa da gene metinleri aynen alınan 5/1 ve 6/1 nci maddelerindeki esasların gözönünde tutulmaları zorunludur. Başka bir çözüm yolunun benimsenmesi halinde bir sendikayı nasıl üye olunacağı ve üyelikten nasıl çıkılacağı hakkındaki yasa hükümleri ihlal edilmiş olur. Şu hususta özellikle belirtilmelidir ki toplu sözleşme yapma yetkisini haiz sendikanın tesbitinde asıl olan çağın günündeki durumun tesbiti olup geleceğe ilişkin bir durumun tesbiti söz konusu edilemez. 0 halde 274 ve 275 sayılı Yasaların az ön ce değinilen hükümleri hep birlikte değerlendirildiğinde 274 sayılı Yasa uyarınca kazanılan üyelik durumunun 275 sayılı Yasada öngörülen usule göre tesbiti gerektiğinin kabulü icap eder.
Bir an için mahkemenin kabul ettiği üzere referandum yolu ile tesbitin benimsenmesi esasından hareketle doğuracağı sonuçlar üzerinde durmakta da yarar vardır: Referandum veya mahkemenin kullandığı sözlerle "gizli oy açık sayım" esası yeni ve serbest bir irade açıklamasına olanak verir. Başka bir anlatımla işçi oy kullanırken gerçekten 274 Sayılı Yasa uyarınca üyesi bulunduğu sendikadan başka bir sendikanın kendisini temsil edebilmesi doğrultusunda irade açıklamasında bulunabilecektir. Aksi halde referandum veya oylamaya başvurmanın bir anlamı kalmaz, bunun sonucu olarak referandum usulünün kabulü doğrudan doğruya 274 sayılı Kanunun 5/1 ve 6/1 nci maddelerine aykırı düşer. Diğer taraftan iş barışının sağlanması ve iş uyuşmazlıklarının olabildiğince sür'atle çözümlenmesi yolundaki ilkeler kuşkusuz iş hukukuna egemen bulunan esaslardan olduklarından bu alana ilişkin yasaların yorumlanmalarında ve yasada boşluk bulunması halinde hakimin Medeni Kanunun 1 nci maddesinde öngörülen yetkiyi kullanmasında sözü edilen ilkelerin ışığı altında hareket edileceğinden kuşku olunamaz; ancak olayda olduğu gibi yasa düzeyinde boşluk bulunmaması halinde mevcut düzenleme bir tarafa bırakılıp belirtilen ilkelerin gereği olarak yeni bir düzenleme niteliğini taşıyan bir çözüm yolu benimsenemez. Kamu düzenini ilgilendirmeleri nedeni ile 274 ve 275 sayılı yasalardaki konuyu ilgilendiren hükümler buyurucu nitelikte kurallardan olup tarafların (ilgililerin) iradeleriyle bu kurullar bir tarafa itilerek referandum yoluna başvurulamaz. O halde konu hakkında yasa düzeyinde bir boşluk bulunma. makta, mevcut düzenlemenin ihtiyacı yeterli olup olmadığı da yasa koyucunun yetki alanına girmektedir. Bu nedenlerle önceki karar. da direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi uyarınca yukarda gösterilen nedenlerle 24/12/1975 gününde bozulmasına bozmada oybirliği nedeninde oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini