 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1975/381
K: 1976/2542
T: 22.09.1976
DAVA : 15.11.1974 gün ve 5265 - 6639 sayılı ilamiyle (Davanın 26. maddeye göre açıldığı ve işveren davalının 9. madde uyarınca sigortalı hakkında bildirge vermemesi nedeniyle 10. madde uyarınca işverenin sigorta olayında tüm kusurlu ve sorumlu tutulması istendiği kabul edilmeli ve yapılan yargılama ile işverenin ve zamanında sigortalı çalıştırmaya başladığını kuruma bildirdiği hususunun anlaşılması üzerine de dava reddedilmeyip 26. maddeye göre davalı işverenin sorumluluğu gerektiren haller bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR : İşe giriş bildirgesi süresi içinde olay vuku bulmuş olduğuna göre 506 sayılı Yasanın 10. madesinin uygulama olanağı bulunmaktadır. Dava dilekçesinde maddi olgu olarak, çalıştırılan sigortalıya ait işe giriş bildirgesinin yasal süre içinde verilmemesine dayanılmıştır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 202. maddesinin 2. fıkrası gereğince davalının rızası olmaksızın bu sebeplerin genişletilmesi ve değiştirilmesi mümkün değildir. 506 sayılı yasanın 26. ve 39. maddelerinin işveren hakkında uygulanabilmesi yasanın belirlediği biçimde kusurlu bulunması esasına dayanır. Anılan yasanın 10. maddesinin uygulanabilmesi için ise, işverenin bildirilen anlamda kusurlu bulunmaması koşulu aranmamıştır. Bu bakımdan 10. maddeye dayanan ödettirme davası ile 26. ve 39. maddelere dayanan ödettirme davaları birbirinden ayrı ve bağımsız niteliğe sahiptirler.
O halde açık olan yön, bu istemlerden biriyle sınırlı olarak açılmış olan bir davanın diğer istemi dahi kapsamadığıdır. Kurumun işverenin bildirme yükümünü yerine getirmediği olgusuna dayanarak yalnız bu yönden anılan yasanın 10. maddesine dayanarak açtığı davada karşı tarafın kapalı veya açık şekilde rızası olmadıkça aynı Yasanın 26. maddesi gereğince inceleme yapılması ve karar verilmesine olanak bulunmamaktadır. Buna herşeyden önce Hukuk Usulü Muhakemeleri kanununun 74. maddesinde öngörülmüş bulunan "iddia ile bağlı bulunma" ilkesi engeldir. burada yasaya aykırı olarak dava ekonomisi düşüncesine de verilemez. Bu nedenlerle direnme kararı esas itibariyle doğrudur. Ancak mahkeme harç alınmasına yer olmadığına da karar vermiş ise de sonradan çıkan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 3.3.1975 gün ve 2/3 sayılı kararında açıklanan esaslar uyarınca dava harca tabidir. Mahkemece bu nedenle harç alınmamış olması usul ve yasaya aykırıdır. Ancak bu yanlışın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden direnme kararı bu yanlış düzeltilmek suretiyle onanmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararına "1500 kuruş red harcının davacı kurumdan alınmasına" sözlerinin eklenmesine ve kararın bu düzeltilmiş şeklinin ONANMASINA, (1500) Krş. ilam harcı alınmış olmakla başkaca harç alınmasına yer olmadığına oybirliğiyle karar verildi.