 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1975/11-207
K. 1977/92
T. 02.02.1977
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi )nce davanın reddine dair verilen 27.4.1973 gün ve 192-282 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 9.7.1973 gün ve 3170-3202 sayılı ilamiyle, ( TTK.nun 5. maddesine göre Asliye Hukuk Mahkemesince iş sahası itirazı üzerine verilen gönderme kararının temyiz kabiliyeti olmadığı Ticaret Mahkemesinin, iş sahası itirazını artık inceleyemiyeceği, gönderme kararının yasaya aykırılığını ileri sürmiyeceği, gönderme kararlarının sadece iş bölümü ile ilgili olup, mahkemeler arasında uyuşmazlık doğmaması prensibinin asıl olduğu, ticaret mahkemesi kararının artık iş sahası itirazı üzerine verilmiş karar niteliği olmayıp görevsizlik kararı niteliğinde bulunduğundan temyiz kabil olduğu ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava önce İstanbul Asliye 14. Hukuk Mahkemesinde açılmış ve 19.7.1972 gününde görev yönünden reddedilerek, dosyanın ticaret mahkemesine gönderilmesine, ilgili İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca şimdilik avukatlık parası takdirine yer olmadığına karar verilmiş ve temyiz incelemesi istenilmesi üzerine, özel dairece 24.4.1967 gün ve 12/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince gönderme kararlarının temyiz kabiliyetini haiz bulunmaması nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine 30.12.1972 gününde karar verilmiştir. İstanbul 1. Ticaret Mahkemesi ise, dosyanın, Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.7.1972 günlü kararı ile iş sahası itibariyle geldiğini.., Asliye Hukuk mahkemesinin bu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu açıklıyarak 27.4.1973 gününde dosyanın mahkemesine iade edilmesine karar vermiş; temyiz üzerine özel daire Asliye Hukuk mahkemesinin TTK.nun 5. maddesi hükmünce dosyanın gönderilmesiyle ticaret mahkemesinin davaya bakmak zorunda olduğu, Ticaret Mahkemesinin son kararının gönderme kararı niteliğinde bulunmadığı ve temyiz kabiliyetine haiz olduğu nedenleriyle inceleyerek bu kararı bozmuş, mahkeme önceki kararda direnmiştir.
Şu husus özellikle belirtilmelidir ki; Asliye Hukuk mahkemesinin 19.7.1972 günlü kararı, gerek bu kararın mahiyeti ve gerekse ticaret mahkemesi ile özel dairenin birleşen tavsiflerine göre TTK.nun 5. maddesi kapsamına giren bir gönderme kararı niteliğindedir. Az önce de açıklandığı gibi direnme kararı veren ticaret mahkemesi dahi bunu böylece kabul etmektedir. TTK.nun 5/3. maddesinde aynen "ikinci fıkrada yazılı hallerde, münhasıran iki tarafın arzularına tabi olmayan işler hariç olmak üzere, bir davanın ticari veya hukuki mahiyeti itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olunabilir. İtiraz varit görüldüğü takdirde dosya ilgili mahkemeye gönderilir; bu mahkeme davaya bakmaya mecburdur". Bu hükümden de hiç bir tartışmaya yer olmayacak bir biçimde anlaşılmaktadır ki, TTK.nun 5. maddesinin uygulanması sonucu dosya kendisine gelen mahkeme, gönderme kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığını incelemeksizin davaya bakmak zorundadır. Bu konudaki kararlar yukarıda belirtilen İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca müstakilen temyiz kabiliyetini haiz değiller ise de, esas hükümle birlikte temyiz edildiğinde temyiz incelemesine tabidir ve bu incelemeyi de tabiatiyle esas hüküm hakkında temyiz incelemesiyle görevli özel daire yapacaktır. Burada Ticaret Mahkemesinin kabul ettiği gibi, gönderme kararı üzerine dosya kendisine intikal eden mahkemeye, gönderme kararının usul ve yasaya uygun olarak verilip verilmediğinin inceleme yetkisinin tanınması yukarıda da belirtildiği gibi TTK.nun 5/3. maddesinin açık sözüne aykırı olacağı gibi, dosya kendisine gelen mahkemeye de temyiz incelemesini yapma yetkisi tanınmış olur. Bu yasal esaslara aykırı olan direnme kararı isabetsizdir.
Hukuk Genel kurulundaki görüşmeler sırasında bazı üyeler mahiyeti yukarıda açıklanan iki red kararı karşısında dosyanın merci tayini için 4. Hukuk Dairesine gönderilmesi gerektiği, diğer bazı üyeler ise ticaret mahkemesinin direnme kararının mahiyeti itibariyle TTK.nun 5. maddesi hükmünce verilmiş bir karar olup, başlı başına temyiz kabiliyetini haiz olmadığı ve bu nedenle de temyiz dilekçesinin reddi gerektiği görüşlerini savunmuşlar ise de, çoğunluk aşağıdaki gerekçelerle bu görüşlere katılmamıştır.
Bir davada merci tayini yoluna gidilebilmek için ortada görevden redde ilişkin iki mahkemeden verilmiş ve kesinleşmiş iki kararın bulunması zorunludur. Olayda herşeyden önce, yukarıda ayrıntılariyle açıklandığı üzere Asliye Hukuk Mahkemesince verilmiş bulunan 19.7.1972 günlü karar hukuki mahiyeti itibariyle TTK.nun 5/3 maddesi kapsamına giren bir karar olup kesin nitelikte değildir ve esas hükümle birlikte temyiz edildiğinde başka bozma nedenleri bulunması halinde ( TTK.nun 5/3 ) bu yöne ilişkin karar da bozulabilecektir. Diğer taraftan aşağıda açıklandığı üzere Ticaret Mahkemesince verilen karar dahi kesin değildir. O halde, ortada göreve ilişkin iki kesin karardan söz edilemeyeceğinden merci tayini yoluna gidilemez.
Ticaret Mahkemesinin direnme kararının temyizine ilişkin temyiz dilekçesinin reddi gerektiği hakkındaki görüşe gelince TTK.nun 5/3. maddesinin yazılış biçiminden açıkça anlaşılacağı üzere gönderme kararı bir davada ancak bir defa verilebilir, aksi halde bu maddedeki ( İtiraz varit görüldüğü taktirde dosya ilgili mahkemeye gönderilir; bu mahkeme davaya bakmaya mecburdur ) hükmünün hiç bir anlamı kalmazdı. Şu halde son karar hukuki nitelikçe bir görevden red kararıdır ve böyle bir kararın temyiz kabiliyeti vardır. Bu nedenle temyiz dilekçesinin reddi gerekmez. Bu açık hükümler karşısında, ticaret mahkemesinin kendi kararını bir gönderme kararı olarak adlandırması dahi az önce belirtilen yasal esasları değiştiremez. Bu nedenlerle davaya bakılmak üzere direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 2.2.1977 gününde oyçokluğuyla karar verildi.