Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1975/858
K: 1977/9
T: 14.01.1977
DAVA : Taraflar arasındaki şikayet davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Kadıköy 3. İcra Tetkik Mercii)'nce davanın kabulüne dair verilen 19.3.1974 gün ve 127-84 sayılı kararın incelenmesi davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 25.6.1974 gün ve 4458-6703 sayılı ilamıyla, (Olayın İİK'nun 97. maddesinde yazılı istihkak iddiası olarak nitelendirilmesi doğru olmadığından icra memurluğunca ittihaz edilen kararın bu yönden kaldırılması doğrudur. Ancak paranın kime ödeneceği yönünün halli tetkik merciinin görevi dahilinde olup bu yönden yetkisizlik kararı verilmesi yasaya aykırıdır.
Taşınmaz, satış dolayısıyle bedele dönüşmüş ve bedelin rekabesinin de Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olduğunun kabulü gerekmiştir. Bir gelir söz konusu olmadığından mütevelli heyeti bu parayı ahzu kabza yetkili olamaz. Bu itibarla ilamda yazılı paranın nemalandırılması mecburi olduğundan baş müdürlüğe ödenmesi gerekir. Bu konuyu halletmek icra tetkik merciinin görevi dahilinde olduğunun düşünülmemesi ve Hazine'nin Finansman Kanunu'na göre ileri sürdüğü hususun tetkik edilmemesi isabetsiz) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz edenler:
1- Belediye vekili.
2- İstanbul Vakıflar Baş Müd. Vekili.
3- Hazine vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Aya Tiryade ve Aya Efemiye Rum Ortadoks Kilisesi Vakfı yönetim kurulları vekili 1.11.1971 tarihli icra takip talepnamesiyle İstanbul Belediyesi aleyhine Kadıköy Asliye 3. Hukuk Hakimliği'nin 1968/912 esas 1971/886 sayılı ve 18.8.1971 tarihli ilamına istinaden istimlak bedelinin tahsil edilmesi için icra takibine tevessül etmişdir.
Takip sırasında İstanbul Vakıflar Baş Müdürlüğü 28.3.1972 günlü yazısıyla takip yapan icra memurluğuna başvurarak istimlak bedelleri mütevelli heyete ödenmeyerek vakfı adına baş müdürlüğe yatırılması gerektiği hakkında İstanbul Valiliği, Belediye Başkanlığı ve bilcümle ilgili kurumlara Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 27.2.1971 günlü genelgesi bulunduğunu genelge Vakıflar Kanunu'nun 23. maddesiyle 2950 sayılı Kanun'a istinaden yapıldığını, rekabeye taalluk eden bu kabil meblağların kanunlar uyarınca bankada tenmiyesi gerekli olup mütevelli veya her hangi kişilerin bu paralara el sürmelerinin memnu bulunduğunu bu sebeple tahsil edilmiş ve edilecek istimlak bedellerinin başmüdürlük dışında hiç bir kimseye ödenmemesi gerektiğini, paranın idarece çekileceğini aksi davranışın suç olduğunu buna tevessül edenler hakkında hukuki ve cezai sorumluluk doğacağını bildirmiştir. İcra memurluğu konuyu İcra İflas Kanunu'nun 97. maddesine göre mütalaa ederek bu maddede yazılı usulün tekemmülünden sonra paranın ödenmesi gerekeceğine dair verdiği karara karşı yukarıda sözü geçen kiliseler vakfı yönetim kurulu mercie şikayette bulunarak kararın kaldırılmasını istemiştir.
Mercice, Maliye Bakanlığı'nın vergi yönünden vaki talebi de birlikte tetkik edilerek, ilamda paranın kime ödeneceğine dair kayıt bulunduğunu Vakıflar İdaresi'nin bir istihkak iddiası bulunmadığını bu itibarla icra memurunun 31.8.1973 tarihinde ittihaz etmiş olduğu kararın usul ve kanuna aykırı bulunması sebebiyle kaldırılması gerektiğini Vakıflar İdaresi'nin talebinin umumi hükümler dairesinde halli gerektiğini dar yetkili tetkik merci hakimliğinde bu konunun incelenmesinin mümkün olmadığını bu nedenle Hazine ve Vakıflar İdaresi'nin umumi hükümler dairesinde mahkemeye müracaatta muhtar olmak üzere isteklerinin reddine karar vermiştir. Bu karar Vakıflar Başmüdürlüğü ile Hazine ve borçlu belediye tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 25.6.1974 tarihli kararıyla merci kararını aşağıda yazılı nedenlerle bozmuştur.
Şöyle ki; olayda sözü geçen kiliseler vekili tarafından ilama istinaden takip yapılmakta iken İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü İcra Memurluğu'na yukarıda meali yazılı 28.3.1972 tarihli yazıyı yazdığını bu yazıyı alan icra memuru 31.8.1973 tarihinde ittihaz ettiği kararla sözü geçen Vakıflar İdaresi'nin yazısı alacaklı tarafından kabul edilmemesi sebebiyle, İİK'nun 97. maddesine göre takibin devam veya taliki hususunda bir karar verilmesi için dosyanın icra hakimliğine gönderilmesine karar vermiş, bu karara karşı alacaklı kilise vakfını temsilen yönetim kurulu avukatı icra tetkik merciine şikayette bulunmuştur. Şikayete karşı borçlu belediye cevap vererek şikayetin yerinde bulunmadığını ileri sürmüş ve Vakıflar İdaresi de müdahale ederek pararın kanun gereğince kendilerine ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Hazine vekili de paranın yönetim kuruluna ödenmesine kanuni imkan bulunmadığını ayrıca tezyid edilen bedel üzerinden Finansman Kanunu gereğince % 3 nisbetinde teminatın tahsili gerektiğini bu sebeple paranın mütevelli heyetine ödenmemesi icabettiğini ileri sürmüştür. Mercice yukarıda yazılı şekilde karar ittihaz olunmuştur.
Özetlenen bu duruma göre halli gerekli husus evvela bir istihkak iddiasının söz konusu olup olmadığı cihetidir. Saniyen bir istihkak iddiası mevcut değilse hukuki durumun tesbitidir. İcra tetkik mercii icra memurluğunca verilen kararlara karşı kendisine yapılan şikayetler dolayısıyla icra memurluğunca ittihaz edilen şikayet konusu kararı doğru bulmaz ise usul ve kanuna uygun yapılacak muameleyi göstermesi ve ona göre karar alması İİK'nun 17. maddesi gereği olduğundan konunun hukuki niteliğinin ayrıca bu yönden de tesbiti icabeder. Bu itibarla Vakıflar İdaresi ve buna teb'an Hazine'nin yukarıda özeti yazılı yazılarının mahiyeti tesbit edilirken bu yazılar dayanağı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 27.2.1971 tarihinde yapılan tamimin incelenmesi gerekir. Bu tamimde Vakıflar Kanunu ve nizamnamesine istinad edilmiştir. İstimlak bedeli rekabeye taalluk ettiğinden satış bedeli mahiyetinde olduğu bu sebeple paraların fevkalade tahsisat kaydını amir bulunmuş olduğundan istimlak bedellerinin yönetici veya yönetim kurullarına değil, vakfı adına veznesine yatırılması gerektiği ve bu itibarla yönetim kurullarının paraları tahsile yetkileri bulunmadığından bu tür paranın kendilerine verilmemesi ileri sürülmüştür. Bu iddia İİK'nun 97. maddesinde yazılı bir istihkak iddiası niteliğinde değildir. Alacağın ilamda yazılı kilise vakfına ait olduğu üzerinde bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Paranın ilamda yazılı vakfa ait olduğu ilam müeddası ile sabittir. Bu itibarla hadisenin sözü geçen 97. maddede yazılı istihkak iddiası olarak nitelendirilmesi doğru olmadığından icra memurluğunca 31.8.1973 tarihinde ittihaz olunan kararın bu ciheti yanlış olması sebebiyle kararın bu yönden kaldırılması doğrudur.
Ancak vakfa ait paranın kime ödeneceği üzerinde ihtilaf vardır. Kanun ve nizamnamelere göre alacaklı vakıf yönünden paranın kime ödenmesinin gerektiğinin halledilmesi icra tetkik merciinin vazifesine giren hususlardan olduğu cihetle bu yönden yetkisizlik kararı verilmesi yasalara aykırıdır. Şöyle ki: Vakıflar İdaresi paranın vakfı temsilen mütevelli heyetine verilemeyeceğini kanuna istinaden ileri sürmüştür. Ve icra memurluğuna yazılan yazıların mahiyeti de bundan ibarettir. Bu duruma göre vakıf adına parayı ahzu kabza yetkili makamın kim olacağının halli gerekmektedir. Yani vakıf yönetim kurulu mu bu parayı icra veznesinden alacaktır, yoksa parayı vakıflar umum müdürlüğü mü almaya yetkilidir? 3513 sayılı Kanun'la değişik 2762 sayılı Kanun'un 1. maddesi mazbut ve mülhak vakıflar tarif etmiştir. Bu maddenin 2. bendi cemaatlerce idare olunan vakıfların mülhak vakıflar olduğunu kabul etmiş ve mütevellileri tarafından idare olunacağı ve mütevellilerin vakıflar umum müdürlüğünün ve umum müdürlük idare meclisinin kontrolü altında bulunduğunu açıklamıştır. Yine bu yasanın geçici maddesi gereğince ilgilileri tarafından vakıflar idaresine vakıf mallar hakkında beyanname verilmiş bulunmaktadır. Bu yasanın 2. maddesi Vakıflar İdaresi'nin umum müdürlük ve idare meclisinin vazifelerinin neden ibaret olduğunu tayin ve tespit etmiştir. Bu hükme göre vakıfları idare ve temsil etme yetkisi umum müdürlüğe aittir. Vazifeleri arasında vakıf paraları nemalandırmak da bulunmaktadır. Ayrıca mütevellileri tayin ve azletmek yetkisi de vardır. Yasanın 13. maddesi satılacak mallardan ele geçecek paranın 10 ve 11. maddelere göre gösterilen yerlere sarfedilinceye kadar nemalandırılmasının mecburi olduğunu açıklamış ve 23. maddesi de mütevelli heyetlerin vazifelerini tayin ve tesbit etmiştir. Bu vazifeler arasında tahsili kendilerine bırakılan gelirleri toplamak yetkisi vardır. Paraya taalluk eden bu yetki yalnız gelir ile sınırlanmıştır. Şu halde ilama merbut icrası istenen alacak niteliği itibariyle gelir olarak kabul edilirse paranın mütevelli heyetine ödenmesine kanuni bir sakınca bulunmaması gerekir. Aksi halde bu paranın mütevelli heyeti tarafından kabzedilmesi mümkün olamaz. 2950 sayılı Kanun'un 1 ve 2. maddelerine göre satış paralarının Vakıflar Umum Müdürlüğü bütçesinin varidat kısmında açılacak hususi fasıllara irad ve aynı masraf kısmında açılacak fasıllarda tahsisat kaydolacağı öngörülmüştür. Bu açıdan infazı istenilen ilamda yazılı para nitelik itibarıyla istimlak bedelinin tezyidine dair devlet veya Belediye İstimlak Kanunu'nun verdiği yetkiye istinaden vakıf olan taşınmazı istimlak etmiştir. Yani cebren Anayasa'ya dayanarak satın alınmıştır. Ve bu para satın alınan vakıf taşınmazın bedelidir. Yukarıda yazılı Vakıflar Kanunu'nun 10 ve 12. maddelerinin benimsendiği prensip satış bedeliyle ilgilidir. Satışın umum müdürlükçe ihtiyari olarak yapılması ile istimlak suretiyle yapılması arasında elde edilen bedeli yönünden bir fark yoktur. Bu itibarla ilam konusu istimlak bedelinin bu maddelere göre mütalaası gerekir. Rekabesi umum müdürlüğe ait arazinin satış bedeli gelir olarak düşünülemez. Taşınmaz dolayısıyle bedele dönüşmüş ve bu bedelin rekabesinin de Vakıflar Umum Müdürlüğü'ne ait olduğunun kabulü gerekmiştir. Binaenaleyh bir gelir bahis konusu olmadığından Vakıflar Kanunu'nun 23. maddesinin B bendine giren gelir olarak kabul edilemeyeceğinden mütevelli heyeti bu parayı ahzu kabza yetkili olamaz. Ve bu itibarla 13. maddenin hükmüne giren ilamda yazılı meblağının nemalandırılması mecburi olduğundan parayı ahzu kabza Vakıflar İdaresi'nin yetkisinin kabulü zorunludur. Bu yönden Vakıflar İdaresi'nin icra memurluğuna yazdığı yazı gereğince bu paranın baş müdürlüğe ödenmesi icabeder. Ve bu konuyu halletmek de icra merciinin vazifesine ait bulunduğu düşünülmeksizin yetkisizlik kararı verilmesi kanuna aykırı olduğundan merci kararının bu yönden bozulması icap ettiği gibi hazinenin Finansman Kanunu'na istinaden ileri sürdüğü husus da tetkik edilmeden karar verilmesi de isabetsiz bulunmuştur. Vakıflar adına mütevelli heyet tarafından tayin edilen avukatın nizamnameye dayanarak izin almadan bu takibi açıp devam ettirdiğine dair usul hakkında Vakıflar İdaresi'nin sözü geçen yazısında bir itiraz bahis konusu değildir. İlamda tahakkuk etmiş alacak hakkında yalnız paranın kime ödenmesi gerektiği üzerinde bir ihtilaf bulunduğundan avukatın yaptığı bu muameleye ve dolayısıyla mütevelli heyet tarafından avukat tayinine zımnen muvafakat edildiğinin kabulü gerekeceğinden bu yöne ilişkin itiraz varid görülmemiştir.... gerekçesiyle merci kararı bozulmuştur. Düzeltme isteği reddedildikten sonra merci kararı bozulmuştur. Düzeltme isteği reddedildikten sonra mercice vakfa ait paranın kime ödeneceği hakkındaki nizanın halli icra tetkik merciinin görevine girdiğinden ve Hazine'nin Finansman Kanunu'na istinaden ileri sürdüğü bozma sebebi yerinde görüldüğünden bozma ilamında gösterilen bu sebeplere uyulmasına ve 2762 sayılı Kanun'un 1. maddesini değiştiren 3513 sayılı Yasa'nın 5404 sayılı Yasa ile değiştirilerek cemaatler ve esnafa mahsus vakıfların bunlar tarafından seçilecek heyetler tarafından idare edileceği beyan edilmiş ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce denetleneceği bildirilmiş olduğundan bozma ilamında gösterilen maddelerin bu vakıflara uygulanması mümkün bulunmadığından icrada bulunan paranın nemalandırılması için Vakıflar Genel Müdürlüğü emrine verilmesine dair bozma kararı yerinde görülmeyerek evvelki kararda israr edilmesine ve paranın şikayet eden vakıf emrine verilmesine karar vermiştir. Bu kararı borçlu İstanbul Belediyesi ile Vakıflar İdaresi ve vakıf mütevelli heyeti temyiz etmiştir.
2762 sayılı Vakıflar Kanunu vakıfları bünyelerine ve idare şekillerine göre vasıflandırmıştır. Mazbut vakıfların bünyesi mevzuatla belirlenmiş olup konu ile ilgisi bulunmadığından bunun üzerinde durulmasına lüzum görülmemiştir. Mülhak vakıf niteliğini haiz vakıf türleri hakkındaki hükümler 3512 ve 5404 sayılı Kanun'larla getirilmiş bulunmaktadır. Konu ile ilgili hüküm 5404 sayılı Kanun'un 1. maddesidir. Bu madde hükmüne göre mütevelliliği vakfedenlerin fer'ilerine şart edilmiş vakıflara mülhak vakıf deneceği, bunların mütevellileri tarafından idare olunacağı ve mütevellilerin Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün ve genel müdürlükte idare meclisi kontrolü altında bulunacağını belirttikten sonra cemaatlara ve esnafa mahsus vakıflar bunlar tarafından seçilen kişi veya heyetlerce idare olunacağını ve ilgili makamlarla Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından denetleneceğini açıklamıştır.
Bu hükümler açısından konu mütalaa edilmekte mülhak vakıflar ile cemaatlere ve esnafa mahsus vakıflar arasında mürakaba yönünden bir fark gözetilmiş değildir. Her ikisini de Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün mürakabe edeceği esası kabul edilmiştir. Mülhak vakıflarda idare mütevelliliği vakfedenlerin ferilerine şart kılmış olması halinde idaresinin bu mütevellileri tarafından yapılacağı öngörülmüş, cemaate ve esnafa ait vakıflarda bu tür mütevelli heyeti bulunmadığından cemaatler tarafından seçilecek kişi ve heyetlere idaresi terk edilmiştir. Kanun koyucu bu açıklığı getirmekle cemaat vakıflarının idaresini bir düzene bağlamış olmaktadır. Fakat Vakıflar Kanunu hükümlerinin bu vakıflara uygulanmayacağına veya ne gibi statüye tabi olacağına dair yeni bir hüküm getirmediğinden konunun 2762 sayılı Kanun hükümleri dairesinde halli gerekeceğinin kabulü zaruridir. Adalet Komisyonu kararında mülhak vakıf meyanından çıkarılmış olduğunun zikredilmesi gelire ait idare heyetlerinin yetkisini açıklayan bir hüküm olarak kabulü zaruridir. Bir vakıf taşınmazının satılması halinde paraya dönüşen vakıf bir gelir olarak nitelendirilemez. Buna göre gerek murakebe ve gerekse 2950 sayılı Kanun hükümlerine göre nemalandırılmak üzere Vakıflar Genel Müdürlüğü emrine verilmesi zaruridir. İdare heyetinin bu parayı ahzu kabza yetkili olmadığının kabulü bu nedenle de doğru bulunduğundan bozma kararına uyulması gerekirken bu nedenle de doğru bulunduğundan bozma kararına uyulması gerekirken direnilmesi yasaya aykırı görülmüştür. Bu nedenlerle direnme kararının bozulması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı ve özel daire kararında belirtilen sebeplerle temyiz itirazlarının kabulü ile 8.7.1975 tarihli direnme kararının (BOZULMASINA) ve müşteki vakıfların uyulan bozma kararı gereğince ittihaz olunan karar kısmına yönelen temyiz itirazlarının tetkiki için dosyanın 12. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine ve Avukatlık Kanunu Ücret Tarifesi hükümlerine göre duruşmaya gelen mümeyyiz müdahil İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü yararına 1.400 lira avukatlık parasının duruşma isteyen Aya Efemiye, Aya Triyada Kiliseler Vakıf İdare Heyeti'nden tahsiline 14.1.1977 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini