 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1975/762
K: 1976/1164
T: 24.03.1976
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 2.5.1974 gün ve 2182-1288 sayılı kararının incelenmesi davalı idare tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 30.5.1975 gün ve 19738-33890 sayılı ilamiyle, (davacı, davalı idarenin yönetim kurulu kararıyla kök ücrete yaptığı zammı, fazla mesai, ilave tediye, hafta ve genel tatil paraları ile, ihbar ve kıdem tazminatlarına in'ikas ettirmediğini beyanla, eksik ödemelerin hüküm altına alınmasını istemiştir.
Mahkeme anılan zammın ücret olduğunu kabul ile isteği hüküm altına almış, davalı bunun ek ödenek olduğunu, bu paranın niteliği ve gerekçesi itibariyle, yan ödemelere sirayet edemiyeceğini savunarak hükmü temyiz etmiştir.
Gerçekten, davalı idare 1327 sayılı Kanunun kapsamı dışında kalan banka personelini, personel rejimine tabi olmalarına kadar geçecek süre için tesbit edilen oranlarda ve 1.3.1971 tarihinden itibaren ek bir ödeneğin verilmesini kabul etmiştir.
Dosyadaki belgelerden bu ödeneğin verilmesinde, işveren için akdi veya kanuni bir zorunluluk olmadığı anlaşıldığı gibi, davacı dahi böyle bir zorunluluğun olduğunu iddia ve ispat etmiş değildir.
Hükme dayanak yapılan raporla bilirkişi kesinleşen Yüksek Hakem Kurulu kararına ve yasaların ücret tanımlarına göre bu ödeneğin ücret sayılacağını, bu nedenle yan ödemelere sirayet edeceğini kabul etmekte ise de Yüksek Hakem Kurulu Kararında bu ödeneğin ücret olarak tanımlanacağına dair bir ibare yoktur. Karar ancak, aynı şartlarla bu ödenekten işçilerin de yararlandırılmalarını hedef tutmakta ve bu yönüyle de mahkemeyi bağlayıcı nitelikte değildir.
Ücret tanımına gelince: genel olarak ücret, hizmet aktinin bir şartıdır ve iş karşılığı kararlaştırılan veya yasalarla belirlenen bir paradır. İşveren akdi veya kanuni sınırlarla tesbit veya tayin edilenler dışında şu veya bu şekilde bir ödeme yapma zorunluğunda değildir. İşverenin herhangi bir sebeple tek taraflı olarak işçisine akten ve kanunen tayin edilenler dışında tatbikatı geçici ve sınırlı olmak üzere bir miktar para veya menfaat sağlanmasının önleyen bir yasa hükmü de yoktur. O halde işverenin kendi olanaklarına göre geçici, şartlı ve sınırlı bir tediyeyi tek taraflı bir irade ile kabul eylediği gözden uzak tutularak sadece normal ücret tanımlariyle isteğin kabul edilmiş olması yasalara aykıdır.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda: Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden ve duruşma isteyen : Davalı idare.
Temyiz dilekçesinin süresinde verilip kaydedildiği incelenerek anlaşıldı.
Dosyadaki kağıtlar okunup gereği görüşüldü :
KARAR : İş hukukuna hakim olan başlıca esaslardan biri de işçiyi koruma ilkesidir. İş hukukununun kapsamı dışında kalan bir sözleşme ile kabul edilen herhangi bir koşul Borçlar Kanununun 19. maddesi çerçevesinde akit serbestisi prensibi uyarınca geçerli sayılırken, aynı koşul İş Hukuku alanında işçiye koruma ilkesi ışığında yorumlandığında geçerli sayılmayabilir. Söz konusu ilke özellikle işverenin yasal yükümlülüklerinden kurtulmak amacından hareket etmesi suretiyle meydana gelen davranışlarında etkisini gösterir ve böyle bir durumun gerçekleşmesi halinde işçi yararına çözüm yolunun benimsennmesi gerekir. Ancak işçiyi koruma ilkeside uyuşmazlıkların çözümünde sınırsız olarak uygulanması bu ilkenin benimsenmesi ile güdülen amacın gerçekleşmesini ortadan kaldırır. Olayda, davalı Denizcilik Bankasının uyuşmazlığa esas olan ödemeleri yasal bir yükümlülükten kurtulmak amacıyla benimsediği gerçekleşmemiş aksine Yasal veya akdi bir yükümlülük olmadan belirli koşullarla tek taraflı bir irade beyanı ile yaptığı anlaşılmıştır. Bu nedenlerle mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerle Hukuk Usulü Muhakemeleri kanununun 429. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı yararına takdir olunan 1.000 lira avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, birinci görüşmede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 24.3.1976 gününde ikinci görüşmede salt çoğunlukla karar verildi.