 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1975/398
K: 1976/1315
T: 19.11.1975
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Zonguldak 3. İş mahkemesi)nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.4.1974 gün ve 217 - 393 sayılı kararın incelenmesi davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 14.2.1975 gün ve 524 - 752 sayılı ilamiyle, (... Meslek hastalığına uğrayan sigortalı işçi, ya da hak sahipleri tarafından işverene karşı açılan bu tür davalar Yargıtay kararlarında genellikle yer alan bir anlatımla sosyal sigorta yasalarında kendilerine sağlanmış Sosyal Sigorta yardımları ile karşılanmayan zararların giderimi (tazmini) ilkesine dayanmaktadır. Sosyal Sigorta Kurumunca sağlanmış sosyal sigorta yardımları gözönünde tutulmaksızın açılmış davalarda bu yardımların karşılığının belirlenen tazminat miktarından indiriminin de nedeni budur. Bu bakımdan, bu konuda önemli olan, kurumun eylemli olarak (fiilen) sağlamış bulunduğu yardımlar ve onların karşılığıdır. Yoksa bilirkişice saptanmış yardımlar karşılığı değildir. Bunun tersi durumda bilirkişinin kurumun gerçekte sigortalı işçiye sağlamış olduğunun altında bir sosyal sigorta yardımını saptaması ve böylece, bilirkişi düşüncesine dayanılarak verilecek kararda bir kesim sosyal sigorta yardımlarının karşıladığı zararların dahi giderilmesi yolunda tazminata hükmedilmesi olasılığı vardır. Burada, bu biçim yargı işleminin Kurum'un eylemli olarak sigortalı işçiye sağlamış bulunduğu yardımların karşılığına ilişkin rücu davalarda bir takım güçlüklere meydan vereceği yönünü de gözönünde bulundurmak gerekir. Zira 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 26 ncı maddesine göre, Kurum koşullarının gerçekleşmesi durumunda sigortalı işçi ya da hak sahipleri için yapmış ve ilerde yapacak olduğu giderler ile sağladığı gelirin sermaye değeri toplamını işverenden istemek hakkına sahiptir.
Bu nedenle, tazminattan indirilmesi gereken sosyal sigorta yardımlarının karşılığının bilirkişi aracılığıyle saptanması isabetli sayılamaz. Mahkemece yapılacak iş, kararın verilmesine en yakın bir tarihe kadar 506 sayılı Sosyal Sigorta Kanunu ve sonradan yürürlüğe konulmuş sosyal sigorta yasaları gereğince sigortalı işçiye kurumca sağlanmış ve sağlanacak giderler istenmemişse yalnız bağlanmış gelirin sermaye değerinin kurum'dan sorulması, gelen cevabın doğruluğuna yöneltiliş itiraz yoksa cevapta bildirilen miktarın belirlenen tazminattan indirilmesi, davalı yararına doğmuş kazanılmış usuli hak durumu varsa bunun gözönünde tutulması ve sonucuna göre karar verilmesidir) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda: Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden ve duruşma isteyen : Davalı
Duruşma yapılması için tayin olunan 19.11.1975 çarşamba günü belli zamanda temyiz eden ve duruşma isteyen davalı EKİ. Müessesesi adına vekili olduğunu söyleyen avukat (A.G.D.) geldi. Karşı taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmediler.
Temyiz dilekçesinin süresinde verilip kaydedildiği incelenerek anlaşıldı.
Hukuk Genel Kurulunca gelen davalı vekilinin sözlü açıklaması dinlendikten sonra vaktin yetersizliğinden ötürü işin karar bağlanmasının aynı gün öğleden sonraya bırakılması uygun görüldü:
KARAR : Hukuk Genel Kurulunca öğleden sonra dosyadaki kağıtlar okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki kağıtlara, dayandığı gerektirici nedenlere göre mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında açıklanan nedenlerle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429 ncu maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı EKİ. vekili avukat (A.G.D.) yararına (1000) lira avukatlık parası takdirine 19.11.1975 gününde oybirliğiyle karar verildi.